çok üzgünüm...
jikook'u yine soft yazdım.
KAOS YARATAMIYORUM DAHA BEBEK İKİSİ DE"Geleceğim demişti..." "Geleceğim dediyse gelir Jimin." Hyeri bağdaş kurmuş, elindeki telefonda heyecanla oyun oynayan Taehyung'un yanına gidip koltuğun kenarına oturdu. "Şimdi ben oyununu engellersem bana kızar mısın?" "Hayır." Hyeri kollarını Taehyung'un kafasına sarıp göğsüne bastırdı. "Bebeğim!" Taehyung saçlarına konan öpücükle şaşırmıştı. Hyeri'nin cidden böyle bir şey yapacağı aklının ucundan bile geçmezdi. "Ne oldu?" "Sevesim geldi."
"JUNGKOOK'U BULUN! APTAL TAEHYUNG!" Birden Jimin'in bağırmasıyla ikisi de irkildi. Geri çekilen Hyeri ile oflayan Taehyung sinirle bahçeye çıkıp Jungkook'u aradı. "Buraya gel yoksa sinir krizinden Jimin'i döveceğim." "Ne saçmalıyorsun Taehyung?" "Jimin'e ne yaptın bilmiyorum ama hani gelecekti diye ağlayıp duruyor. Ayrıca Hyeri ile ne zaman yakınlaşsam bağırıyor. Ya gelirsin ya da Jimin'i unut." "Gelemem." "Jungkook...sabrımı zorluyorsun. Geleceğim dediysen geleceksin." "Anlamıyorsun." Sıkıntıyla nefesini verdi Taehyung.
"Asıl anlamayan sensin. Ben de aynısını yaptım Jungkook. Sonucu görüyorsun, berbat, düzeltemiyorum. Ayrıca Jimin'e inandığını biliyorum...ondan uzaklaşman bir işe yaramıyor. Dün ağlarken sesi içeri kadar geliyordu...ve gelmezsen ben oraya gelip seni döveceğim." Suratına kapanan telefonla omuz silkti Taehyung. Geleceğini biliyordu.
Yarım saat sonra çalan kapıya baktı Hyeri. Gelen Jungkook ile şaşırmıştı. "Geç." Omuzlarındaki battaniye ve elindeki meyve suyuyla televizyon izleyen Jimin'e ilerledi Jungkook. "Ben geldim." "Jungkook?" Birden kucağına atlayan Jimin ile sendelese de toparladı. "Geldin!"
"Jimin...hayatım, hiçbir zaman ne olursa olsun gitmeyeceğim. Bunun için endişelenme olur mu? Kavga da etsek, birbirimize kızsak da, ben buradayım. Senden sadece hemen arka apartmandaki arkadaşıma gidecek kadar uzaklaşabiliyorum. İçinde bir yerlerdeki bu korkuya sebep olduğum için ben özür dilerim."Jimin dolu gözleriyle dinlemişti Jungkook'u. "Bana inanmıyorsun...Yoongi'ye sadece arkadaş olamayacağımızı söyleyecektim. Yemin ederim. Birden elimi tut-" dudaklarındaki baskıyla sustu Jimin. "İnanıyorum. Anlatma." "Gerçekten mi?" "Gerçekten."
"Biz de barışsak diyorum?" Hyeri kulağındaki fısıltıyla Taehyung'a dil çıkardı. "Çok beklersin." "Üç yıldır bekliyorum zaten." "Daha çok bekle Taehyung." "Yaşlı bir dede olsam bile bekleyeceğim." Hyeri dudaklarını Taehyung'un burnuna dokundurup geri çekildi. "Ben de yaşlı bir dede olsan bile seni seveceğim." Şaşırmıştı Taehyung. Böyle bir itiraf beklemiyordu. Hem sevdiğini söylüyor hem de beklemesini söylüyordu ve bu sinir bozucuydu.
"Ateşi nasıl?" Hyeri dikkatini Jungkook'a verdi. "Otuz sekize yakın, pek de güzel değil yani." Jungkook Jimin'in sırtındaki battaniyeyi çekip üstündeki uzun kollu tişörtü çıkarınca Jimin'in dehşet dolu bakışlarıyla karşılaştı. "Üşüyorum!"
Kısa kollu tişörtle kalan Jimin örtüye uzanmak istese de Jungkook izin vermemişti. "Ev gayet sıcak Jimin." "Jungkook, üşüyorum ama." "Bana sarıl." "Anlamıyorsun, soğuk. Ver şunu." "Sarıl dedim." Jimin oflayarak kafasını Jungkook'un göğsüne yasladı. Ne kadar üşüdüğünü kimse anlamıyordu. Bedenine sarılan kollarla Jungkook'un kucağında bebek gibi durduğunun farkında olsa da umursamadı. "Örtüyle de sarılabilirdim." "Jimin." "Sustum."
Sıkıntıdan Jungkook'un kolunu kendine çekip dövmelerini incelemeye başlamıştı. Küçük kedi silüeti gözüne çarpınca yüzündeki kocaman gülümsemeyle kafasını kaldırdı. "Bu yoktu?" "Artık var." "Nereden çıktı?" "Dövmeci olan arkadaşımlaydım, aklımda sen vardın içimden geldi ve yaptırdım." Jimin anlamsız bakışlar attı. "Canın sıkılınca dövme mi yaptırıyorsun?" "Evet." "İyice salak biri oldun." Aklına gelen şeyle tekrar Jungkook'a baktı Jimin. "O kız da orada mıydı?" "Hangi kız?" "Tişörtünü çıkartan." "Oradaydı. Sağ olsun, çok yardımcı oluyor tişörtümü çıkartırken." "Dalga geçmesene." "Değildi. Olsa da bir şey olmazdı."