Stein, ne diyorsun sen? Nereden biliyorsun, o kelimeyi?
-Veronica, ben Bill. Biliyorum inanması zor buna ama geldim, atlattım her şeyi.
-Stein, anlattığıma pişman etme lütfen. Şaka yapıyorsan, hiç komik değil. Yalnız
bırak beni.
-Ben Stein değilim, anlamıyor musun? Bak, her şeyi anlatacağım. Bir şansım
vardı ve kurtuldum. Şimdi Stein’ın beyninin içindeyim, ama bir süreliğine. Sonra,
kendi bedenime dönebileceğim tekrar. Bu bedeni, şimdilik beraber
paylaşıyoruz.
“Sana inanmıyor, Bill. İstersen, çok zorlama.”
“Hayır. İnanır, inanacak, inanmalı! Bekle Stein, lütfen.”
Ona bakıyordum. Doğru söylüyor, olabilir miydi? Bir uzaylı sevgiliye sahip
olduğumu düşünürsek, buna da inanmam gerekirdi. Hiçbir şey, sürpriz
olmamalıydı. Ama bu, hiç mantıklı gelmiyor. Ha ha! Benim hayatımda mantıklı
olan bir şey var mı ki, bunda mantık arıyorum?
-Bu, nasıl olabilir ki? Stein, nerede?
-O da burada. Seninle konuşmam için, bana izin verdi. Kendi ruhunu, çok zor
engelliyor.
İçimden, hiçbir şey gelmiyordu. Ne elini tutmak, ne de sarılmak. Neden böyle
oldu ki? Sanki, hala Stein’la konuşuyormuşum gibi geliyordu.
-Seni, çok özledim. Yaptığın her şeyi, izledim. Keşke, yanında olabilseydim.
Hepsi benim suçum, bunlara izin vermemeliydim.
Ellerimi, iyice kavradı.
-Ben de, seni çok özledim. Yani Bill, seni. Kendini sakın suçlama, hiçbiri senin
yüzünden olmadı.
-Bana inanmıyorsun, değil mi? Benim dünyalı meleğim, bana böyle mesafeli
davranmazdı.
-Üzgünüm Bill, ya da Stein. İkiniz de, biraz zaman verin bana. Eğer gerçekten
sensen, tekrar geldiğine çok memnunum. Ama bilmiyorum, görüntün..
“Hadi Bill, çıkalım artık. Hazmetmesi gerek.”
Bill’den, cevap alamadım. Buna kırılmıştı. Aynı bedende olduğumuz için,
duygularını anlayabiliyordum. Daha fazla beklemedim ve kapıya yöneldim.
Bill, biz çıkmadan önce son bir kez ona bakmak istedi. Dizlerini kendine
çekmiş, başını kollarının arasına almış öylece duruyordu.
Onu, üzmek istemezdim. Gerçekten çok özlemiştim, hem de çok. Kalbimi,
yerinden söküp çıkartmak istiyordum şuan. Ona acı vermek en son
isteyebileceğim, hatta asla isteyemeyeceğim bir şeydi. Kendine gel Veronica,
kendine gel!
Ellerimi, yüzüme vurmaya başladım. Canımın acıması için, kendime her şeyi
yapıyordum. Kollarımı ısırdım. Başımı, geriye vurmaya çalıştım. Duvarların
yumuşak döşemelerle kaplı olması, çabalarımı boşa çıkarıyordu.
Koğuşumun alarmı, aldığı darbelerle ötmeye başladı. İki, mavi gömlekli görevli
geldi. Artık, onları görmek midemi bulandırıyor ve beni korkutuyordu.
Kollarımdan tutarak, yerden kaldırdılar. Hala, çırpınmaya devam ediyordum. En
sonunda koluma yediğim iğne ile, bir anda bütün vücudumun ağırlaşmaya
başladığını hissettim. Beni aldıkları gün olduğu gibi, yine o beyaz gömleği
geçirip bir köşeye fırlattılar. Gözlerimden akan yaşlarla, damarlarımda dolaşan
sakinleştiricinin ağırlığı arasında uykuya daldım.
***
“Bill, orada mısın?”
“…”
“Lütfen, cevap ver. Her şey düzelecek, sıkma canını. Anlamaya çalış onu
biraz. Nelere katlandı senin için. Seni seviyor.”
Hala, cevap vermiyordu. Endişelenmeye başlamıştım.
“Kendini bırakma, Bill. Başaracaksın, başaracağız.”
“Teşekkürler, Stein.”
“Sadece bu mu? Söyleyeceğin, başka bir şey yok mu?”
“Ne diyebilirim? Yardımlarına minnettarım. Belki de, burada kaybolur
giderim. Sen, beni düşünme. Zaten bedenini işgal etmek, yeterince kötü
benim için.”
“Ona sarılmaktan ya da içinden geleni yapmaktan, çekinme. Bunu
hissedecektir. Madem beraber yaşıyoruz artık, senin de hakkın var.”
Kızgınlıkla, güldüğünü hissettim.
“Sakın onu öpme, Stein.”
Utanmıştım.
“Ben onu demek istememiştim, yanlış anladın.”
Daha fazla konuşup, her şeyi karıştırmak istemedim. İşime odaklanmıştım.
Bill’in dediği lafa, takıldığımı fark ettim. Neden bu kadar, umurumdaydı ki?
Başımı sallayarak, Veronica’dan sonraki hastamı kontrol etmek üzere sıradaki
koğuşa doğru yöneldim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ayakta Kal
Mystery / ThrillerKulübemin kapısını açıp, içeri girdim. Hava her zaman olduğundan daha da soğuktu ve gecenin 2'si olması ayazın şiddetini arttırmıştı. Nefesimi ellerime vererek, parçalanmış eldivenlerin içindeki soğuktan kızarmış zavallı parmaklarımı ısıtmaya çalışı...