1.5

1.1K 58 14
                                    

"Derin, bebeğim gelsene yanımıza." Elimdeki kitaplara başımı vurma fikrini yok sayıp sahte gülümsememle ona döndüm.  "Ben hiç sizi tutmayayım bebeğim." Eve gidince dilimi yıkılacağıma kendime söz verip ileri doğru bir adım attım. Ama o buna izin vermedi. "Canım uzun zamandır konuşamıyoruz. Yoksa aramızda bir sorun mu var?" Hayır aramızda Bilal var demek istedim ama dilimi tuttum. Eğer dilimi tutmasam sadece bununla yetinmeyip birçok şey söyleceğimi bildiğimden gülümsememi daha da genişlettim. "Hayır olur mu öyle şey? Sadece yaklaşan sınavlara hazırlanıyordum tatlım." Vazgeçtim. Dilimi direkt kopartacaktım.




"İnek öğrenci olmanın sırası değil Derin. Yanıma gel, hem bak seni kiminle tanıştıracağım." Biliyorum.


Sabahtan beri gelmemek için bahane üretmemi sağlayan kişiyle. Bilal'le.




"Bu kadar ısrarının sebebi anlaşıldı. Ama şimdi size katılmasam olmaz mı? Biraz işlerim var da onları halletmem lazım." Başımı yastığa gömüp sabah kadar ağlamam lazım.




"Olmaz itiraz kabul etmiyorum. Hem diğerleri de gelecek." Kolumdan tutup çekiştirilmemle dişlerini sıktım. Benim gerçekte kim olduğunu bilseydin de böyle davranabilecek miydin acaba Deniz?



Masaya yaklaşınca kolumdaki elini indirip sakince yürüdüm. Onun beni görmesinden veya tanıma ihtimalinden korkmuyordum. Ben kartlarımı açık da oynardım. Gözlerine baka baka da kalplerini kanatabilirdim.





Evet, bunu yapabilirdim.




Cebimdeki telefon titreşirken Deniz'e gitmesini ve benim telefon konuşması yaptıktan sonra geleceğimi söyledim. O da üstelemeden sahte sevgilisinin yanına gitti.




Telefonun ekranın da yazan isimlimle gülümsedim ve Deniz ile Bilal'in görüş açısından çıktım. Bilal'in arkası bana dönük olduğu için bu kadar rahattım aslında. Deniz ise beni görmesiyle kantinin kapısına kadar gelmiş beni yanlarına çağırmak için ısrar etmişti. Sevgilisinin böyle aceleyle kantinden çıkması Bilal'in pek umrunda olmayacak ki o bir kez olsun arkasını dönüp bu tarafa bakmamıştı. Omuz silktim bu benim sadece işime gelirdi.




Cevaplayıp kulağıma götürdüğüm telefondan Neşe'nin neşeli sesi gelirken, elimde olmadan bu tesadüfe gülümsedim. Gerçekten de ismi gibi bir insandı benim tek gerçek dostun. "Derin, bebeğim beni özledin mi?" Küçük kıkırtısı kulağıma dolarken gözlerimi devirdim. Demek o da bu olayı biliyordu. Çatlak Deniz gerçekten de, çocuğu ilk defa yanında görmesinin şerefine hepimizi de çağırmıştı. "Şu iğrenç kelimeyi söyleyene kadar evet. Ama şimdi düşündüm de yarım saattir tuvalete giden arkadaşımı aslında hiç özlememişim. Gerçi bu kelimeyi kullanmasaydın da özlememiştim." Bozulmuş sesi kulaklarıma dolarken keyifle gülümsedim bu kızla uğraşmayı seviyordum. Belki de biraz sonra Bilal'im karşısından hıçkırarak ağlayarak ayrılacaktım ama yine de mutlu ve gerçek bir gülümsemeyi yüzümde tutabiliyordum. Gerçek dostlar, bu yüzden vardı işte.




"Aşk olsun Derin. Oysaki ben klozete oturduğundan beri sadece seni düşünüyordum." Yüzüm anında buruşurken kusuyormuş gibi sesler çıkarttım. "Midemi bulandırma gidip estetikle yüzümü değiştireceğim sırf aklındaki kişi ben olmamak için." Telefonun arkasından güldüğünü duydum ve bende güldüm. "Peki o kıçını kaldırıp hemen gelir misin? Bilal'i Neşe'siz karşılamak istemiyorum da."



Alaylı sözlerime sırttığını hayal edebiliyordum. "Sen daha fazla dikkat çekmeden yanlarına git ben birkaç dakikaya yanındayım, müzik öğretmeni yarım saattir beni tuttu bırakmıyordu son çare arkadaşım ölüyor hoca diye bağırıp kaçtım şu an sanırım müdürle birlikte beni arıyordur. Her neyde ben geliyorum yani anlayacağın şimdi kitaplarımı sınıfa bıraktım. Bir bilemedin iki dakikaya oradayım."




Kahkaha atmamak için dudaklarımı ısıtıp o görmese de başımı sallayıp "Tamam, bekliyorum." Deyip kapattım. Okul bir okulun olması gerektiğinden büyük olduğu için gelmesi birkaç dakikasını alacaktı. Müzik öğretmeniyle olan münakaşasına ise bir kılıf uyduramıyordum çünkü öğretmenimizin onu yanın da tutması sadece onun lehine olan bir şeydi. Sesi gerçekten de çok güzeldi ve müzik öğretmeni onu dönem sonundaki bir yarışmaya hazırlıyordu. Kazanırsa geleceği için güzel bir yatırım olabilirdi.




Hala aynı yerde dikildiğimi fark edip telefonumu cebime attım ve yanlarına gitmek için bacaklarımı harekete geçirdim. Daha doğrusu bunun için çabaladım çünkü her ne kadar kendimi kandırmaya çalışsam da yüzleşmekten delicesine korkuyordum.




Derin bir nefes aldım. En fazla ne olabilirdi ki? Hem beni tanıması imkansızdı. Ben değişmiştim. Hem de çok. Eski benle aramda dağlar kadar fark vardı. Zaten tanısa bile umursayacağını sanmıyordum.




Kendime olan inancımla adımlarımı masadaki boş sandalye de sonlandırdım. "Merhaba." Diye mırıldanıp yerime oturdum ve ikisinin de bakışları aynı anda bana döndü. Deniz gülümseyip tam beni takdim edecekken Bilal'in düşünceli gözleri gözlerimdeyken ondan daha önce davrandı. "Sen?" Diye mırıldandı sonra şaşkınlıkla.



Ve ben, beni tanımasından delice korkarak gözlerimi kaçırdım.

Kod Adı: Bilinmeyen NumaraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin