Bölüm 6: Yalnız Başına

1.7K 211 56
                                    

Bir süre işini yapan polisleri inceledikten sonra gitmelerini beklesem de bana buranın bir suç mahalli olduklarını ve burada kalamayacağımı söylemişlerdi. Eşyalarımı almak için üst katta ki odama yöneldiğimde aşağı katta hala polislerin sesini duyabiliyordum. 

Odama girip kapıyı açık bıraktıktan sonra dolabıma yaklaştım. Ne yapmalıydım? Yazılımım bana yaşayacak yeni bir ev bulmam gerektiğini söylüyordu fakat bunu yapamam... Tüm hayatım babamla geçmişti benim. Her zaman yeni evler bulmuş, tüm o işleri kendi halletmiş, bana ise sadece eve gelip yerleşmemi söylemişti. Benim tüm hayatım babamdı. Şimdi ise babamsız yeni bir hayata başlamam gerekiyordu. 

Dolapta ki valizimi çıkarıp fermuarını açtıktan sonra dolabımda giyebileceğim kıyafetlerimi aramaya başladım. Bir elbise, birkaç pantolon ve kazak aldıktan sonra küçük olan valizimin büyük kısmı dolmuştu. Yedek olarak bir ayakkabı da aldıktan sonra fermuarı geri kapadığım zaman bir an duraksamıştım. Sebepsiz bir şekilde bu evden ayrılmak istemiyordum. 

Babamın dediği gibi üzülüyordum. İçim parçalanıyordu ve tüm bu duygular insani bir duyguydu. Şu anda tüm bu özellikleri kapatmak istiyordum fakat yapamazdım. Babam için bile eğer bu duygulara katlanamayacaksam eğer hiçbir anlamı olmazdı. Hala hayatta kalmamın bir anlamı kalmazdı. Ama hepsi benim hatamdı. Eğer kapıyı açık bırakmasaydım eve bu kadar kolay girmezlerdi ve şu anda babam hala yaşıyor olurdu. Yanılmışım. Bir makine bile hata yapabilirdi. 

Valizi yere koyup kulbunu çektikten sonra kapımın arkasında asılı olan hırkamı alarak odamdan dışarı adım attım. Yeni yaşayacak bir yer bulmalıydım. Merdivenlerden aşağı inip etrafıma baktığımda, polisler etrafı sarmış sürekli konuşup bir şeyler taşıyordu. 

Kapıdan dışarı çıkarken babamın ve kendi anahtarımı görmüştüm. Kenarda ki kasenin içinde duruyorlardı. Uzanıp babamın anahtarını ve hemen köşede ki eski model, pembe renkli kapaklı telefonumu aldıktan sonra kapıyı polislerin daha rahat girebilmesi için sonuna kadar açık bıraktıktan sonra biraz ilerideki otobüs durağına doğru ilerlemeye başladım.

Kış mevsiminde olduğumuz için hava oldukça soğuk ve şiddetli rüzgar esiyordu. Hırkamı üstüme giyinip, yakasını enseme iyice kapatmaya çalıştıktan sonra, kollarını ellerimi örtecek şekilde uzattıktan sonra otobüsün geldiği yönü izlemeye başladım. Daha önce hiç kendi başıma yolculuk etmemiş olsam da nasıl binildiğini biliyordum. Fazla geçmeden otobüs geldiğinde valizi peşimden sürükleyerek otobüse bindim ve kartı okuyucuya uzattım. Geçme hakkım olduğunda boş koltuklardan bir tanesine oturup, cam kenarına yaklaştım. Valizimi ayağımın ucuna çektikten sonra yolculuk boyunca dışarıyı izlemek için alnımı cama yasladım. 

Birisinin omzundan dürtmesiyle beraber zor da olsa gözlerimi açtığım zaman birisi önümde durmuş bana bir şey diyordu. Dediklerini anlamak için kaşlarımı çattığımda ''Hanım efendi, son durağa geldik. İnmeniz gerekiyor.'' demişti. Oturduğum koltukta doğrulup etrafıma bakındığımda otobüste şoför ile yalnız kaldığımı fark etmiştim. Başımı sallayarak uyuyakaldığım koltukta doğrulup valizimi aldıktan sonra ayaklanıp, kapıya ilerlemeye başladım. 

Hala uykulu olduğum için gözlerimi ovalayarak merdivenden inmeye başladığımda kapı aniden açılmış, soğuk hava tüm gücüyle bedenime çarpmıştı. Soğukla beraber irkilerek kendime geldiğim zaman yere adım attım. Otobüsün kapıları arkamdan kapanıp uzaklaştığında etrafıma bakmaya başladım. 

Ben nereye geldim böyle?

Sokak lambalarıyla aydınlatılmış sokakta ilerlerken etrafı incelemeye başladım. Binaların çoğu, eskiye benziyordu ve boyaları akmıştı. Sokakta ilerlemeye devam ederken cebimde ki telefonun düşmesiyle beraber dönüp aldığımda uzakta birisini fark etmiştim. Bana bakıyor, olduğu yerde bekliyordu. Önümü dönüp bir süre caddede ilerledikten sonra yavaşça arkama baktığımda, adamın ellerini hırkasının cebine sokarak peşimden geldiğini görmüştüm. 

Yapay Zeka : EveHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin