11.bölüm

91 9 7
                                    

Birinize sırrınızı söylersiniz o artık sır olmaz. O yüzden bırakında o şey siz de kalsın. Çok isterseniz birine anlatmak aynaya anlatın. Korkmayın, delirmezsiniz.
***
Sessiz sokaklarda ilerliyordum. Her zaman ki gibi yalnız. Böylesi iyiydi. Gereksiz konuşmalar yoktu en azından.

Buralara inşaatlar başlanmıştı. Buradaki güzel doğayı da öldürüyorlardı. Yakında burası beton yığınından başka bir şey olmayacaktı.

İnşaatın yanından geçerken bir kaç bağırma sesi duydum. Büyük ihtimal kavga vardı. Normal de böyle şeylere karışmazdım. Ama içimdeki ses git ve bak, git ve bak diyordu.

Azıcık, korkuyla yaklaştım. Bağırışlar şimdi daha iyi duyuluyordu.

"Ben sevmiştim onu. O benimdi." biri birine ait olabilir miydi? Saçma sapan bir kız kavgasıydı. Tam dönüp gidecektim ki bir şey duydum.

"Öldüreceğim seni." gözlerimi duvarın arkasından yavaşça onlara döndürdüm. Yumruklaşıyorlardı. Gitmem gerekiyordu. Burada durmam iyi değildi. Tam gidecektim ki altta kalan bıçağını çıkarıp açtı. Ve üstünde onu dövene sapladı. Ağzımı kapattım. Bir şey dememek için kapattım. Bıçağı içinde hisseden kişi saplayana yani Bora'ya bakıyordu. Ağzı açıktı ve yavaş nefes alıyordu. Kalbine yakın bir yerden bıçaklanmıştı.

Bıçağı hızla çıkardı ve bir daha soktu. Bir daha ve bir daha. Yere yığılasıya kadar. Yere düştü. Ağzından kan akıyordu, titriyordu. Yerdeki yavaşca ayağa kalktı. Onu ayağıyla iktirdi. Kımıldamıyordu. Kendimi zor tutuyordum. Bir şey yapmamak için. Burada daha fazla durmamalıydım. Bu gördüklerim korkunçtu. Bunları nasıl unutacaktım? Dizi değildi bu. Az önce hayat çok basit bir şeymiş gibi orada onu bıçaklamıştı. Defalarca kez.

Geriye doğru yavaşça adım atarken tuğlayı düşürdüm ve gürültü koptu. Muhtemelen buraya bakmıştı.

"Kim var orada?" diye bağırınca çıkan seslere aldırış etmeden hızla kaçtım. Hızla koştum Beni görmedi. Yani öyle umuyorum.
***
Suçlu bana bakıyordu. Gözbebeklerimde korkunç ve rahat sırıtışı vardı. İktirdi. Geriye doğru yalpaladım.

"Geç bakalım." kendi de içeriye girdi ve kapıyı iktirdi.

"Ne yapıyorsun?"

"Senin gördüğünü biliyordum." bana yaklaştıkça ben de geriye doğru gidiyordum.

"Evet, bendim."

"Bir de söylüyor." arka cebinden bıçağı çıkardı. Evdeki kameralar şu an onu çekiyordu. Ama benim hayatım önemliydi. Beni de mi bıçaklayacaktı?

"Ne yapıyorsun?"

"Ne o korktun mu?" yaklaşıyordu. Arkamda soğuk duvarı hissettim. Geldi ve geldi. Dibime kadar geldi. Bıçağa bakıyordu.

"Kendine gel. Aynı suçu bir daha mı işleyeceksin?"

"Gerekirse neden olmasın? Hem bir kere yapan ikinciyi kolay yaparmış değil mi?" gözleri korkunçtu. Cidden bir daha bıçaklama potansiyeli vardı.

"Ama anlaşırsak neden yapayım?"

"Ne anlaşması?" dedim. Titriyor muydum? Başka bir zayıf özelliğim. Bu kadar korkak olmamalıydım. Erkekler cesur olmalıydı. Toplumun erkek bilinci buydu.

Şimdi onu iktirmek ve onunla dövüşmem gerekiyordu. Bıçağı ayağımla yere iktirip onun ağzını burnunu kırmam gerekiyordu. En azından dizilere göre.

"Şöyle bir anlaşma." bıçağıyla oynamaya devam ediyordu. "Sen susacaksın, ben de duracağım." sadece yüzünü inceledim. Siyah ve kalın kaşları dümdüzdü. Gözbebekleri iriydi. Yeni kesmiş olduğu sakalların yeri hafif yeşildi. Çok yakındı. Bıçağı her an saplayabilirdi.

AlpHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin