BSS-13

1.6K 88 14
                                    

Odaya elimde mektupla dalınca Miral yatakta diklendi. "Ne oldu ya?" Elimdeki mektubu işaret ederek titrek bir sesle konuştum. "Dilan yok!" Miral birden yatakta oturur pozisyona gelip ayaklarını aşağıya sarkıttı. "Ne demek yok?" Mektubu elimden çekip alınca okumaya başladı, "Gitmiş Miral!" Mektubu bitirince bir küfür savurup yataktan fırladı.

Pijamalarını yanımda çıkarınca arkamı dönüp gözlerimi sıkı sıkı yumdum, şimşek hızında üstüne siyah şalvarını beyaz gömleğini ve deri çizmelerini giyince yeleğini alıp odadan çıktı. Sırasıyla önce gidip Dilaverin odasının kapısına en sert yumruklarını indirdi sonra da Sıraç'ın kapısını yumruklayıp merdivenlerin yarısını çıktı ve seslendi. "Ana! Baba! Kalkın!"

Herkes bir anda koridora dökülünce uykulu gözlerle ne olduğunu sormaya başladılar fakat cevabı Ekber ağa ile Zümrüt anne gelince aldılar. "Dilan yok kaçmış!" Herkes ne diye çığlık atınca Sıraç ve Dilaver odalarından içeri girip saniyeler sonra pantolonlarıyla yeniden çıktılar. "Şiyar kahya!" Miralın Avluda yankılanınca Şiyar kahya müştemilattan içlikleriyle fırladı.

"Ağam hayrolsun!" Miral buz gibi surat ifadesiyle bağırdı. "Git bana atımı getir tüm aşireti de buraya topla!" Şiyar kahya saniyeler içinde içliğinin ve üzerine kıyafetlerini giyip ahıra girince Sıraç ve Dilaver de avluya çıktılar. "Abi? Nerede bu kız?" Dilaverin sorduğu soruya Miral çatık kaşlarla cevap verdi.

"Ne bileyim oğlum gidip bulacağız işte." İçimden bulunmaması için dualar ediyordum. "Nerede kaldın Şiyar!" Miral'ı daha öncede öfkeli görmüştüm fakat bu kez çok farklıydı sakin gözüküyordu sanki fırtına öncesi sessizlikti. Şiyar kahya elinde iki atla ahırdan çıktı arkasından da Melek abla üçüncü atla geliyordu.

Sırasıyla atlara binip avludan çıkınca ellerimi dizlerime koydum. Miral fırtına gibi esecekti, bu kez her şey çok kötü olacaktı ah Dilan ah be kızım ne işler açtın başına! Miral'ın sakinliği beni çok korkutuyordu, arkamı dönünce Annemin bayılmak üzere olduğunu gördüm, Dilruba ve Narin pür dikkat kapıya baktıkları için fark edememişlerdi.

"Zümrüt hanım!" Diye bağırıp atıldım ve kucağıma yığılmasını sağaldım, benimle birlikte Dilruba ve Narin de atıldı, Melek abla da gelince el birliğiyle sedire oturtup yanına geçtik. "Kolonya getirin!" Bağırışımla mutfaktan çıkmak üzere olan Fatma yeniden mutfağa girip saniyeler Sonra elinde kolonyayla yanımıza koştu. Avuçlarımıza döküp bileklerini ovalamaya başlayınca Narinde yelpazeyle soğuk hava yapıyordu.

"Dilan, kızım." İnlemeleri bizi Dilruba'yla göz göze getirmişti, Dilan resmen konağın ortasına bir dinamit atmıştı. "Anne tamam gelecek Dilan." Dilruba'nın seslenişine bende destek çıktım. "Bulacaklar Allah'ın izniyle." El birliğiyle Zümrüt anneyi toparlamaya çalışıyorduk, Melek abla koşup tansiyon ilaçlarını getirince ben ağzına soktum Dilruba da suyunu verdi.

"Nereye gider bu kız?" Narinin hayıflanmadıysa öldürücü bakışlarımızı ona çevirdik. "Narin hava yap sen!" Dilruba'nın sert çıkışına katıldığımı belli eden bir bakış attım. "Fidan hanımları aradınız mı?" Melek ablaya sorduğum soruyla omuz silkti. "Yok aramadık, arayalım mı?" Yine Dilruba'yla göz göze geldik fakat bu kez Narinde bize katıldı. "Arayın, gelsinler." Dilruba'nın söylediği şeyle kafamı salladım Melek abla da omzunun üstünden kızı Fulya'ya komut verdi.

"Dilanım kızım." Hala inliyordu fakat az öncekinden daha iyiydi. "Tamam anneciğim geçecek." Bu kez Narin destek çıktı, Zümrüt anne yavaş yavaş toparlanıp sedirde diklendi. "Ekber? Ekber nerede?" Üçümüze sorduğu soruya Narin cevap verdi. "Odasında sanırım." Zümrüt anne birden ayaklanınca bizde onunla birlikte ayaklandık. "Ekber!" Bağırışıyla konağa girip merdivenleri çıkmaya başladı.

BENİ SEN SEV   Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin