16. BÖLÜM

49 7 0
                                    

Doğa yeniden canlanıyor. Fakat benim ona ayak uyduracak gücüm yok. Yeni açan çiçekler ki ağaçlarda olanlar beni düğün sevincine boğardı bir yıl öncesine kadar. Şu an ise her şey siyah beyaz görünüyor gözüme. Nostaljik bir film olsaydı belki beğenirdim bu durumu lakin dram filmi psikolojim.

Evimin önünde bulunan kaçış yerimde müzik dinlerken beni alıkoyan yanıma tırmanan Brad oluyor. Yaklaşık yarım saattir de hiç konuşmadan sessizce oturuyoruz. Daha fazla tahammül edemiyorum. İçimde durdurulamayan bir volkan var, nasıl açığa çıkacağını bilmediğim.

'Çok yorgunum Brad. Bu dünyadan o kadar uzaktayım ki. Zihnimin içinde yaşamak beni mahvediyor. Düşünmek... Kelimesi bile başlı başına kafama binlerce iğne saplanmasına neden oluyor. Keşke sadece yorsa. Böyle göğsümün ortasında bir acı var...'

İstemsizce yumruk yaptığım elim kalbime gidiyor ve oraya vuruyorum.

'Zehrini sarmış etrafına. Söküp atmaya kalksam bir parçasını da koparıyor.'

Yardım dilenircesine bakıyorum kahvelerine. Benim çaresizliğim onunkine karışıyor. Omzuna yaslıyor başımı, daimi mekanıma.

'Susma Alissa. Konuş. Lütfen konuş.'

Devam ediyorum sancıyla.

'İnsanlara güvenmenin bu kadar ağır olacağını hiç bilmezdim. Bilmek istemezdim.'

Bir hıçkırık bölüyor konuşmamı.

'Ben az daha ona... Ben...'

Omuzlarım sarsılıyor yine de durmuyorum.

'Ben ona kalbimi açmayı düşündüm Brad. O Evan denen yaratığa kalbimi verecektim. Şu an adını söylemek midemi bulandırıyor. Beni gerçekten sevdiğine inandım. Daima yanımda olacağına inandım. Aklıma gelmedi o an; bir kez gerçeği gizleyenin ikinci kez gizleyebileceği. Nasıl yapar bunu? İnsan kendi acısını nasıl bu kadar büyük görür de başkasının hayatını hiçe sayar? Anlamıyorum. Anlamak da istemiyorum...'

Kan çanağı gözlerimi öfkeyle kaldırıyorum. Anlattığım kişi Brad ama muhatabım çok başka. Kızgınlığımın ona olmadığını biliyor.

'Hayatıma zar zor soktuğum insanları bu kadar kolay kenara itmeyi kaldıramıyorum. Gösterdiğim değeri çöpe atmaya nasıl razı gelirler? Onu kaybetmek değil, bendeki hislerini kaybetmek çok üzücü. Hem de böylesine canice. Geçmişe dönmek ve her şeyi düzeltmek istiyorum. O mavi kelebek* benim de omzuma konsun Brad. Belki her şey daha farklı olur. Dayanamıyorum.'

(*Yazan, kelebek etkisine gönderme yapıyor.)

Yanağımı okşuyor usulca. En ufak bir hareketinde tuz buz olacakmışım gibi. Bunun için çok geç gerçi. Zaten kırılmışım.

'Hiçbir şeyi yanlış yapmadın Alissa. İnsanlara güveneceksin. Canın kimi zaman yanacak, yorulacaksın ama başaracaksın da. Hep başardın. Yanında olacağım. Asla yalnız değilsin anlıyor musun? Kendini mahvetmeyeceksin! O insan için hayır.'

Kedi gibi bakıyorum gözlerini. Kafamı sallıyorum aşağı yukarı.

'Biliyorum. İyi ki yanımdasın. Hiç gitme.'

'Asla.'

Bana sarılacağında ağaçtan düşme riskimizle vazgeçiyor. Bu biraz olsun gülümsetiyor soğuktan üşüyen yüreğimi.

///

'Benimle görüşmek istemişsiniz Bay Delson. Buyurun oturun.'

Brad çıkardığı ceketini sandalyenin arkasına asıyor. Yerleştiğinde ellerini masanın üzerinde kavuşturup konuşmaya başlıyor.

'Lütfen Brad deyin.'

'Pekala Brad. Sen de aynı şekilde. Riccardo diyebilirsin.'

Bunca olaydan sonra eski eşinin seslendiği Marcia ismini kullanmayı tercih etmiyor.

'Nasıl isterseniz. Aslında daha önce sizinle iletişime geçecektim fakat Alissa' yı yalnız bırakamadım.'

Adamın gözündeki endişeli ifadeyi görünce devam ediyor.

'Merak etmeyin, iyi. Yaşadıkları kolay değil. Kaldırmaya çalışıyor.'

Oldukça güçlü gözüken yapısına rağmen naifliği elle tutulur, başını eğiyor.

'Anlıyorum. Özür dilemeye yüzüm yok açıkçası.'

Konuyu değiştiriyor.

'Carina nasıl? Evenness' ten ayrılmak onun için zor olmuştur.'

Yüzü aydınlanıyor anında. Kızının düşüncesi hayatına anlam katıyor.

'Alışacaktır zamanla. Hem kreşe göndereceğim. Arkadaş edinmesi iyi gelecektir. Her ne kadar Alissa diye tuttursa da.'

Küçüklüklerinden beri çocuklardan nefret eden Alissa' nın da Carina' ya bağlanması şaşırttığı kadar hoşuna gidiyor. Biraz daha havadan sudan bahsetmenin yettiğine karar verip masaya eğiliyor Brad.

'Sizinle konuşmak istedim. Çünkü yazılanlar bana mantıklı gelmiyor Riccardo. Siz öyle bir insan değilsiniz.'

Brad' in kendinden emin ifadesi yüzünde eğreti bir gülümseme oluşturuyor Bay Raphael' in.

'Bunu size düşündüren ne?'

Nefesini veriyor genç adam sıkıntıyla.

'Çünkü inanmak istemiyorum. Yani sizin kötü olduğunuza. Mutlaka bir açıklamanız vardır. Eminim bunu daha önce kimse sormamıştır, polisler haricinde.'

Son kelimeler ortamın ciddi havasını az da olsa bozuyor ikisi için.

Biraz sonra Bay Raphael' in ifadesi sertleşiyor. Bunun görünürde olduğunu, orada çalıştığı zaman boyuncu kavrayan Brad pek etkilenmiyor.

'Kimse sormuyor. Çünkü suçluyum.'

Gelen garsonla kısa süreliğine susmak zorunda kalıyorlar.

'Kendinizi suçlamanızı değil, gerçekleri duymak istiyorum.'

Heybetli bedenin ardındaki pişman yüreği görmek Brad' i ürpertiyor. Biraz vakit tanıyor konuşması için.

'Valerie...'

İsmini söylemek yutkunmasına sebep oluyor. Hayatında ilk defa aşkı tattığı insanın yalan olması dilinde düğümlenen kelimeyle kendini belli ediyor.

'Babası çok iyi bir çalışandı. Verdiğim görevleri eksiksiz yerine getirirdi. Bir gün avukatım ofisime geldi. Elinde maliye dosyaları. Oradaki rakamları gördüğümde neye uğradığımı şaşırdım. Benim en azimli çalışanım şirketimden nasıl para kaçırırdı? İlk başta inanamadım ama veriler çok sağlamdı. En azından benim gördüğüm buydu. Sonrası malum. İşten çıkardım, dava açtım. Bizim oralarda haberler çok çabuk yayılır, insanları ise çok tutucudur. O zaman düşünemedim yaşayacağı sıkıntıları. Gerçekleri öğrendiğimde her şey için çok geçti. Martin intihar etmiş. Karısını öldürmüş. Çocuklarına ulaşamadım. Onlara her türlü yardımı yapacağımı söyleyecektim.

İşin aslı ise avukatımın ona olan düşmanlığıymış. Kıskançlığın can yakıcılığına ilk kez o zaman şahit oldum Brad. Ama hata ben de. Bunu nasıl göz ardı edebildim. Dosyaları daha iyi kontrol ettirmeliydim. Yapmadım. O an kolay geldi. Kendimi hiç affetmeyeceğim. Benim yüzünden bir değil iki aile mahvoldu. Sırf Carina için ayakta kalıyorum. Bu ağırlıkla yaşamak çok zor.'

Derin bir sessizlik oluyor. Herkes kendi hesaplamasını yapıyor içinden. Varılan sonuç; bencillik çok can yakıyor...

Evenness KasabasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin