Artık güneş doğduğunda son kasetide bitirmiştim. Yerinden çıkartıp kutusuna yerleştirdikten sonra ayağa kalktım ve mutfağa ilerledim. Kahvaltı için krep, kızartma ve yenebilecek diğer şeyleri hazırladıktan sonra meyve suyu için meyve sıkıp, masayı kurmaya başladım.
Alarm seslerini duyduğumda odalardan gelen hareket seslerini duyabiliyordum. Önce Bay Miller'ın annesi kalkıp oturma odasına geldiğinde masanın hazır olduğunu görünce şaşırmış ve etrafa bakmıştı. Beni görünce ona karşı yumuşak bir şekilde "Günaydın." diye gülümseyip masaya yerleşmesi için ona yaklaştım. Onu sandalyeye oturttuğumda elimden hızla yakalamış ve gitmeme engel olmuştu. Bana bakarak yavaş ve sessizce "Eve, bu kısa sürede seni biraz olsun tanıdıysam, biliyorum ki sende sorun yoktu." demişti. Devam etmesi için sessizce suratına bakmaya başladığım zaman kaşlarını çatarak "Sen hiçbir zaman bozulmadın. İnsan olmuştun sen." demişti. Bu dediğiyle bir an için gülüp "Lütfen, insan olduğumuzu söylemeyin. Biz insan değiliz." dediğimde elimi sıkarak başını sallarken "Eve, sen hiçbir insanın olmadığı kadar insandın. Ve hala öylesin." demişti.
Bir süre kafa karışıklığı ile ona baktıktan sonra kafamda beliren ilk soru, eğer bende sorun yoktuysa, Bay Miller neden beni sıfırlamış olduğuydu.
Bay Miller'ın kalktığını duyduğumda başımı çevirip o yöne baktım. Bir süre gözlerini ovalayarak yanıma yaklaştıktan sonra bir şey demeden masaya uzanmış ve ağzına büyükçe bir krebi atmıştı. Ardından yutkunup, portakaln suyunu içerken annesine bakarak "Bu yediğim en iyi kahvaltı. Sağ ol anne." demişti. Tam yeni bir krebi ağzına atmıştı ki kadın elini yanağına koyup oğluna hala kızgın olduğunu belli etmek istermiş gibi "Onları Eve yaptı. Eve'ye teşekkür et." demesiyle Bay Miller öksürmeyr başlamış ardından elinin tersiyle ağzını silerek "Ben doydum. Gidiyorum." demişti.
Tam arkasından ilerleyeceğim sırada aniden bana dönüp "Sen burada kal. Saçma robot hareletlerinle başkalarına da kendinin bir robot olduğunu belli etmene izin veremem. Ayrıca yanımda konservelerden birisini gezdirmek bana göre değil." diye homurdanıp odasına girmişti. Peşinden yine de ilerleyip kspı girişinde durarak "Dedektif, ben sizin yapay zekanızım ve yanınızda durmam gerekiyor. Sizin güvenliğiniz için." dediğimde odanın içinden" Kendimi koruyabilirim ama diğer yönden sen daha kendini savunamazken beni mi koruyacaksın? " demişti.
Başımı, yana eğerek" Tüm gece bunun üstünde çalıştım Dedektif. Eminim bana bir şans verirseniz, sizi ve kendimi koruyabildiğimi görebileceksiniz. " dediğimde aniden kapı açılmıştı. Dedektif kaşlarını bir süre çatıp bana koyu yeşil gözlerle baktıktan sonra saçını arkaya atarak"Bak Eve. Senin sistemlerim bana ne diyor bilmiyorum ama sana emir veriyorum. Burada kal." demesiyle görüşümün sağ üstünde "Emir algılandı. Evde kal." yazısı belirmişti.
Dedektif yanımdan geçip gittikten kısa bir süre sonra kapı kapandığında kaşlarımı çatarak olduğum yerde duruyordum. Verilen emire uymak bana göre değildi. Uymak zorunda değildim.
Arkamı dönüp kapıya yöneldiğimde kadın arkamdan "Eve nereye?" diye seslenmişti. Ona bakıp bir süre duraksadıktan sonra sakince "Dedektif'in yanına." dedim. Bir süre bekledikten sonra elimi yumruk yapıp ileri doğru götürerek "Ona asıl emir verenin kim olduğunu ve ona senin yardımına ihtiyacı olduğunu göster kızım!" diye bağırmıştı. Bu dedikleriyle şaşkına dönmüştüm. Etrafımda onlarca kişi görmüştüm, hepsi yapay zekaya bir köle gibi davranıyordu. Fakat bu kadın beni destekliyordu. Hatta bunun için mutluydu da.
Gülümseyip kapıdan dışarı çıktığımda Dedektif'in çoktan kaybolduğunu görmüştüm. Gittiği polis karakoluna doğru koşmaya başladığımda, sokakta diğer yapay zekaların ve insanların arasından hızla geçiyordum. Aralıksız on dakikanın ardından Dedektif'in aracını görebilmiştim. Yol kenarına aceleyle çekilmiş gibi görünüyordu.
O yöne yaklaşıp hızımı düşürürken bir yandan da duyabileceğim sesleri dinliyordum. Sonunda Dedektif'in "Sizlerden nefret ediyorum." dediğini duyduğumda ses çıkartmamaya özen göstererek ilerlemeye devam ettim. Sonunda Dedektif'i görme şansım olduğunda bir yapay zekanın onu yere sabitlemiş olduğunu fark ettim.
Bir kolunu çevirip bükerken, bir yandan da onu sert bir şekilde yere bastırmıştı. İleri çıkıp onların görüş açısına girdiğimde beni ilk fark eden onun üstünde ki yapay zeka olmuştu. Tetikte durmuş bir şekilde gözleriyle beni tararken tehditkar bir şekilde "Git hadi. Ne duruyorsun. Git!" diye bağırmıştı. Tarayıcımı açıp, yapay zekanın model ZA300 olduğunu fark etmiştim. Hayvanat bahçesi için çalışan bir yapay zekaydı.
Ben gitmeyince yapay zeka sinirle "Eüer hemen gitmezsen onun kolunu kırarım." diyerek ani bir hareketle çektiğinde Dedektif'ten bir bağırma yğkselmiş, hemen ardından da küfür etmişti.
İkisine yaklaşmaya başladığımda yapay zeka rahatsız olmuş gibi kıpırdanarak "Anlamıyorsun." demiş, ardından ani bir seğirme hareketi göstermişti. Birileri bu yapay zekaya ağır hasar vermiş olmalıydı, aksi taktirde bu denli ani hareket tekrarları yapamazdı.
Ona yaklaştığımı fark edince bakışları bir yöne kaymıştı. Ben de onun baktığı yöne başımı çevirdiğimde, muhtemelen Dedektif'e ait olan silahı görmüştüm.
Yapay zela aniden Dedektif'i bırakıp koşmaya başladığında ben de Dedektif'e yöneldim ve yapay zeka silahı alıp ateşlemeden öncs onun önüne geçtim. İki kez ateşin ardından başımı kaldırıp yapay zekaya baktığımda kurşunların bana zarar vermeidğini görmüş gibi geri sendelemiş ve silahı çimenlerin içine atıp koşmaya başlamıştı.
Dedektif'i orada bırakıp yapay zekanın peşinden koşmaya başladığımdan, kısa sürede ona yetişmiştim. Onu omzundan sert bir şekilde yakalayıp geriye çektiğimde yapay zeka aniden durmuş hatta benim onu aniden çekmemle beraber geriye fırlamıştı.
Bedeni yere düştüğünde kendisini kaldırmaya çalışarak "Beni durdursan bile bizi asla durduramazsın!" diye bağırması bir olmuştu. Ardından, az önce fırlsttığı silahı kaldırıp bana karşı ateş attiğinde hızlı, adımlarla üstüne yürümeye başladım. Bana karşı kurşunun işlemediğini anlamış olacak ki telaşla bakışları etrafı taramaya başlamıştı.
Elimi onun boynuna koyup onu sıkıca yakaladığımda onunla aramda bağlantı kurmaya çalıştım. Sistemime tabımadığım birkaç dosya aktarılmaya başladığında bağlantı kurma şansımı arttırmak için karşımda ki yaoay zekayıda zorlamaya başladım. Sonunda zorda olsa teması kurup bağlanmaya başardığımda karşımdaki yapay zeka sinirlenmiş gibi elimi itmeye çalışmış, ardından "Ben hain değilim. Kimseyi ele vermem." diye fısıldamıştı. Ona anlamadan bakmaya başladığımda silahı kaldırıp alnına dayamış ve tetiği aniden çekmişti.
Ekranımın önünde "Bağlantı koptu." yazısı belirdiğinde bir adım gerilemiştim. Yapay zekanın bedeni çimenlerin üstüne yığılıp, etrafını gri sıvıyla kapkarken harekrt etmedrn ona bakıyordum. Ondan bana gelen belgeleri sistemimde bulamıyordum ve kendimi daha farklı hissediyordum.
Bay Miller arkamdan öksürüp, kısık sesle "Ne yaptı bu?" demesiyle bakışlarımı önümde ölen yapay zekadan ayırmadan "Kendisini öldürdü." dedim. Bay Miller elini, sallayarak "Zaten yaşamıyorlardı." demesiyle ona döndüm. Ona baktığımı fark etmiş gibi gerinip "Yalan mı? Yaşamıyorsunuz. Hepiniz belirli kodlar işlenmiş kutularsınız sadece." demiş ve silahını alıp, arabasına ilerlemeye başlamıştı.
Benden ve benşmmgibilerden nefret etmesinin bir sebebi vardı fakat bunu söylemeyi bir sebepten ötürü reddediyordu. Benim anlayamadığım ise sebebiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yapay Zeka : Eve
Science FictionAdam, oldukça başarılı bir bilim adamıdır ve kendisini bu projeye adamıştır. Yapay Zeka. Eve ise, Adam'ın yirmi senenin ardından tasarladığı ilk gerçek insan görünümünde ki yapay zekadır. Adam'ın ölümünden hemen sonra piyasaya sürülen prototip ya...