ZEHİR

642 146 138
                                        


Arkadaşlar sanırım bütün eski okuyucular yeni hesabın farkına vardıkları halde voteler ve yorumlar çok düşük. Şuan bu bölüm neredeyse 3000 kelimeye yakın. Tüm zamanımı harcadım ve sanırım desteği hak ediyorum. Lütfen satır arası yorum yapın, ben sadece doğru düzgün bir jelena ff yazmaya çalışıyorum ve hesabı takibe alırsanız sevinirim. yorumlarda yb değilde yazdığım saatlerce uğraştığım satırları yorumlayın çünkü o zaman yüzümde bir gülümseme oluşuyor ben bu kitabı yeni hesap açarak bile devam ettirdim sırf sizin yorumlarınız için şimdi siz de bana bu kitabı yazma motivasyonu verin yoksa kitabı sileceğim.

50 vote - 200 YORUM.

42. Bölüm: "ZEHİR"

Bir yılan kendini kalbimin etrafına sımsıkı sarmıştı, tıpkı küçük bir çocuğun annesinin onun küçük avcuna sıkıştırdığı parmağı sıktığı gibi sıkıyor, nefesimi kesiyor sonra kuyruğunu hafifçe serbest bırakıp nefes almamı sağlıyordu.

Kanım damarlarımda tersten akıyordu, bu tıpkı kafam okyanusun üzerindeyken ayaklarımı yere basmaya çalışmak gibiydi. Tuhaf ama bir o kadar da iç alıcı birşeydi bu karmaşa. Bir alevden karanlık havaya fırlayan ışık gibi bir aydınlatıp bir karanlıkta bırakarak alaşağı ediyordu beni.

Gözlerimin önüne serilen film tanıdıktı, herşeyiyle. Ruhum sanki bedenimden eriyerek, acı çeke çeke uçurumdan yuvarlanıp kızıl bir nehre karıştı. Ve birşey aklıma zihnimin kıvrımlarını yakarak beynime ulaşıp;

Dank, etti.

Ben onun zevkli mecburiyetlerinin kurbanıydım.

" Lauren," diye fısıldadı, sakin ama bir o kadar da tok bir sesle. " Benim asabımı bozma."

Bahçedeki havuzun kenarındaki lauren ve justin'in aralarındaki mesafenin yakınlığı nefeslerinin ağızlarından çıkar çıkmaz havada birleşmesinden anlaşılıyordu.

" Senin asabını bozmadığıma adım kadar eminim," cürretkar sesi Justin'in tek kaşını kaldırıp ona biraz daha yaklaşmasını sağladı.
" Yanılıyor muyum?"

Nefes alma kavramının ne demek oldupunu yitirmiştim. Sanki kafam bir kavanoza sokulmuştu.

" Yanılmaktan daha fazlası." alaycı sesiyle lauren'in haklılığını bastırmaya, otoriteyi sağlamaya çalışıyordu ama karşımdaki adam yüzündeki duyguları saklamakta profesyonel olsada siyah onu bu kadına tertemiz, hiç zırhını kuşatmadan teslim ediyordu.

" Ah, daha fazla olan ne biliyor musun?" diye sordu, lauren yüzünü ona biraz daha yaklaştırıp dolgun dudaklarına dudaklarını sürtüp, alnını alnına yaslayarak.
" Bana duyduğun özlem."

Justin kadının dokunuşlarından rahatsız olmuyordu. İçimde bir yerlerde onunda ona dokunmak istediği fısıldanıyordu benliğime.
Tenim ürpermekten daha fazla reaksiyon sergiliyordu bunun en büyük kanıtı buz gibi havada terlememdi.

" Beni sana çeken en büyük şey ne biliyor musun, lauren?" sesi temkinliydi. Gözleri karşısındaki kadının gözlerinin içine bakmaktan fazlasını yapıyordu.

Bu sorunun cevabı için duyduğum merak tüm hücrelerime işleyip tüm bedenimi ele geçirdi. İçimdeki korku muydu, yoksa daha fazlası mıydı bilmiyordum.

LET ME LOVE YOUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin