66. BÖLÜM' ŞEYTAN'

722 63 494
                                    


Just Hi! Jdbdbdlwq


Bölüm sınırı: 700 yorum & 50 vote.


66. Bölüm: " Şeytan"

Kelimelerin kifayetsiz kaldığı anlarda gözler konuşurdu. Dilin dönmesede gözlerin bakabildiği kadar anlatırdı içindekileri.

Yanımda duran adamın gözlerinde ifadesizlik vardı. Dili babası için konuşmayı bırakmış olan bu adamın, gözleri de susmuştu. Dile kilit vurulduğuna şahit olmuştum, yaşamıştım ama gözler nasıl susturulurdu onu öğrenememiştim.

" Ne bu şimdi amına koyayım," ellerini yasladığı kemerinin üzerinden çekti. Omuzlarını biraz daha dikleştirdi ve çenesini tamamen yukarıya dikerek karşısında duran adamı izlemeye devam etti. " Yol geçen hanına döndü. İpini koparan burada soluklanıyor," sözlerinin hedefindeki isim barizdi. Jeremy Bieber yarım ağız sırıtarak kollarını önünde birleştirdi.

" Burada olduğundan haberim yoktu," diye seslendi aşağıdan. Yan tarafımda duran Cameron'a baktım. Çattığı kaşları ile izliyordu olan biteni. Hoşnutsuzluğunu gizlemeye gerek duymamıştı.

" Senin ne sikimden haberin oldu ki," diye sertçe mırıldanması kalbimi acıtmıştı. Cümlenin anlamı ağırdı, içinde barındırdıkları köklü acıların açığa vuruluşuydu." Ne işin var burada?" diye sordu, kol saatine bakarken. Ardından olduğu yerden hareket ederek verendanın merdivenlerini ağır ağır inmeye başladı.

" Bir işim olması gerekmiyor, Oğlum." Justin son sözüyle alayla gülerek bir anlığına gözlerini kaçırıp, arkasına baktı. O gülüşte binlerce anlam vardı. Binlerce yaşanmışlık, yaşanamamışlık vardı, birkaç saniyelik gülüş bir ömrün gizlenişinin dışa vurulmasıydı belki de." Bir işim olsa bile hesap vermem gerekmiyor. Bilirsin babalara hesap sorulmaz."

Bilirsin babalara hesap sorulmaz.

Bu cümlesi Justin'i yetiştirme tarzlarını açıkça ortaya koyuyordu.

" Bir daha baba - oğul olduğumuzun altını çizme," sesi buz gibi havadan daha soğuktu. Tınısı bile kaybediyordu konuşurken," Ha," dedi bir şey hatırlamış gibi işaret parmağını kaldırıp, onun tam karşısında dikilerek. "Senin öğrettiğin hiçbir şey kulağımda değil. Sen üzerimdeki manipüle gücünü kaybedeli yıllar oldu." bir an kalp atışlarım hızlandığında Cameron'un derin bir nefes aldığını duydum.

" İmkansız." Tek kelime.

Birbirlerine iki yabancı gibi duran iki adamın benzerliği dikkatimi çekmişti. Geniş omuzlar, uzun bir boy, aynı olan bir duruş ve kumral bir ten onları birleştiriyordu. Justin onun yanından geçip gidecekken tam omzunun hizzasında duraksadı.
" İmkansız diye bir şey yoktur." dedi alayla. " Bak bunu unutmamışım. Sen benim için ne düşündüğünü bakmadan anladığım birisin. Seni hiç önemsemiyorum. Sen de önemseme," ardından yanından bir rüzgar gibi geçip gittiğinde, Jeremy Bieber'ın yüzünün acı ile buruştuğunu yakalamıştım. Uzun sürmemiş hemen toparlanmıştı.

" Sen benim oğlumsun. Kulağında benim sesim, benim sözlerim var. Damarlarında benim kanım geziniyor," önüne bakarken söylüyordu bunları. Dönüp oğluna bakamamıştı belki de," Benim sevdiğim kadından kalan tek yadigârsın." sözleri beni şaşırtmıştı. Justin'in arkası dönük olduğu için yüzünü göremesem de sonunda annesinden bahsetmesi ona dokunmuştu. Hissediyordum." En kıymetli yadigârsın." sesinde duygu yoktu ama içten bir şekilde sarfediyordu kelimelerini.

LET ME LOVE YOUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin