BSS-2

3.4K 135 6
                                    

DÜZENLENDİ

*Media Miral*

Kadın bütün kinini kusup gittikten sonra konakta bağırış sesleri duyulmaya başladı. Ekber ağa ve Miral tartışıyordu, Ekber ağa "Nasıl olurda bir yanaşmanın kızını koynuna alırsın?" Diye kükredi, sessiz sedasız hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. "Nefsin bu kadar ucuz mu senin!" Elimi ağzımın üzerine kapatıp çığlıklarımı bastırdım.

"Derhal gidecek o kız! Verin bir bunağa gönderin!" Ekber ağanın söylediğiyle afalladım, nasıl yani Miral'ın karısı haklı mıydı? Olmaz, yağmurdan kaçarken doluya tutulamam. Nefeslerimi düzenledikten sonra gelinliğimi hafifçe kaldırıp konağın kapısından çıktım ve önündeki 3 basamaklı merdiveni bandajlı ayaklarımla inip kapıya doğru yürümeye başladım.

"Elfida!" Arkamdan çağıran Miral'ı duysamda duymamazlıktan geldim. "Elfida dur!" Son hızla avlunun kapısına yürüyordum, bir şekilde başımın çaresine bakacaktım ama Ayhanlara yem olmayacaktım. "Elfida dur diyorum sana!" Bu kükreyişten sonra kolumu sertçe tutup kendine çevirdi, ağlarken yüzüme bakmasını istemediğim için kafamı eğdim.

"Ne oluyor kızım sana?" Eğdiğim kafamı hışımla kaldırıp kızaran gözlerimi mavi gözlerine diktim. "Ne mi oluyor? Beni yaşlı bir bunağa vermek için mi kurtardın?" Miral kolumdaki elini çekti nefesini sıkıntıyla dışarıya verip bakışlarını bir süre etrafta gezdirdi. "Kim dedi sana bunu?" Hala kim dedi diye soruyor.

"Kulaklarımla duydum, Ekber ağa söyledi." Miral'ın ifadesiz yüzü sinirimi bozsa da tepki veremiyordum. "Bak Miral ağa, beni kurtardın yaralarıma merhem oldun Allah razı olsun ama eğer beni bir bunağa verip başından savacaksan Allah şahidim olsun ki kıyarım canıma." Miral ofladıktan sonra yutkunup sert bakışlarını yüzüme çevirdi.

"Yok öyle bir şey, en geç 3 güne nikah kıyılacak emir verildi bile." Duyduğum şeye sevinsem mi üzülsem mi bilemedim fakat itiraf etmeliydim ki yüreğime su serpilmişti. "Kimle nikahın kıyılacak? Anlamamıştım yada salağa yatmıştım, ortasında bir şeydi. "Senle benim nikahım, evleniyoruz yani." Farkında olmadan derin bir nefes aldım galiba çünkü Miral'ın yüzünde çarpık bir gülüş oluştu.

"Fatma!" Yine o kıza seslenmişti, iyi de bu kez neden? "Buyurun ağam." Kız yine saniyeler içinde el pençe divan yanımızda belirdi. "Elfidaya odasını göster, ardından hamamı hazırla yıkanmasına da yardımcı ol yaralarına da yeniden pansuman yap eğer icap ediyorsa doktor çağır," Fatma her emri bir bir onayladıktan sonra Miral kısa bir bakış atıp yanımdan geçip gitti.

Tam kapıdan çıkıyordu ki refleksle arkamı dönüp, "Miral ağa!" Diye seslendim. Salak kafam! Ne diyeceksin şimdi adama? Omuzunun üzerinden attığı o muazzam bakışa şahit olduğum için çok şanslıydım. "Sen nereye?" Daha ilk günden adama hesap soruyordum, kaçtığım için kendi kendimi cesaretimden dolayı tebrik etsem de bu gerçekten cesurca bir hareket olmuştu.

Miral ağa cevap vermeden kapıdan çıkıp gitti, açıkcası kırılmasam da incinmiştim. "Gel sana odanı göstereyim." Fatma'nın seslenişiyle bakışlarımı o yöne doğru çevirdim, elimi tutup ayaklarıma ağırlık vermemem için bütün ağırlığımı omuzladı, sanırım Fatma benim buradaki ilk ve tek arkadaşım olacaktı.

Birlikte konağa girdiğimizde merdivenleri ağır ağır çıkmaya başladık, en üst basamakta bizi bekleyen Zümrüt Ayhan'ı görünce kasım kasım kasıldım. Göz teması kurmamaya çalışsamda son basamağı çıktıktan sonra yüz yüze kaldık. "Fatma nereye?" Neyse ki bana sormamıştı bu soruyu, yoksa hayatta cevap veremezdim.

"Hamama hanımım, ağamız emretti." Fatma gerekli açıklamayı yapmıştı, ben çekip gideceğimizi zannetsem de öyle olmamıştı. "Kendisi yıkanamıyor mu?" Bu soru üzerine kafamı eğebildikçe eğdim. "Ağamız diyince," Fatma direkt savunmaya geçse de Zümrüt hanım tek bir mimiğiyle kızcağızı susturup mutfağa gerisin geri göndermişti. Koridorda tek başımıza kalınca ne yapacağımı bilemeyip öylece dikilmeye başladım, kadın bir kaç adım atıp üzerime gelmeye başladı.

BENİ SEN SEV   Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin