"Ne saçmalıyorsun?" Ellerimi tuttu ve avucumdaki flaşı çekip aldı. "Sen bu kadar düştün mü Derin?" Gözlerindeki yaşları sildi. Bana inanamıyordu. Bende öyle. İnsanlığımı yitiriyordum. Kalbim uğruna.
"Böyle bir şey yaparsan senin onlardan ne farkın kalır? Gece gündüz kötülüklerinden bahsettiğin o insanlardan farkın ne olur Derin?" Cümleleri hıçkırıklarımı tetiklerken öfkeyle derin bir nefes verdim.
"Ama onlara yaptıklarını ödetmem lazım Neşe. İçimdeki intikam alma isteği sönmez. Çektiğim acıları en iyi sen biliyorsun. Şimdi söyle, eğer ben bugün bunu yapmazsam, kendime ihanet etmiş olmayacak mıyım?" Başını iki yana salladı avucuna aldığı flaşı kaldırıp gözlerimin önüne serdi.
"Sence, senin bunca senelik acın bu iğrenç intikamla sönecek mi? Seni tanıyorum ben. Daha çok acı çekeceksin. Ona onun yaptığından daha kötü bir şekilde karşılık verirsen, bu kez onu ister istemez affedip kendini suçlu tutacaksın. Bu elimdeki flaşta, onların yatak görüntüleri var Derin. Bu, bu kabul edilir şey değil. Şu an içindeki acıdan vicdanının sesini duymuyorsun. O acı pişmanlığa dönerse vicdanın seni bitirir. Haklıyken haksıza düşme bir tanem. Biraz daha sabret. Onların canını yakacak ve seni pişman etmeyecek bir yol daha bulabiliriz."
Beni kendime her seferinde Neşe getiriyordu. İçimdeki acıyı en iyi bilen ve en başından beri yanımda olan tek kişi oydu. Benim için o saçma arkadaş ortamlarına bile girmişti. Başım sıkıştığında yanımda olmuş, şimdiki gibi ileri gittiğimde kolumdan çekip durdurmuştu hep. O gerçek bir dosttu. Hatta kardeş. Ve ben ona ne kadar teşekkür etsem de hep borçlu çıkacaktım.
Başımı gömdüğüm omzundan kaldırıp karşısına geçtim. "Peki o zaman, şimdi ne yapacağım? Ona bugünün son olduğunu söylemiştim." Çatılan kaşları ilerde bir yere dalarken ne yapmam gerektiğini düşündüğünü biliyordum. Bende düşünüyordum aslında ama aklıma hiçbir şey gelmiyordu. Gelenlerde hep hattini aşan şeylerdi.
"Can'ın bu akşam için düzenleyeceği partiyi hatırlıyor musun?" Cümlesiyle aklımda birkaç gün önce bizi bugün düzenleyeceği partiye çağırma anı canlanmıştı. Yanımızda Deniz'lerde vardı ve Deniz Bilal ile beraber katılabileceklerini söylemişti. Bense o ikisinin sahte aşklarını görmek istemediğim için gitmeyi reddetmiştim. Ama şimdi bunun konumuzla ne alakası vardı?
"Evet, hatırlıyorum ama ne alaka ki şimdi?"
Yüzündeki sırıtmayı genişletti. "Bu parti bizim yapacağımız düzeltmeyle, Bilal ve Deniz için kostüm partisi olursa en fazla ne olur ki?"
Gerçekten çok hain bir fikirdi(!)
"Neşe, bu günlerce o kadar iddaalı konuşan biri için fazla sönük kalmaz mı sence de?"
Yüzündeki gülümseme sönmeden bana bakmaya devam etti. "Eğer sadece bir kez ondan intikam almak isteseydin evet, bu fazlasıyla sönük kalırdı. Ama," dedi gözlerindeki parıltıyla bana bakmaya devam ederken. "Neden oyuna daha yeni başlamışken, sadece bir hamle yapıp geri çekilesin ki? Önümüzde koca bir sene var. Sence de bu koca senin her vaktini ayrı ayrı değerlendirsek daha eğlenceli olmaz mı? Onun bu kadar çabuk kurtulmasına izin vermemelisin bence." Dedi ve omuzlarını silkti.
"Tabii sen uğraşmak istemezsen anlayışla karşılarım seni." Cümleleri her zamanki gibi beni cezbederken anında tav olmama şaşırmadan arkama yaslandım. Onun yüzündeki gülümseme şimdi benim gözlerimi aydınlatırken konuşmaya başladım. "Boşuna zeki demiyorum sana hayatımın neşesi! Bu süper bir fikir. Gerçekten de neden koca bir sene kedinin fareyle oynadığı gibi onunla oynamak varken erkenden pes edeyim ki?" Küçük bir kıkırtı kaçtı dudağımdan.
"Oyun asıl şimdi başlıyor!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kod Adı: Bilinmeyen Numara
Teen FictionBilinmeyen numara: Düşündümde Bilal Mert Karan Bilinmeyen numara: Benim senin hayatından kolay kolay çıkmam mümkün değil Bilal: Niye? Çok mu aşıksın? ;) Bilinmeyen numara: Hayır çok nefretliyim Bilinmeyen numara: Ve bu nefretimi kusmam için önümde...