Babamı zorlanmadan ve dikkatli bir şekilde tekerlekli sandalyesine oturttuktan sonra yavaş bir şekilde çıkış kapısına gittiğimizde babam askılıktan bir hırka alıp bana uzatarak ''Dışarısı soğuk, üstüne bir hırka almalısın.'' demişti. Bana uzattığı hırkaya baktım. Programlamamda üşüme, acıkma ya da can yanması gibi duygulara yer yoktu fakat bana sonradan eklenen bir program sayesinde, babamın değişiyle ''İnsan olmaya'' bir adım daha yaklaşmıştım.
Hırkayı alıp üstüme giyindikten sonra dışarı çıktığımızda soğuk bir an titretmişti beni. Tekerlekli sandalyeyi iterek kaldırımda ilerlemeye başladığımız zaman etrafa bakmaya başladım. Tasarımlarından kendisini hemen belli eden yapay zekaların bazıları bebek arabası sürüyor, hayvanları dolaştırıyor, bahçede ki bitkileri suluyor, cam temizliyordu. Onlar benim gibi değillerdi. Evet, insana çok benziyorlardı, fakat tenleri daha gümüşi bir metal rengiydi .Babamın şimdi ki tasarımı, onlar tamamen farklıydı. Benim gibiydiler. Tam anlamıyla birer insandılar. İnsan gözleri, insan tenleri, insan sesleri ve insan yüzleri vardı.
Eski model yapay zekalar:
Bazı yapay zekalar bana bir süre bakıp önlerine döndüğünde, parka ulaşmıştık. Parkta ki bir banka yaklaşıp oturduğumda babam sesli bir nefes alıp ''Bugün gerçekten güzel bir gün.'' demişti. Başımı kaldırıp gökyüzüne bir süre baktım. Mavi gökyüzü açık bir şekilde belliydi ve gökyüzünde uçuşan kuşlar, şarkı söylüyordu. Başımı sallayıp ''Evet, öyle.'' dediğim zaman telefon çalmaya başlamıştı. Çantadan telefonu çıkarıp baktığımda babamın anlaşma yaptığı adamlardan birisi olduğunu görmüştüm.
Babam gözlerimin içine bakıp, kimin aradığını söylememi bekliyor gibi görünüyordu. Yavaşça telefonu ona uzatıp ''Profesör Pliph. Açmamı ister misin?'' dediğimde sesli bir nefes verip ''Ver bana. Bugün 20'den sonra saymayı bıraktığım bilmem kaçıncı araması. Açıp ne istediğini öğrensem iyi olur. Umarım iyi bir sebepten arıyordur'' dedikten sonra telefonu elimden aldığında bana bakarak ''İstersen biraz parkı gezebilirsin. Ama görebileceğim bir yerde kalmalısın.'' dediğinde başımı sallayıp ayağa kalktım.
Babam tıpkı diğer babalar gibiydi. Kızının güvenliğini istiyor, beni herkesten korumaya çalışıyordu. Özellikle de diğer insan ve yapay zekalardan. Babamın her zaman o söylediği söz kafamda canlandı. Bir yapay zekaya yardımcı olduğun zaman sana ne yapacağını kestirebilirsin ama bir insana yardım etmek mi? Senin ölümüne bile sebep olabilirdi. Hem de kendi çıkarı için.
Ben tüm insanların böyle olduklarını düşünmüyordum. Bazen sevgileri için her şeyi yapabilir, hatta ölebilirlerdi bile. Juliet'in Romeo'ya olan aşkı gibi. Mark Antony ve Kleopatra gibi. Aşklarından vazgeçmek yerine beraber ölmeyi seçmişlerdi. Prens Edward ve Wallis Simpson gibi. Edward sevdiği kadınla beraber olabilmek için tacından vazgeçmişti. Fakat babam bunları hiçbir zaman kabul etmezdi. O gerçekçiydi. Gerçek aşk, ona göre yoktu. Çünkü kendisi de ihanete uğramıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yapay Zeka : Eve
Science FictionAdam, oldukça başarılı bir bilim adamıdır ve kendisini bu projeye adamıştır. Yapay Zeka. Eve ise, Adam'ın yirmi senenin ardından tasarladığı ilk gerçek insan görünümünde ki yapay zekadır. Adam'ın ölümünden hemen sonra piyasaya sürülen prototip ya...