özel bölüm-3

7K 555 384
                                    


"Jeon Jungkook iyi bir dayağı hak ettin." "Sen dövüyorsun herhalde?" "Hayır Jimin dövüyor. Yiyorsa ona da karşılık ver." "Dövmez." Birden kafasına vurdum hızlıca. "Hadi ya? Dövmem demek?" Şaşkınlıkla bana bakıyordu. "Her şeye hazırlıklı olmalıydın Jeon." "Vay be, sevgilimizden darbe almadığımız kalmıştı." "Duygu sömürüsü yapma." "Ne ara iş birlikçi oldunuz siz?"

"Günaydın." Merdivenlerden inen Jackson'a dönmüştük. "Prensimiz kalkmış." Jungkook'un iğneleyici sesine göz devirdim. "Uğraşmasana çocukla." Aldırmamıştı yine. Jackson da yanıma oturup kolunu omuzuma atınca yüzümü buruşturdum, tehlikeli bir hareketti.

"Bu ne aptal orospu çocuğu?" Jungkook Jackson'ın kolunu havaya kaldırmış bize gösteriyordu. Gülmemek için biraz uğraşmam gerekmişti. "Kolum." "Niye sevgilimim omuzunda?" "Canım öyle istediği için." Ters bir bakış atıp bedenimi kendine çekmekle yetinmişti Jungkook. "İyice kıskanç bir tavşan oldun." "Bu kadar güzel olmasaymışsın." Gözlerimi devirdim gülerek. "Abartma."

  "Ya siz nasıl insanlarsınız!" Mutfaktan bağıran Jinyoung ile kaşlarım çatıldı. Yine ne diyordu acaba...Elindeki boş pizza kutularıyla geldi salona. "Bunlar ne! Bensiz pizza yemişsiniz! İğrenç insanlarsınız iğrenç! Dost dedik yaptığınıza bakın! Yazıklar olsun!" Ciddi gözüken yüzü korkunçtu açıkcası. "Git söyle Jinyoung zor bir şey değil." "O zaman parasını ben ödemiş oluyorum...zevkli değil."

  Cevap vermek yerine birden kucağıma zıplayan Jungkook'un kedisine baktım. Siyah uzun tüyleri ve açık kahverengi gözleriyle fazla sevimliydi. "Aşkım!" Kediyi kaldırmışken öptüm yavaşça. "Bazen bir kedi olmak ister-" Jungkook'un bakışlarıyla karşılaşan Jinyoung susmak zorunda kalmıştı. Kollarımı açtım Jinyoung'a. "Gel!" Jungkook'a alayla el sallayıp kollarımın arasına girmişti. Tamam sinir bozucu olsa da seviyordum.

Bir kaç saniye sonra ayrılıp Jungkook'un boynuna atladı Jinyoung. "Ağlama sana da sarılırım." "Çek şu kollarını ya." Jungkook üstündeki Jinyoung'u itmeye çalışsa da başarısız oluyordu. "Ooo kaslara bak." Jinyoung komik yüz ifadesiyle Jungkook'un tişörtünü kaldırıp karnına bakıyordu. "Lan taciz ediliyorum git şuradan!" "Aşkım benden sana zarar gelmez." Jungkook yanağına bastırılan dudaklarla yüzünü buruşturdu. "Yapışacaksın birazdan duvara."

Birden bedenime dolanan kollar ile şaşkınlıkla kafamı arkaya çevirdim. Jacksondı. Göz kırpınca Jungkook'u sinirlendirmeyi amaçladığını anlasam da yine de tehlikeli bir işti.

Gözü bize kayınca Jinyoung'u sinirle yere fırlatmıştı. Ona biraz üzülsem de pek önemsemedim, alışıktı. "Çek şu kollarını." "Yo, Jinyoung ile sen sarılıyordun? Jimin bir şey demedi." Aralarında kalmıştım..."Aynı şey değil." "Sikeceğim şimdi seni de kolunu da." Jackson'ın kollarını çekip beni kucağına alınca kaşlarım çatıldı.

Gidip tekli koltuğa oturmuştu. "Ben kucağında mı oturacağım yani?" "Aynen öyle." "Bacağın ağrır." "Ne zaman ağrıdı?" "Sadece ağrıdığını söylemiyordun ve ben kilo aldım." Dudakları alnımı buldu. "İstersen yüz kilo ol." "Olurum ama?" Omuz silkti umursamazca. "Sorun yok." Seviyordum bu tavşanı.

Kafamı kalbinin üstüne koydum yavaşça. Elimi tutup oynamaya başlayınca güldüm. Uykum geliyordu. "Kime sordunuz lan evimde oynaşırken?" "Jinyoung bir rahat ver artık." "Veremem. Ya üçlü takılırız ya hiç. Seçiminizi yapın." "Sabrımı çok zorluyorsun." "Tamam ya ağlama izin verdim bugün, ne yapıyorsanız yapın."

O kadar mayışmıştım ki hareket edemiyordum. "Biri beni kaldırsın." Söylediğimin üstünden iki saniye geçmeden kendimi yerde bulunca olanları algılamam biraz geç olmuştu. Acıyan popomla yüzümü buruşturdum, cidden canım acımıştı. "JINYOUNG SEN GERİZEKALI MISIN!"

barista 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin