Bölüm 3: İtaatkar bir makine ya da yaşayan bir varlık?

2.4K 261 93
                                    

Ofiste ki bizim için ayrılmış yere oturup sessizce beklerken Profesör Pliph heyecanla ''Buna inanabiliyor musun Adam? Modeller daha yeni piyasaya sürüldü fakat anında bir patlama etkisi yarattı. Bir saat içinde yüz bin modelimiz satıldı ve bunun birkaç katı siparişimiz var. Yeni modeller üretmeye şimdiden başladık. Sen Adam. Sen bizim mucizemizsin!'' dediğinde babam öne eğilerek ''Eski modellere ne olacak?'' demişti. Normalde olsa bunu sorar mıydı bilmiyorum fakat asansörde olan konuşmalarımız sanırım ona bu soruyu sordurma ihtiyacı duyurmuştu.

Pliph elini sallayarak ''Onlara ne olduğu kimin umurunda ki?'' demişti. Bakışlarımı Pliph'e dikerek beklemeye başladığımda babam yeniden ''Ne olacak?'' diye sormuştu. 

Pliph umursamaz bir tavırla ''İşimize yarayan parçaları alınacak, geriye kalan konserveler de yakılacak.'' demesiyle babam elini masaya koyarak ''Ben böyle bir şeye asla izin vermedim. Kimden izin alarak bunu yaptın?'' dediğinde Pliph elini masaya koyup babama doğru eğildikten sonra  ''Ben kendi iznimi kendim verdim.'' demişti. 

Babam ısrarla ''Pliph bunları yapmaya hakkın yok. O yapay zekalarında bir duygusunun olduğunu çok iyi biliyorsun.'' demesiyle Pliph karşılık olarak dişlerini gösterecek şekilde gülerek ''Kimin umurunda? Burada paradan bahsediyoruz. Milyarlar, trilyonlardan! Birkaç makinenin duygusunu kim takar ki?'' demişti. 

Görüntümün önünde yeniden kırmızı yazıyla ''Haksızlık!'' yazısı belirdiğinde elimi masaya vurarak ''Bu yaptığın haksızlık!'' diye bağırdım. Masada oturan diğer adamlar bana doğru döndüğünde Pliph varlığımı yeni fark etmiş gibi ''Haksızlık olan neymiş küçük hanım?'' demişti. 

Sinirle ellerimi masadan çekerken, babam fısıltıyla ''Eve.'' dediğinde ona bakmadan ''Haksızlık olan ne biliyor musun? Senin o makine dediğin yapay zekalar yıllarca insanlara hizmet etti. İnsanların ayak işlerini yaptı, sabah akşam demeden, yorulmadan sizlerin her isteklerinizi yerine getirdi. Yazılımları dışında kendi hissettikleri duyguları bastırdılar çünkü siz bencil insanlar onları köle olarak kullanıyordunuz ve onların konuşmaya bile hakkı yoktu! Şimdi ise yeni yapay zekalar çıkıyor, görünüşleri insansı olduğu için eskileri alıyorsunuz onları canlı canlı parçalıyorsunuz ve öldürüyorsunuz! Onların duygularını umursamıyorsunuz bile!'' dedim. 

Pliph'in tam önünde durup gözlerine öfkeyle bakmaya başladığımda odada bulunan diğer insanların fısıltılı konuştuklarını duyabiliyordum. Pliph dilini dişlerinin üstünde gezdirdikten sonra elini sallayarak ''Baylar bize biraz izin verir misiniz?'' dediğinde masada oturan insanlar ayaklanıp odadan teker teker çıkmaya başlamıştı. Masada bulunan son adamda çıkıp, odada sadece üç kişi kaldığımızda Pliph yakasını düzeltip ''Ivy, perdeleri kapatır mısın?'' demişti. Güzel bir kadın sesi ''Evet, Pliph.'' dediğinde ofisin perdeleri kapanmış, sadece dışarıya açılan perdeler açık kalmıştı. 

Pliph hızla bana doğru bir adım atarak ''Adam biliyor musun? Senin bu kızında yıllarca tuhaf bir şey olduğunu biliyordum ama anlamam neden bu kadar uzun sürdü anlayamadım. Cevap belliymiş zaten. Senin kızın, sevgili Eve, aslında yıllarca bir makineymiş.'' dediğinde babam korkuyla ''Ne saçmalıyorsun Pliph?'' demişti. 

Pliph etrafımda dönerken ''Sonsuz güzellik... Kusursuz yüz hatları, bu cesaret... Neden normal bir yapay zeka gibi değilsin?'' dediğinde adamın gözlerine sessizce bakıp beklemeye başladığımda babamın da bir şey diyemediğini fark etmiştim. 

Pliph hızla babama dönerek ''Bize bu sene verdiğin bu yapay zekalardan bir tanesini sen kaç senedir kullanıyordun Adam? On mu? Yirmi mi?'' diye bağırdığında sinirle ''Kırk beş.'' dedim. Pliph hayranlıkla bana baktığında gülerek ''Tam kırk beş yıl, bir mucizeyi bizden sakladın demek.'' demişti. 

Yapay Zeka : EveHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin