'Sevgili Alissa
Bu mektubu yazmaya yüzüm olmasa bile ikimizin de ihtiyacı var. Gerçekleri sonsuza kadar saklayamıyoruz. Ya kader izin vermiyor ya da vicdanlarımız. Evenness Kasabası' nın üzerindeki ölü toprağı kaldıransa ikincisi.
Ömür boyu çekeceğim vebal şimdiden benim cezamı kesmiş durumda. İçindeki acıyı soğutmak için yeterli değildir eminim. Gerçi ne yaparsan yap o acının geçmeyeceğini sen de biliyorsun. Fakat yine de beni asla affetme ve en ağır cezaları çekmemi sağla. Elinden geleni yap aynı önceden yaptığın gibi.
Anlattıklarımdan sonra vicdanımdan şüphe duyabilirsin. Haklısın. Sonuna kadar, sonsuza kadar haklısın. Ne diyebilirim ki?
Seni anladığımı söylemiş olsam çok mu yüzsüz gözükürüm bilmiyorum. İnan, anlıyorum.
Üç yıl geçti, babam ve annemi kaybetmemin üzerinden. Hani filmlerde olur ya böyle herkesin özendiği aileler. Keşke benim de olsa dediğimiz. İşte onlardık biz. Birbirimize bağlılığımız öyle boyuttaydı ki kelimelerle ifade etmem mümkün değil. O ortamın içinde olmalıydın. İnanamayacaksın belki ama bir kere bile sesimiz yükselmedi evimizde. Sadece kahkahalarımızın hoş tınısı yankılanırdı duvarlarda. Kesinlikle övünmek için söylemiyorum.
Hayat peri masalı değil. Hiç olmadı. Bunu fark etmemiz için bazı olayların gelişmesi gerekti.
Biri geldi. Her şey ama her şey ters yüz oldu. Babam onurlu bir adamdı. İşine saygı duyardı. Fakat iftiraya uğradı o kişi yüzünden. Olmayacak suçlamalarla uğraşmak zorunda kaldı. Bulunduğumuz yerde kimse yüzümüze bakmaz oldu. Başka yere taşındık. İşler beklediğimiz gibi gitmedi. Babam feci halde depresyondaydı. Sürekli içiyordu. Maddi sıkıntılar baş gösterdi. Akabinde tahammülsüzlükler. Tek tek iplerin nasıl koptuğunu gördüm. Her gece yatağımda babamın anneme bağırışlarını duyuyordum. Küçük değildim. Hani genelde öyledir, çocuk kulağını tıkar dizlerini karnına çekmiş halde. Öyle bir durum yoktu. Elimizden geleni yapıyorduk kardeşimle, eski günlere dönebilmek adına. Ama bir gün işten eve geldiğimizde çok geçti. İkisi kanlar içinde yerde yatıyordu. O sahne gözümün önünde takılı kaldı, hala gitmiyor. Polisin söylediğine göre babam çok içmiş, her zamanki gibi. Annemle tartışmışlar. Sonucunda da babam önce annemi sonra kendini bıçaklamış. Yazarken bile kalbimi deşmiş gibi hissediyorum. Buna rağmen kardeşim için ayağa kalkmak zorundaydım. Bütün yük omuzlarımdaydı. O ise yaşadığımız travmadan sonra tanıyamadığım bir şekilde garipti. Garip davranıyordu. Kafasına esince bir yerlere gidiyor ve aylarca dönmüyordu. Haber alıyordum elbet ama endişelerim sürekli yanı başımdaydı. Son durağı Evenness Kasabası' ydı.
Sonra bir gün geldi, yüzünde tanımlayamadığım bir neşe. O adama gününü gösterelim dedi. Hangi adam dedim. Her şeyi başlatan adam dedi. Sırf mutlu olsun diye kabul ettim. Hayata dair umudu solmasın diye. Kardeşimi yeniden enerjik görünce içim içime sığmamıştı. Uzunca geçen bir sürenin ardından ilk defa o zaman gülümsedim.
Planlarımızı yapmaya başladık. Açıkçası ben de adil olanı istiyordum. Hak eden hak ettiğini bulmalıydı. Fakat biraz sancılı bir giriş oldu. Bay Raphael' le evlenmemi istedi. Defalarca itiraz ettim. Hayatımızı mahveden adamla nasıl bir araya gelebilirdim. Saçmalıktı. O zaman bu işte yalnız olacağını söyledi. Dediğini yaparsam işleri hızlandıracaktım. Nihayetinde yalvarışlarım fayda etmedi. Tek tesellim Marcia' nın eşine değer verse de onu sevmemesiydi. Bu yüzdendir ki kalbini kazanmam uğraştırıcı olmadı. Yine de bana aşkla baktığı her dakika midemdeki bulantıyla baş etmeye çalışıyordum. Çok zordu. En zoruysa boşanmalarından kısa bir süre sonra Mary' in intihar etmesiydi. Üzücüydü. Kendime gelemedim. Ruh halimdeki bunalımı öne sürerek onu Evenness' e sürükledim planlar doğrultusunda.
Amacımız her şeyini ele geçirip hapse tıkmaktı yaptıklarının bedeli olarak. Fakat tek bir kanıt dahi bulamıyorduk. Araştırmalarımızın hepsi çöpe gidiyordu. İyice sinirlenmeye başlamıştık çıkmazlardan dolayı. Bir gün çocuk istismarını kullanarak bunu yapabileceğimizi dile getirdi. Kanım donmuştu söyledikleriyle. Benim kardeşim misin sen dememek için kendimle mücadele ediyordum. Kızdırırsam işlerin daha da kötüye gideceğini biliyordum. Bilmediğim şey ise benim tepkim olmasa da işlerin kötüye gideceğiydi. Bunları konuşurken Bayan Evelyne duydu bizi. Carina' yı geri getirmek için uğradığında.
O gece olan oldu. Saat 11' di beni aradığında. Parkın oraya gelmemi istedi. Evdekiler yatmıştı. Sesi öyle ürkütücü çıkmıştı ki koşarak yanına gittim. Elleri titriyorken sayıklıyordu. 'Hastaydı zaten. Ben ona iyilik yaptım.' Korku tüm benliğimi sarmıştı. Sormaya korkuyordum. Duyacaklarımdan korkuyordum. Bir şey yapmama gerek kalmadan anlattı. O anı yüzlerce defa geri almak istedim. Yaşanmasın istedim. İki saat öylece oturduk. Bir abla olarak ne yapacağımı bilemiyordum. Öylece hapse girmesine izin veremezdim. Üstünü kapattım. O ise ertesi gün bir canavara dönüştü. Belki de çok önceden öyle olmuştu ama ben görmezden gelmiştim. Suçu Bay Raphael' e atmaya teklif etti. Seni de işin içine alet etti. Çok önceden durdurmalıydım. Hepsi benim suçum.
Kimden bahsettiğimi biliyorsun değil mi? Evan o kasabaya hiç gelmemeliydi. Çok üzgünüm Alissa. Her şey için çok üzgünüm.
Valerie'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Evenness Kasabası
Mistério / Suspense'Yıllar önce heyecan, koşturmaca, telaş burayı terk etmiş geriye sadece valizine sığmayan huzuru bırakmış.' denilen bir kasabanın, ölümün sisiyle griye bulanmasının hikayesi.