15.bölüm

72 7 6
                                    

Filiz. Biliyorum gittin. Ama ben seni hala burada sayıyorum. Hâlâ yanımda olduğunu düşünüyorum biliyor musun? Böyle içim rahatlıyor. Nefes alabiliyorum. Kaçacak yerim tek sensin.

Yanımda olduğunu düşünüyorum. Sonra hayaller sıralanıyor aklımda. Gözyaşım akıyor. Beraber yapabileceğimiz şeylerin hiçbir zaman olmayacağını hatırlıyorum.

Şimdi sana yazıyorum. Bunu yazdıklarımın arasına koyacağım. Keşke burada olsaydın da sana gönderebilseydim. Ama yoksun işte. Hiçsin sadece.

Taşındınız gittiniz. Biz de taşınacaktık. Hem düşünsene aynı yere taşındığımızı. Herelde milyarda bir olurdu böyle bir şey.

Taşınmadık. Ben biliyordum, söylemiştim. Taşınamayız demiştim. Beni önemsiyor gibi gözükseler de değillerdi. Yerleşmiş bir hayatları vardı, işleri vardı. Niye bırakıp gitsinler? Bir anda bu karardan vazgeçtiklerini söylediler. Bir anda. Senle konuşabileceğim diye ne kadar çok sevindiğimi bilseydin keşke. Artık benim hakkımda hiçbir şey bilmeyeceksin.

Tiyatrodan neden çıktım? Ben yıllar önce küçükken babamdan sürekli fiziksel ve psikolojik baskı görüyordum. Sürekli ağlıyor, kendimi odalara kapatıyordum. Hatta bir gün intihar etmeye kalktım. Bir gün değil ben birçok kez intihara kalkıştım. Ama hep başarısız oldum. Yakamı bırakmadı bu dünya.

Neyse işte bir gün dayak yedikten sonra banyoda ağlamaya başladım. Durmadan ağlıyordum. Bağırarak ağlıyordum ama annem de babamın yanındaydı. Sonra temizlik malzemeleri ilişti gözüme. Elime aldım. Kapağını yavaşça açtım ve kokladım. Kokusu iğrençti. Gözyaşlarım içerisinde gözlerimi kapadım ve şişeyi dudaklarıma götürdüm. Öldükten sonraki hayatin daha iyi olacağını biliyordum. Ölsem de bir şey değişmeyecekti. Annem ve babam işlerine gidecek, eve gelecek, normal ihtiyaçlarını yapıp yatacaklardı. Robotlaşmışlardı.

Yapamadım. Canım tatlı gelmişti. Yapamadım ama daha çok ağladım. O yaştaki bir çocuk niye intihar etmek ister ki filiz? Neler yaşadığımı bir ben bir de Allah biliyor.

Söz verdim kendime. Mutlu değildim ama hep gülecektim. Böylece kimse bir şey anlayamacaktı. Belki de herkes öyle yapıyordu. Kimse de anlamadı. Kendime her daim gülme sözü verdim ben. Sonra baktım ki herkes gülmüyor boşver dedim. Boşver, gitsin.

Çıktım tiyatrodan. Her ne kadar toplumumuzda tiyatro gülme yeri olarak algılansa da skeçlerin ağırlığı komediydi. Bunca şey yaşamış bir ruhum varken bedenimin gülmesine izin veremezdim. İhanet edemezdim.

Karakol olayını da anlatmak istiyorum. Benim anlatacak çok şeyim var ama anlatacağım insan yok.

Bora beni tehdit edip gitmişti. Bir süre boyunca sadece düşündüm. Kamera kayıtlarını verip kurtulabilirdim. Ama korktum. Bir kız için gözünü kırpmadan birini bıçaklamıştı. Beni sevmiyordu ve bana her şeyi yapabilirdi.

Sonra öğrendim. Berk uyanmış. Yani Bora'nın bıçakladığı. Şikâyet etmiş Bora'yı. Bora'yı gözetim altına aldılar. Kamera kayıtlarını verip cezasını biraz daha arttırmayı düşündüm. Düşündüğümü yaptım. Kamera kayıtlarını verdim. Bora'yı ailesi hapisten kurtardı. Bu dünya böyle Filiz. Adalet yok burada.

Bora beni arkadaşlarıyla dövdü. Yere yatırıp tekmelediler. Yumrukladılar. Her yerim morardı. Annem laf arasında sordu sadece. Ben de kendi pansumanımı kendim yaptım.

Bora'nın işlediği suç sadece bu değilmiş. Bu yüzden ailesi temelli gitti buradan. Berkle ise hiç konuşmadık. Böylece bu karakol olayı da kapanıp gitti.

Ben geride kaldım sadece. Her şey başını alıp gitti. Taşınmak istemiyordum ve taşınmadık. Hayat benle zıttı resmen.

Biraz çocukluğumu anlatmak istiyorum sana. Hatırlamak istemediğim ama hafızamın köşesinde yerini etmiş şeylerden konuşmak istiyorum. Ama yazıyorum. Omzuma yaşlansaydın şimdi ben de anlatsaydım keşke.

AlpHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin