BSS-4

2.5K 98 6
                                    

DÜZENLENDİ

*Media Dilruba*

Dün olanlardan sonra bu güne uyanmak beni çok zorlamıştı, yatakta doğruluktan sonra kafamı bir sağa bir sola doğru yatırdım, boynum tutulmuştu anlaşılan. Ayaklarımı yataktan aşağı sarkıttıktan sonra derin bir nefes alıp ayaklandım, tam bu sırada odanın kapısı kırılır gibi açıldı ve içeriye Zümrüt hanım girdi!

Panikleyince ayağım yatağa çarptı ve düşer gibi oldum. "Zümrüt hanım?" Yanında bir kaç kişi daha gelmişti, içlerinden birinin elinde siyah kılıfın içine konulmuş bir elbise vardı. "Hamamı hazırlayın, iyice bir yıkansın paklansın biti falan varsa arındırın." Yüzüme yüzüme konuşsa da söylediklerini yanındaki Melek abla onaylıyordu. "Bit mi? Bende bit yoktur ki." Fark etmeden savunmaya geçmiştim çünkü öyleydi, ben hiç bitlenmemiştim.

"Hafif bir makyaj yapın, saçları açık dalgalı olsun." Benim yerime benim için karar vermesi sinirimi bozmuştu araya girdim. "Onları ben hallederdim." Zümrüt hanımın kalkan kaşı susmama yetmişti fakat sinirim hala bozuktu. "Şu odayı da baştan başa temizleyin, yeni kumaşlardan nevresimler gelecek onları serin." Son emri verdikten sonra odadan çıktı, Zümrüt hanımın arkasından bakakalmıştım doğrusu fakat Melek abla sert bir şekilde el çırpıp beni kendime getirdi.

"Hemen işe koyulalım Elfida hanım!" Cümlenin sonundaki 'Hanım' kelimesine dibine kadar vurgu yapmıştı. Melek ablayı takip ederek hamama girdim, hazırda bekleyen Fatma beni görünce gülümsemesini genişletti, neyseki hamamda yüzüm gülmüştü. "1 saatiniz var!" Melek ablanın söylediğiyle ağzım o şeklinde açıldı, insan 1 saat boyunca hamamda ne yapar? "Tamamdır." Hamamda Fatma'yla baş başa kalınca uzattığı elini tutup yanına gittim.

Üstümü değiştikten sonra kurnanın yanına oturup yıkanmaya başladım, gerçekten insan 1 saatin nasıl geçtiğini anlamıyordu, hamamdan çıktığımızda 1 saatin dolmasına beş dakika vardı. Hazırlanan odaya geçmek yerine başka bir misafir odasına geçip siyah kılıftaki elbiseyi Fatma'nın yardımıyla giydim. Nikah elbisesi gibi duran -sözde- gelinliğin üst kısmı dantelliydi, kolları tülden olan gelinliğin eteği sadelik bir yana zerafetini haykırır gibiydi.

Üstüme cuk diye oturuşu kafamda soru işaretleri oluşturmuştu, bedenimi nereden biliyorlardı ki? Makyaj masasının önüne oturduğumda Fulya odaya girdi ve fişte olan maşayı eline alıp saçlarımı yapmaya başladı, bu kızın benden nefret ettiğini zannediyordum. Fatma hızla makyajımı yaparken hiç kimsenin bana fikrimi sormadığını fark ettim, anlaşılan herkes önceden tembihlenmişti.

Uçları ince ince dalgalandırılan saçlarım sprey sıkıldıktan sonra teker teker açıldı ve öndeki iki küçük saç çilem arkadan küçük bir gelin tokasıyla tutturuldu. Makyajıma gelirsek beğenmiştim doğrusu, gözlerime toprak rengi kullanılmıştı dudağıma bir şey sürülmesini ben istememiştim.

Getirilen 5 cm topuklu gelin ayakkabılarını giyince ayağa kalkıp kendime boy aynasından baktım, gerçekten güzel olmuştum ama bir şey eksik gibiydi. Kapı açılınca Zümrüt hanım odaya girdi ve odadaki herkesi bir tek hareketiyle dışarı çıkarttı, ağır ağır adımlarını bana doğru yönlendirirken elindeki kırmızı kadife kutuya kaydı gözüm, benim miydi?

"Miral küçükken çok sakin bir çocuktu, uysaldı kimseyi üzmezdi, 19 yaşına geldiğinde Ekber onu Dilruba'yla sözledi!" Zümrüt hanımdan Miral'ın hikayesini dinleyeceğim aklımın ucundan bile geçmezdi. "Şimdiler de kol kanat gersem, yanında olsam bile o zamanlar bende istememiştim Dilruba'yı." Lafı ilerde senide severime mi getirecekti acaba? Eğer öyle bir ihtimal varsa ne yapıp ne edip kendimi bu aileye sevdirirdim. "Şirin doğduğunda Miral'ın bir nebze olsun Dilruba'yı seveceğini düşünmüştüm ama öyle olmadı."

BENİ SEN SEV   Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin