30

10.1K 744 382
                                    



"Off! Ayrılın artık! Yeter ya! Yapışık geziyorsunuz her saniye! Bıkmadınız mı?" Boş gözlerle Jinyoung'a baktık bir süre. "Sanane bundan?" "Jiminimi bana ver." "Cevap vermek isterdim ama dua et, ellerim şu an Jimin'de." "Terbiyesiz!"

Gülerek kafamı çevirip dudaklarımı çenesine bastırdım. "Tavşanım." "Ben çıkıyorum yarım saate gelirim." "Gelme." Jinyoung'un alayla öpücük atıp çıktığı an kendimi Jungkook'un kucağında bulunca kaşlarımı çattım. "Ne oluyor?" Omuz silkmekle yetinmişti. Elleri tişörtümün içinden çıplak belimi bulunca huylanarak kıpırdandım. "Yapma." "Ne yapıyorum?" Çocuk gibi kafasını yana yatırıp masumca sorması sevimliliğinden ağlama isteğimi tetikliyordu. "Ya! Gezdirip durma şu elini, huylanıyorum!" "Sadece huylanıyorsun yani?" Umursamazca omuz silktim. "Evet."

Eli karnımı bulunca gülerken kaşları havalandı. "Kas yapmışsın?" Tişörtünü kaldırıp karnına baktım ben de. "Yani. Seni geçemesem de." Cevap verecekken telefonu çalınca kulağına götürdü. Arkadaşının aradığını bildiğim için o konuşurken yüzümü garip şekillere sokmaya başladım. Gülmemek için büyük bir savaş veriyor gibiydi.

En sonunda konuşması bitince telefonu bana doğru tuttu. Fotoğraf çekeceğini anlayınca saçma sapan pozlar versem de her şey 'v' işareti yapana kadardı. Gözü açıkta kalan bileğime takılınca gülümsemesi yerini buruk bir iç çekişe bırakmıştı. "Jungkook...yapma şöyle."

"Sana zarar vermiş olması canımı acıtıyor." Dolan gözlerini öptüm yavaşça. "Senin acırsa benimki de acır ve suçlu hissederim. O yüzden acıtmasın. Hem bir iki güne geçer zaten."

Kapı çalınca Jungkook'un kucağından indim. Yüzü düşse de yanağını öpüp kapıya ilerledim, muhtemelen Jinyoungdu. Jinyoung ve tanımadığım bir kız görünce kaşlarım havalandı. "Hoşgeldiniz?" Kız garip bir şekilde tanıdık geliyordu. "Selam." Kız direkt içeri geçince sorar gibi Jinyoung'a baktım.

"Kapıda karşılaştık da...niye bu kadar sakinsin?" Ne? "Niye olmayayım?" "Bilmem, Jungkook'un eski sevgilisi ya." "Anlamadım?" "Jungkook'un diyorum. Eski sevgilisi. Gelmesini bekliyormuş gibi içeri aldın da şaşırdım." Bunun bir şaka olmasını umarak Jinyoung'u orada bırakıp içeri geçtim.

Ben gelince susmaları gözümden kaçmasa da Jungkook'un yanına oturdum. Karşımdaki kızın Jungkook'un attığı fazla kırıcı ve samimi fotoğraflardaki kişi olması cidden sinir bozucuydu. Niye bu kadar sinirlendiğimi bilmesem de ikisi de sinirimi bozuyordu ve bağırasım vardı.

Jungkook elini omuzuma atmak istese de istemsizce geri ittim elini. "Ne oldu?" "Bir şey olmadı." "Jimin..." "Niye gelmiş?" Bu soruyu Jungkook'a değil de kıza yöneltmiştim. "Arkadaşımla kalıyorum ve anahtarımı evde unuttum bugün de tatil günü, açık çilingir yok. Yani arkadaşım şehirdışından yarın sabah dönecek...bu gecelik buradayım." Ve Jungkook buna tamam demişti? "İyi olmuş eski sevgilinin evinde kalmaya gelmen." "Anlamadım?" "Normal."

Karşı koltukta gülen Jinyoung'a ağzımı oynatarak kes sesini dediğimde anlamış gibi sustu. "İyi o zaman ben gidiyorum. Uykum var." Giden Jinyoung'a el salladım. "Görüşürüz."

"Yalnız...benim giyecek bir şeyim yok." Kocaman bir soru işaretiydim şu an. "Bize ne bundan?" "Böyle uyuyamam. Burada bir kaç eşyam vardı zaten. Jungkook verir." Sinirlendiğimi anlamış gibi kollarını belime sarıp mırıldandı. "Eşyan yok. Attım." "Peki...senden de giyebilirim." Bozuntuya vermemekteki ustalığı hayran olunasıydı. "Tabii giyinirsin. Bekle ben getireyim hatta."

Jungkook ne yapacağımı merak eder gibi bana bakarken Jinyoung'un saçma ve komik baskılı eşofman ve uzun kollu tişörtünü alıp içeri geçtim. "Al bakalım. İyi geceler sana. Şuradaki odada kalabilirsin."

barista 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin