on sekiz

21.4K 1.7K 487
                                    

Tural: Şey,

Tural: Merhaba?

Tural: Tamam saçma oldu

Tural: Şuan büyük ihtimalle dediğini başarmışsındır ve uyuyorsundur

Tural: O yüzden iyi uykular

Tural: Söylemek istedim, panoya bakmadım

Tural: Yani ders programına bakıp hangi sınıfta olduğunu bulacaktım ya

Tural: Vazgeçtim, bulmayacağım

Tural: Seni bulmak istemediğimden değil

Tural: Sen böyle olmasını istemediğinden

Tural: Böyle de düşünceli bir serseriyim ;)

Tural: Bugünkü sevap pointimizin sonuna gelmiş bulunmaktayız

Tural: Bir sonraki sevap pointte görüşmek üzere

Tural: Şimdi gideyim de biraz bizimkilerle uğraşayım

Telefonu kilitleyip cebime koyduktan sonra dersimiz beden olduğu için basketbol oynayan kankeytolarımın yanına ilerlemeye başladım.

"Al işte. Bela geliyorum demez. Bırakmış yine bu telefonunu, kesin bana bulaşacak."

Daha yaklaşmadan bana saydırmaya başlayan Yiğit'e bakarak, "Geliyorum!" diye bağırdım ve kalan kısa mesafeyi koşarak kapattıktan sonra sırtına atladım. "Demekki neymiş? Bela geliyorum diyormuş."

"Sırtımdan inmen için 3 saniyen var."

Elimle siyah saçlarını bozarken, "Ben 3 saniyeye kadar saymasını bilmiyorum ki,"dedim.

Yiğidim sabır çekerken Bihter yengem cebinden Milka çikolatası çıkardı. "Sevgilimin sırtından inersen sana bunu veririm."

Demesiyle benim Yiğit'in sırtından inip Bilge'nin yanına ışınlanmam bir oldu. İşini biliyordu sinsi şey.

Çikolatayı alıp bankta oturan Bilge'nin yanına yerleştim. Kuzey'le Yiğit'te basketbol oynamaya devam ettiler. Bahçedeki basketbol potalarının birinin başında teke tek oynuyorlardı. Kuzey daha çok kızlarla ilgilendiği için çoğu basketi Yiğit atıyordu.

Bitirdiğim çikolata paketini buruşturup okulun voleybol kaptanı Sıla'ya göz kırpan Kuzey'in kafasına fırlattım. "Yavşama millete."

Kuzey kaşlarını çatarak bana döndü. "Sana ne oğlum? Şimdi de yokluktan bana yürümeye mi karar verdin?" Elindeki basket topunu bana attı. "Hoşt ulan!"

"Yürüsem sana mı yürürüm Pusula? Yiğidim varken," dediğimde ikisi de bana sinirle baktı. "Ayrıca yoklukta olduğumu kim söyledi canım?" diye sorduktan sonra benim saçım kısa olduğu için Bihter yengemin saçını havalı bir şekilde arkaya doğru savurdum.

Kuzey alayla güldü. "He neydi şu maydanoz mu, mayonez mi? O vardı değil mi? Daha cinsiyeti bile belli değil. Belki seninle taşşak geçen bir velettir."

"Düzgün konuş Kuzey," diyerek sinirle yerimden kalktım. Ben onlara karşı asla sinirlenmezdim, bu da neyin nesiydi öyleyse? Silkelendim ve kendime geldikten sonra bana şaşkınlıkla bakan kardeşime gülümsedim. "Aman bunlar ne boş muhabbetler yahu, ne zaman yemek yemeye gideceğiz?"

Yiğit hemen atladı. "Günün 24 saati boş yapan sen mi söylüyorsun bunu?" Laf sokma sırası gelmişti ya asla kaçırmazdı. "Neyse bugünlük bu kadar yeter. Hocaya söyleyelim de çıkalım."

Herkes onayladığında ayaklandık. Yiğit kolunu uzatarak sevgilisini çağırdı. "Bilge yanıma gel."

Bilge burun kıvırdı. "Terlisin."

"Bu bana sarılmana engel mi?"

Bihter yengem anında bana satışı koyup, "Değil," dedi ve sevgisinin kolunun altına girerek beline sarıldı.

Kuzey'le ikisinin bu haline gülerken taklitlerini yaptık. Ben seke seke Kuzey'in yanına gittikten sonra kedi gibi sırnaştım ve sesimi incelterek konuştum. "Kuzey'im az önce osurdum, bu sana sarılmama engel mi?"

Kuzey de bana uyarak sesini kalınlaştırdı. "Değil aşkilotom."

Biz ikimiz gülerken Yiğit ağaçtan kopardığı yaprağı bize doğru savurdu. "Hadi lan ordan! Ben ne zaman aşki," Durdu. "Ne boksa! Ne zaman öyle bir şey söyledim?"

"Aa hayatım başbaşayken bana hep öyle sesleniyorsun ya," diyerek bize katılan Bilge'yle birlikte eğlencem iki katına çıkmıştı. Yiğit kolunun altındaki sevgilisine bakıp somurttu. "Sen de mi Bilge?"

Bilge sadece omuz silkmekle yetindi.

"Bak Bihter yengem de bizden, ağla Yiğit ağla."

"Şu kıza Bihter deyip durma, kaderleri benzeyecek sonra al başına belayı."

Sinsice yanlarına yaklaşıp Yiğit'in kulağına doğru fısıldadım. "Yiğidim sence de şu Kuzey tam bir Behlül kılıklı değil mi?"

Yiğit eliyle enseme vurup beni kendinden uzaklaştırdı. "Lan oğlum mal mal konuşma, cidden elimde kalacaksın!"

Dudaklarımı büzdüm. "Beni beni Tural'ını."

Kuzey yanıma gelip kollarımdan tuttu. "Sen Tural Ziyagil'sin, aptallık etme."

Kuzey az önce söylediğimi duymamıştı tabi.

Güldüm. "Aptallık benim göbek adım, nasıl etmem?"

Kuzey göz devirirken ben Yiğit'e imalı imalı bakıp, "Kuzey o senin yengen yengen," dedim. Hocanın yanına gidene kadar goygoyumuz sürmüştü.

Şüphesiz bundan rahatsız olan tek kişi Yiğit'ti.

Bedencinin yanına gidip izin aldıktan sonra okuldan çıktık. Zaten son dersti ve dersin bitmesine 10 dakika kalmıştı, izin vermesi normaldi. Benim diretmemle pizzacıya gitmeye karar verdik. Yoldayken telefonumun titrediğini fark ettim.

Elime alıp gelen mesajı açtım.

Mayonez: Teşekkür ederim,

Mayonez: Beni yeniden bu kadar mutlu ettiğin için...

Mayonez;

Mayonez;

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

*

Kiraz'ın küçüklüğü çok minnoş değil mi?

Kiraz için seçtiğim modelin küçüklüğü bu arada. Anket sonucu çoğunluk modellerin kullanılmasını istedi, ilerleyen bölümlerde kullanacağım ama şimdiden söyleyeyim; modelleri sadece yüz olarak kullanıyorum, fizik olarak değil.

Biraz tayfaya yer vermek istedim, sizce arkadaşlıkları nasıl?

Yemekle kalın, seviliyorsunuz♥
Instagram: bbhikayeleri.

DERDİMİ ALAN | Texting ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin