Yüreğimizin el vermediği şeyleri yapa yapa el verilecek şeylere yüreğimiz kalmadı.
Biri beni önemsemişti. Bu gerçek bir mesajdı. Daha önce böyle şeylerle karşılaşmıştım. Ama bu, bu daha farklıydı. Bunu hissedebiliyordum. Gerçekti.
Telefonumu cebime soktuğumda sevinçten çığlık atmamak için kendimi zor tutuyordum.
Suratımda asılı duran gülümseme etraftaki kişileri bana batırıyordu.
Elimdeki sigarayı önümdeki denize fırlattım. Sonra sigara paketine baktım ve onu da fırlattım. Sonra çakmağı sonra gereksiz düşünceleri.
"Abi ne yapıyorsun ya? O sigara kaç para haberin var mı? İnsan bir sorar içecek olan var mı diye. Ayıptır, günahtır. İsraf ya." dedi yanımda duran ve balık tutan sıska adam. Onun yanındaki şişman adam cevap verdi.
"Bu zenginler bilmez paranın kıymetini. Boşver." dedi. Onları umursamıyordum. Bir an önce eve gidip bana gelen kargoya bakacaktım.
Diğer hayallerim gibi sönük kalmasa bari.
Hızlı adımlarla evime doğru ilerliyordum. Yarım saat önce kavga ettiğim annem büyük ihtimal kargoyu almıştı. İçine açıp karıştırmasa bari.
Yolda yürürken kargonun içinde neler olabileceğini düşündüm. İnşaallah içinde youtuberlara giden bir adet boktan yoktu. Boktan biri olduğumu düşünenler bana arkadaş göndermiş olabilirdi.
Sebebsizce yere bakarak gülümsüyordum. Üstündeki kot ceket pantolonumu tamamlıyordu. Ellerim cebimdeydi, saçlarım ise bir sağa bir sola savruluyordu.
İşaret parmağımı kapının ziline çıkaracak derecede durmadan bastığımda annem koşa koşa gelip kapıyı açtı.
"Alp."
"Şimdi değil anne. Kargom nerede?"
"Ne kargosu?" yüzüne boş boş baktım. Düşünmeliydim. Dalga geçmişler aklı sıra benimle oyun oynamışlardı. Uzaktan tebessümlerimi izleyip dalga geçmişlerdi büyük ihtimal.
"Hee, sen çıktıktan sonra bir kargo geldi. Onu diyorsun sanırım." dalga mı geçiyorsun anne ya? Bana kargomu ver diye bağırmak istedim.
"Nerede?"
"Odana koydum." cevap vermeden merdivenlerden çıkmaya başladım. Arkamdan seslendi ama yine cevap vermedim.
"Bu konuşma kapanmadı. Sonra devam edeceğiz." tamam anne ya!
Odamın kapısına adeta tekme atmıştım. Aynı geçen sefer olduğu gibi. Bir kargo yatağımın üstünde bana bakıyordu. Yatağımın üstüne oturdum ve kargoyu yırtarak açtım.
Karşıma yine sarılmış bir paket çıktı. Onu da hunharca yırttım.
Elime bir adet kavanoz, mektup, kolye ve çikolata gelmişti.
Bunlar neydi şimdi? Kabul etmek lazım ki güzel düşünceymiş.
Elime önce çikolata kutusunu aldım. Üstünde not vardı.
Meraba çikolatam. Sen benim vazgeçemediğim her gün yemek istediğim ama sana dokunamadığım çikolatamsın. Bu kutunun içinden senden onlarca var. Her gün farklı bir tat alman dileğiyle🌹.
Okurken belki hayatımda hiç gülmediğim kadar gülümsemiştim. İnşaallah bunlar gerçektir. İçimden durmadan dua ettim. Bu kız tüm kaderimi değiştirebilir.
Kutuyu açtığımda gözümün alamadığı rengarenk çikolatalar karşıladı beni. En üstünde ise gerçek yenilebilir altından yapılmış çikolata vardı. Sanırım bunu en son yiyeceğim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Alp
Short Story17 yıl boyunca ezilmiş, yok sayılmış olan Alp'e bir gün bir mektup gelir. Mektup gizli hayranı tarafından gönderilmiştir. Okula başladığından beri kendini ezik olarak gören ve ailesiyle arası hiç iyi olmayan Alp'in hayatı bu mektuptan sonra değişece...