10. BÖLÜM

54 9 0
                                    

Keyifli Okumalar ^^


Etrafım beyaz sisle kaplanmaya başladığı anda Shalinda' nın bal rengi sesi karışıyor araya. Bunun üzerine öteki ses kesiliyor ve kim olduğunu öğrenemeden kalakalıyorum. Sadece hızlanan adım seslerinin mor yankıları çarpıyor zihnime pinpon topu gibi.

'Kaçmak için bahane mi arıyordun? Gel buraya.'

Karşımda dikilen Shalinda' nın, birilerinin olduğunu fark etmediğini anlıyorum. Güler yüzle kollarını açarak bana geldiğinde bu garip olayı sonra düşünmek üzere aklımın bir köşesine not düşüyorum. Sanki Bayan Raphael' in sesi zihnimden çıkacakmış gibi.

'Çok özledim Alissa. Uzak olsam da hep yanındayım, biliyorsun değil mi?'

Sarıldığımda ellerime temas eden saçlarının beni huylandırmasına aldırmıyorum. Tenine ise Brad' in toprak kokusunun sindiğini hissediyorum.

Sözlerine daha sıkı sarılarak karşılık veriyorum. Gözümden istemsizce bir yaş kayıyor.

'Kıskanacağımı sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Sadece çok açım ve sevgilimle muhabbet etmek için can atıyorum.'

Brad' in sözleri üzerine gülüşerek birbirimizde ayrılıyoruz.

Kaç saat oturduğumuzu bilmiyorum. Gökyüzü turuncudan laciverte boyanıp ay parlaklığını kazandığında hala sohbetimize devam ediyoruz.

'Ben de reddetmek durumunda kaldım. Yoksa Bayan Carl' dan ömrüm boyunca kurtulamayacaktım. Nine olduğumda Brad hala beni bekliyor olacaktı.'

Sevdiğinin cevap vermemesi üzerine kaşları çatılıyor Shalinda' nın. Öfkeliden çok yanaklarını sıkmalık bir çocuğa dönüştüğünün farkında değil tabi. Elimi çerez tabağına daldırıp yerken gelecek olan gösteriyi bekliyorum.

'Ne yani beni beklemeyecek misin?'

Brad anlamazcasına Shalinda' ya bakıyor.

'Ben öyle bir şey mi dedim şimdi Shal?'

Savunma yöntemine kafamı oluru yok gibi sallıyorum.

'Bir şey dememenin söylediklerimi doğruladığını bilmediğini söyleme bana.'

Bakışlarını ağaçlarda gezindiren Shalinda' nın yanına kayıyor benim saf arkadaşım.

'Sevgilim, bebeğim. Niye böyle yapıyorsun? Söylememe gerek yok. Çünkü seni ömür boyu bekleyeceğimi biliyorsun.'

Gözlerini pörtleterek Brad' e bakıyor.

'Gerçekten mi?'

Bu tatlı haline ikimiz de tebessüm ediyoruz. Brad elini sevgilisinin buklelerinde gezdirirken bir yandan da aşkla bakıyor.

'Şüphen mi var? Hayatta gerçekten yapabileceğim tek şey seni beklemek.'

Sarmaş dolaş hallerine göz deviriyorum.

'Çok çabuk bitti. Beni hayal kırıklığına uğrattın Shal.'

'Ne yapabilirim ki? Şunun sempatikliğine kızgın kalmam imkansız.'

Yanakları sıkıştırılmış Brad görüntüsü beni tekrardan eğlendirmeye yetiyor.

///

Gece boyunca sözcükler beynimde dans ediyor.

'Carina' yla samimi olacağını sanmıyordum. Bütün her şey berbat olacak böyle giderse, çocuğu uyarmamın bir şeyi değiştireceğini sanmıyorum.'

Çocuğu uyarmaktan kastı Carina' yı uyarmak mı? Yoksa samimi olduğu kişiyi mi?

İlk ihtimalse Carina' nın son zamanlar samimiyet kurduğu kişiler ben ve Brad olmalı. Berbat olmaktan kastı ne? Büyükannemle bir bağlantısı var mı? Belki. Ayrıca çocuk diye hitap etmesi... Sanki kendine ait değil gibi. Evlatlık? Olası. Üvey anne? Carina' nın ürkmesini açıklayabilir bir nebze. Böyleyse eğer konuştuğu kişinin Bay Raphael olmadığına eminim.

İkinci ihtimalse Carina' nın başka bir arkadaşı var. Bayan Raphael kızının o kişiyle samimi olmasını istemiyor ve bu durumu kocasıyla paylaşıyor. Fakat durumun berbat olması ne demek? Carina' nın psikolojisini etkileyecek bir mesele mi?

'Ahhhh!...'

Sinirle yastığı kafama bastırıp bir o yana bir bu yana dönüyorum. Savaştan çıkmış gibi görünen saçım başımla doğruluyorum.

'Ne işler çeviriyorsanız bunu mutlaka öğreneceğim.'

///

'Kolay gelsin Bayan Fern'

Üzerimi kaplayan gölgeyle başımı kaldırırken ilk olarak kahve deri botlar giriyor görüş alanıma. Onu beyaz pantolon ve bej kazağın üzerine giyilen toprak rengi kaban takip ediyor.

Nihayet yüzüne bakabildiğimde o masmavi gözler yine içime bir ürperti salıyor. Bu seferki korkudan ziyade üzerimdeki etkisinden kaynaklanıyor. Dudaklarının kıpırtısıyla eş zamanlı gözleri anlamaya çalışırcasına kısılıyor. Ne söylediğini o zaman idrak edebiliyorum.

'İyi misiniz? Kötü hissediyorsunuz eve gidebilirsiniz?'

Diğer çalışanlarına karşı da bu kadar nazik mi diye aklımdan geçiriyorum. Acaba suçluluk psikolojisi mi? Adamı hiçbir delil olmadan böylesine yargıladığım için kendime kızıyorum. Çakmak ben buradayım diye düşüncelerimin duvarlarını yumrukluyor gerçi. Aldırmıyorum.

'Hayır, iyiyim Bay Raphael. Güneşten olmalı, kış güneşi baş ağrısı yapabiliyor.'

Anlayışla kafasını sallıyor ve arkasını dönerek uzaklaşıyor. Her şeye rağmen adamın asaletine hayran kalmadan edemiyorum.

'Ne yapıyorsun Alissa sen? İki ilgilendi diye kaba olduğunu inkar mı edeceksin? Hiç yakıştıramadım sana?'

Koluma değen minik dokunuşla yerimden sıçrıyorum. Elleriyle bir sorun mu var diyor? Üniversitede seçmeli ders olarak işaret dili almamın bu kadar işe yarayacağını bilmiyordum. Şimdi ise iyi ki öğrenmişim diyorum.

'Yok tatlım. Sadece arada bir kendi kendime konuşuyorum öyle. Dersin bitmiş gözüküyor?'

Sevinçle kafasını sallıyor ama bir an sonra suratı düşüyor. Onu neyin böyle üzdüğünü sormak istesem de zamanı var diyerek hem kendi dikkatimi hem de Carina' nın kini başka yere yönlendiriyorum.

///

'Kolay gelsin.'

Evan elini kurulayarak dayandığım bar tezgahının karşısına geliyor.

'Keyiflisin.'

'Öyle mi, gözüküyorum?'

Bunu söylerken bile gülümsemekten kendimi alamıyorum. Neden böyle olduğumu bilmiyorum ama anın tadını çıkarmak istiyorum sorgulamadan.

'Uzun zamandan sonra seni böyle görmek harika.'

'Madem öyle bir ice mocha' nı alırım.'

Cümlem onu mutlu ediyor. Çünkü bir tek keyifli olduğum zaman tercih ettiğimi biliyor. Evan' ın gülümsemesinin ne kadar çekici gözüktüğünü yeni farkına varıyorum.

'Bence hep gülmelisin, yakışıyor.'

Yüzünü bana dönüyor ve kaşlarını kaldırıyor.

'Böyle laflar etmen kalbim için oldukça tehlikeli Bayan Fern, dikkatli olmalısın.'

Dudaklarımı ısırıyorum farkında olmadan ve fısıldıyorum.

'Sana karşı çok haksız davrandım galiba Evan.'  

Evenness KasabasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin