Bölüm 18: Hala İnsan

1.1K 170 47
                                    

Bir süre sokakta ilerlediğimizde etrafımızdaki yapay zekalar gözüme takılıyordu. Hepsi insanların yapması gereken işleri yapıyorlardı. Köpekleri gezdiriyor, alışveriş yapıyor, araba kullanıyor, çimleri biçiyor, temizlik yapıyor, hatta bebeklerini, çocuklarını gezdirip onkarls oyunlar oynuyorlardı. Bakışlarımı onlardan ayırma şansım olmuyordu. İnsanlar bu kadar tembel miydi?

Tam Dedektif'e bir şey sormak için başımı çevirmiştim ki, anlayamadığım bir şey şiddetle omzuma çarpmış ve beni sarsmıştı. Brn kendimi toparlsmak için başımı çevirdiğim esnada bu kez itilmiş ve bir de üstüne bağırılmıştım. Bana bağıran ve beni iten kişiye bakmak için başımı çevirdiğimde, karşımda kirli sakallı, biraz şişman ve benden çok daha iri bir adam ile karşılaşmıştım. Gözleri nefretle parlarken bana bağırmaya devam ediyordu.

En sonunda adamın "Bana çarpma cesaretini nasıl gösterirsin?" demesiyle adama bir süre baktıktan sonra gülümseyip "Üzgünüm, benim hatam." dedim fakat adam bu verdiğim cevaptan hoşlanmamış gibi duruyordu. Bu durumu Dedektif Miller'da fark etmiş gibi yanımıza gelerek "Özür diledi işte. Ne uzatıyorsun?" demesiyle adam bir an için tatsız bir şekilde gülerek "Yapay zekanı düzgün eğitsen iyi olur." demişti. Bu cevap karşısında Miller sinirlenmiş gibi bir an bana baktıktan sonra durmuş, başını sallamış ve bileğimden tutarak ilerlemeye başlamıştı.

Bir süre ilerledikten sonra kaldırımın köşesine beni çekerek "Senin bir yapay zeka olduğumu nereden anladı?" demişti. Gülümseyerek sağ elimi kaldırıp "Bileğimdeki, bileklik sayesinde olabilir." diyerek bilekliği işaret ettiğimde daha yeni fark etmiş gibi duruyordu. Elime uzanıp bilekliği hızla çekip çıkarttıktan sonra "Bu şeyi ne zaman taktılar böyle?" diye homurdanıp, çöpe fırlatmıştı. Yeniden ilerlemeye başladığımızda, sinirli bir şekilde "Kimseden özür dileme. Onlardan özür dilersen, seni daha çok küçümseyecekler." demişti.

Uzun bir süre sokaklarda ilerledikten sonra sonunda bahçesi olan, küçük bir eve yaklaşmaya başlamıştık. Evin kapısına yaklaştığımız zaman Dedektif daha kapıyu çalmadan kapı açılmış, kapı arkasından bir kadın çıkmıştı. Bizi görüncd bir an gülümseyerek "Eve! Geldiniz." demişti. Dedektif Miller ise keyifsiz bir şekilde kapıyı açıp içeri girerken "Anne seninle konuşmamız gerek." demişti.

Kapıyı arkamızdan kapatıp onların arkasından ilerlemeye başladığımda Bay Miller beni işaret ederek "Anne biliyorum üzülebilirsin ama bunu bilmek seninde hakkın. Eve her ne kadar insan gibi gözükse de o insan değil. Bir yapay zeka." demesiyle kadının sıratı kızarmıştı. Bakışları bende takılı kaldığında kekeleyerek "Sen bunu neredem biliyorsun? Yoksa o mu, söyledi?" demesiyle beraber Bay Miller şüphelenmiş gibi "Anne sana bir yapay zeka diyorum. Tek diyebildiğin bu mu?" demiş ve cevap beklemeye başlamıştı.

Kadın bir süre etrafına bakıp düşünür gibi sesler çıkartrıktsn sonra sesli bir şekilde yutkunup, dudağını ısırıp öne kaymış ve ellerini Bay Miller'ın dizlerine koyup" Bak Baltasar... Ben bunu zaten biliyordum. "demişti. Bir süre sessizlik olduğunda Bay Miller yarım bir gülümsemeyle" Ne? Ne demek ben bunu biliyorum? Bunun gibi önemli bir şeyi öğrendiğinde bana ne zaman haber vermeyi düşünüyordun?" demesiyle bana bakıp gülümseyerek "Eve bana, sen eve gelmeden önce haber vermişti. Değil mi Eve?" demesiyle suratına bir süre baktım. Benden tepki alamayınca gülümsemesi biraz azaldığında benim teyit etmem için "Eve?" demişti.

Gülümseyerek "Üzgünüm, ama bugün yaşadığım sorunlar yüzünden merkezde tüm hafızam sıfırlandı. Bu işlemden öncesine dair yaşamış olduğum hiçbir anıyı hatırlamıyorum, ama eminim ki bunu yapmışımdır." dememle kadın korkunç bir şey duymuş gibi "Ne?"diye bağırmıştı. Bay Miller elini alnına koyarak sanki söylememem gereken bir şey demişim gibi "Anne bak, açıklayabilirim" demişti. Kadın sinirle ayağa kalkıp "Onu götürdüğünde onunla konuşacağını ya da şu muhteşem cinayet soruşturmalarınla ilgili bir şeylerle uğraşacağını sanıyordum! Sen hangi hakla onu sıfırlarsın?" diye bağırmasıyla Bay Miller şaşırmış gibi gözüküyordu.

Bana doğru yaklaşıp sanki gözlerimde tanıxık bir ifade arar gibi "Benim zavallı kızım." demesiyle Bay Miller arkamızdan "Anne o kimsenin kızı değil. O sadece diğer konservelerden birisi." demesiyle kadın kaşlarını çatıp "Benimle konuşma. Hadi Eve." diyerek elimi tuttuğunda "Anne. Anne!" dşye bağırmış, ardından "Eve'yi hiçbir yere götüremezsin anne! O burada, yanımda kalacak." demişti. Kadın bir süre bana baktıktan sonra hiçbir şey demeden arkasını dönüp bir odaya girip şiddetke kapıyı arkasından kapadığında evde derin bir sessizlik olmuştu.

Başımı çevirip "Temizlik yapmamı ister misiniz?" dediğinde Bay Miller umursamaz bir şekilde "Düzgün bir şekilde kendini koruyamıyorsun bile." diye homurdanıp koltukta yatarak bir süre bekledikten sonra ayağa kalkıp dolaptan film kasetleri almıştı. Televizyonun karşısına kurulup, filmi oynattığında bir süre sessizce onu izlemiştim. Onu izlediğümi fark etmiş gibi bana dönmeden "Neden gidip başka işlerle uğraşmıyorsun? Orada, karanlığın içinde oturup beni izlemen ürpertici." demesiyle yavaşça hareket edip "Pekala." dedim.

Mutfağa girip dolapları karıştırmaya başaldığımda sonunda konserve kutusunu bulmuştum. Bir tencere alıp, içine tuz ve yağ döküp ocapa yerleştirdikten sonra konservenin içinde ki mısırları tencereye boşalttım. Kapağını kapattığım esnada geçmişte yaşadığım bir anım daha gözlerimin önünde bir an canlanmıştı. Sanırım bir evdeydim ve birisi için makarna hazırlıyordum. Başımı çevirip birisine seslendiğimde, seslendiğim kişiye baba dediğimi fark etmiştim. Demek ki önceden bir sahibim daha vardı ve bu kişiye baba diyordum. Kaşlarımı çatarak devamını hatırlamak için uğraştığımda yanık kokusuyla beraber kendime gelmiştim. Tenceredeki mısırları sallayıp, derin bir kaseye boşalttıktan sonra mutfaktan çıktım.

Bay Miller'ın yanına yaklaşıp, kabı onun yanına bıraktığımda göz ucuyla önce kaseye, sonra da bana bakmıştı. Bir süre bekledikten sonra "Teşekkürler." diyerek kaseyi yavaşça önüne çektiğinde gülümseyerek "Rica ederim." dedim ve televizyons baktım.

Sonunda birkaç filmi birden izleyip, bitirdiğinde gerinerek "Eğer sen de bu kadar iyi dövüşebilseydin, çok etkileyici olurdu." demiş ve benim bir şey dememe fırsat bırakmadan kendi odasına gitmişti. Bir süre arkasından baktıktan sonra bakışlarım kasetlere kaymıştı.

Dedektif benden hoşlanmıyor gibi davransa da varlığım bir şekilde onu iyi hissettiriyordu, bu belliydi. Beni en başta bırakmamış, yanına almıştı.

Kasetlere doğru yaklaşıp içlerindem bir tanesini elime aldıktan sonra yavaşça kaseti yerinr yerleştirip televizykna bağladım. Belki bu filmlerdeki gibi dövüşmem onu mutlu edebilirdi.

¬¬¬

Artık güneş doğduğunda son kasetids bitirmiştim. Yerinden çıkartıp kutusuna yerleştirdikten sonra ayapa kalktım ve mutfağa ilerledim. Kahvaltı için krep, kızartma ve yenebilecek diğer şeyleri hazırladıktan sonra meyve suyu hazırlayıp masayı kurmaya başladım.

Alarm seslerini duyduğumda odslardan gelen hareket seslerini duyabiliyordum. Önce Bay Miller'ın annesi kalkıp oturma odasına geldiğinde masanın hazır olduğunu görünce şaşırmış ve etrafa bakmıştı. Beni görünce "Günaydın." diye gülümseyip masaya yerleşmesi için ona yaklaştım. Onu sandalyeye oturttuğumda elimden hızla yakalamış ve gitmeme engel olmuştu. Bana bakarak yavaş ve sessizce "Eve, bu kısa sürede seni biraz olsun tanıdıysam, biliyorum ki sende sorun yoktu." demişti. Devam etmesi için sessizce suratına bakmaya başladığım zaman kaşlarını çatarak "Sen hiçbir zaman bozulmadın. İnsan olmuştun sen." demişti. Bu dediğiyle bir an için gülüp "Lütfen, insan olduğumuzu, söylemeyin. Biz insan değiliz." dediğimde elimi sıkarak başını sallarken "Eve, sen hiçbir insanın olmadığı kadar insandın. Ve hala öylesin." demişti.

Yapay Zeka : EveHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin