ELDİVEN (Tamamlandı)

B32 Basketbol

Yalan değildi evlenmeden hamile kalmıştım. O kötülüğü yaşadığımı yakın çevrem hariç kimse bilmiyordu. Berkenin okuldan arkadaşları biliyordu çünkü ismimi kötüye çıkarmak istememişti. Neden dövmüştüm Merve'yi? Hiç bir fikrim yoktu doğrusu. Belki de etrafa yumruk sallamayı özlemiştim.

Etraftaki daire olanların arasında çağrıyı görmemle az önce bıraktığım yumruklarımı yine sıktığımı fark ettim. Farkında olmadan gözlerimi gözlerine sabitlemişim yağmurun kolumu kırarcasına dürtmesi ile kendime geldim. Merve'yi dövdüğüm yerin biraz ilerisinde küçük grubumuz şeklinde grupça duruyorduk. Neden dövdüğüm ile ilgili gelen sorulara tek ve net cevap verdim.
~ Bana evlenmeden hamile kaldın yalan mı dedi, bu yüzden dövdüm bu konu hakkında daha fazla konuşmak istemiyorum. ~
   Cümlemden sonra suskunluk hakim olmuştu grubumuza.

Kolunu omzuma atan Berke elimde yumruk attığım için oluşan kızarıklıklara bakıyordu. Elimi inceledikten sonra elimin üstüne kondurduğu hafif bir öpücük ona bakıp gülümsemi sağladı. 15-20 dakika sonra dersimiz olduğu için yağmur ile birlikte amfiye doğru yürüdük. Amfiye geldiğimde en önlerin dolmuş olduğunu gördüm ya en öne ya da en arkaya oturan ben en arkaya doğru yürümeye başlamıştım. Oturduğumda sol yanıma yağmurun oturduğunu gördüm Saye bu saate kadar gelmediyse hiç gelmez diye düşündükten sonra kafamı sıraya gömüp uyumaya çalıştım. Yağmurda kulaklık takıp benim gibi kafasını sıraya gömmüş olucak ki etraftaki fısıltılar çoğalmaya başladı. Sabah yaptığım kavgayı önümüzde oturan çocukların fısıldaşmaları ile bir kez daha dinliyordum.
~ Bilader kıza bir yumruk attı kızın yüzü kan içinde kaldı ama yok böyle bişey. ~
~Ne dedi kız da yedi yumruğu kanki?~
~Evlenmeden hamile kaldı ya bu onu yüzüne vurdu gördü ebesini.~
~ Kanki kimseye söyleme ama o kız tecavüze uğramış Berke tarafından.~
~ Yapma ya, söylemem olum banane ama neden yapmış Berke zaten hangi kızı istese tavlayabilecek düzeyde biri.~
~öyle kanka ama öküz biraz o çocuk kız yüz vermedi herhalde bu da çareyi onu yaparak buldu.~

Konuşmalarına daha fazla dayanamayacağımı anladığım da kafamı kaldırdım ve saçlarımı düzeltip gözlerimi dedikodu yapan iki çocuğa diktim. Sınıfta gözlerini gezdirdikten sonra ona kilitlenmiş gözlerimi görünce seslice yutkunup arkadaşının ona dönmesini sağladı.
BÜŞRA: Keşke az ötede yapsaydınız dedikodunuzu.
Diyecek birşeyleri olmayan iki embesil önlerine dönmüştü. Koskoca amfinin kapısında kocamın beni arayan gözlerini görünce elimi kaldırıp nerede olduğumu göstermiştim. Amfinin arka tarafına doğru ilerlerken onu kesen kızlara bakmıyor gözlerini bana kilitlemiş gülümsüyordu. Yanıma geldiğinde cam kenarında olduğumdan yağmurun üzerinden uzanıp alnıma bir öpücük kondurdu. Sanırım bu etrafa bu kız benim demek gibi birşeydi. Berke uyandığından beri elimden çıkartmadığım kafam kadar tektaşım ve alyansım zaten belli ediyordu ama neyse. Sıranın üstüne oturduğunda konuşmaya başladı.

BERKE:  Hangi ders ve hangi hoca?
BÜŞRA: Ders basketbol muhtemelen salona alıcak zaten şimdi hoca da Mustafa hoca.
BERKE: iyi Mustafa hocayı severim bende gireyim bari bu derse.
Gir dedikten sonra yağmurun yanına oturmasını izlemiştim. Uzun bacakları sıraya zor sığıyordu. Ben onu izlerken hocanın merhaba arkadaşlar demesiyle dikkatimi oraya vermiştim. Ardından salona iniyoruz beni takip edin dedikten sonra sanki yolu bilmiyormuşuz gibi bir de bize yolu göstermesine gülmüştüm. Yağmuru hayvan gibi dürttükten sonra uyanmasını bekleyip sınıfı işaret ettim. Kulaklıklarını çıkarınca sınıfın boş olma sebebinin, spor salonuna indikleri için olduğunu  söyledim.

Salona el ele girdikten sonra genç hocamızın dikkatli bakışları ellerimizde durdu. Berkeye yandan tebessüm edip tebrik ediyorum diye bağırdı. Daha sonra önümüzde durup konuşmaya başladı.
MUSTAFA: Dersim de olmanın sebebi sevgilin mi Berke?
BERKE: Bir miktar evet hocam.
MUSTAFA:  Büşra git üstünü değiştir.
BERKE: yalnız hocam o hamile çok fazla hareket etmemeli.
Tamam dedikten sonra tekrar soyunma odasını işaret etti.

Biz voleybolcuyduk ve dolayısıyla şort takımımız çoğunluktaydı. Herkes şort takımlarını üstüne geçirdi ben tercihimi soyunma odamdaki dolabımda duran siyah takımımdan yana kullanmıştım. Hepsinin aksine siyah atlet ve siyah tayt giymiştim. Ufak karnım yüzünden sıkan taytı biraz ileri doğru çekiştirdim. Saçlarımı sıkı bir at kuyruğu yaptıktan sonra salona girdim.
Hala bıraktığım yerde hoca ile konuşan Berkeye yuh demekten kendimi alamadım.
Onlar konuşmasına devam ederken Yağmura potanın önünde bir resmimi çekmesini söyledim. Işıklar dolayısıyla kırmızı çıkan resmimi Instagrama attım.

Öğrencilerine parkur hazırlatan Mustafa Hoca parkuru anlatmaya başladı. Göstermesi için ise tribünlerde oturan Berkeyi çağırdı. Berke ise aşağı indikten sonra konuştu.
BERKE: Hocam terler tişörtüm olmaz.
MUSTAFA: Çıkar üstünü o zaman ve git şortunu giy Berke.

Kapının açılması ile Merve ve ekibinin salona girdiğini görünce yumruklarım yine sıkılmıştı.
Hoca zorla Berkenin üstünü çıkartmış ve şort giymesini emir etmişti. Yumruk şeklindeki ellerimi kocama ağzının suyu akarak bakan kızların suratına geçirmemek için zor tutuyordum. Parkuru gösterdikten sonra gözlerimiz birleşti. Mustafa Hoca fırsat bu fırsat diye düşünmüş olucak ki ilk sen gel basketbolcu karısısın madem diye beni işaret etti. Ben mi diye bir yandan kesinleştirmek için sorduğum soruya evet cevabını alınca en öne geçmiştim. Berke bir kez daha göstermemi ister misin diye sorunca istemez diye kestirip atmıştım. Gösterdiğinin aynısını yaptıktan sonra Mustafa hocanın herhangi birşey söylemesini bekledim. Evde çalıştıyor anlaşılan kocan seni dedikten sonra kafamı hayır anlamında salladım.

Saçma sapan bir ders sonunda bahçede beni bekleyen yağmurun ve berkenin yanına ilerledim. Kapıdan tam çıkacaktım ki kolumu birinin çektiğini ve beni resmen sürüklediğini anlamam uzun sürmedi. Bahçenin kimse tarafından gözükmeyen bir yerine getirildikten sonra arkasını dönünce kim olduğunu anlamıştım.