yirmi beş

19.6K 1.8K 351
                                    

Medya: Kuzey

*

Telefonu kilitleyip cebime attıktan sonra hızla yerimden kalktım ve sınıftan dışarı çıktım. Hoca içeri girerken bana bir şeyler söylemişti ama duymamıştım. Koşarak merdivenleri çıkmaya başladım. Dört katı hızlı çıkmak yormuştu ama iyi gelmişti. Son gücümle kendimi bir sınıfa attım. Projeksiyon sınıfıydı. Şansıma boştu. Projeksiyon perdesinin karşısındaki uzun masanın sonuna geçtim ve sırtımı masaya vererek yere oturdum. Karşımdaki boş duvara bakarken yine aklıma o düşmüştü.

Annem.

Maalesef şuan yanımda olmayan, olamayan annem.

"Puf,"deyip başımı iki yana salladıktan sonra gülmeye başladım. "Usain Bolt musun be oğlum?"

Gülerek karşımdaki duvara ne kadar süre baktım bilmiyorum.

Duyduğum sesle kafamı kaldırdım. Projeksiyon cihazı çalışıyordu. Kaşlarımı çatarak yerimden kalktım ve perdeye doğru döndüm. Perdeye bir görüntü yansıyordu. Görüntüden daha fazlası, bu bir videoydu.

Video oynatılmaya başladı.

Videoda küçük bir kız çocuğu ve oğlan çocuğu vardı. Parktaki çimlerin üstünde oturuyorlardı. Kız askılı kırmızı bir elbise giyiyordu, çocuksa kırmızı tişört ve kahverengi şort giyiyordu. Havanın güzelliğinden anlaşılıyordu ki ilkbahardı. Bu yüzden evde durmak istememiş, hava almak için dışarı çıkmışlardı. Oturdukları yerde dizlerinin üstünde bir kitap vardı. Aslında bir çizgi roman vardı ve ikisi de onu inceliyordu. Okumayı bilmedikleri için kendilerince yorumda bulunuyorlardı.

Küçük kız heyecanla elini romanın sayfasında dolaştırdı. "Bak burada kırmızı saçlı biri var!"

Çocuk onaylamadı. "Hayır saçları kırmızı değil, turuncu."

"Kırmızı," derken kaşlarını çattı küçük kız. "Kırmızı işte, kiraz gibi."

Çocuk çizgi romanı kaldırıp güneşe doğru tuttu. "Bak işte turuncu, portakal gibi."

Küçük kız dudaklarını büzdü. "Ama..."

Kızın gözleri dolmaya başladığında çocuk romanı kenara fırlatarak ellerini kızın gözlerine bastırdı. "Tamam ağlama, kırmızı."

Kız canının acısıyla bağırarak çocuğun ellerini itti. "Salak çocuk gözlerim uf oldu!" Çocuk özür dilerken kız hızla yerinden kalktı. "Seni anneme söyleyeceğim!"

Çocuğun kenara fırlattığı çizgi romanı aldıktan sonra koşarak annelerinin oturduğu banka doğru koştu. Çocuk ve videoyu çeken kızın teyzesi de peşinden...

"Anne! Anne! Anne!"

Kız bağırarak annesinin yanına vardıktan sonra kucağına tırmandı ve kendine yer edindikten sonra oturdu. Çocuğun annesi aynı şeyi yapmak için kollarını ona doğru uzattığında küçük çocuk ellerini göğsünde toplayarak geri çekildi ve küçük kıza döndü. "Ben artık çocuk değilim. Çocuk gibi arkadaşlarımı şikayet etmem, annemin kucağına oturmam."

Küçük kız ona aldırmadan omuz silkti ve annesine döndü. Çocuk ispiyonlanmayı beklerken kız annesine farklı konuşmuştu. Kucağındaki çizgi romanda tartıştıkları sayfayı bulmuş, annesine göstermişti. "Anne bunun saçları kırmızı mı turuncu mu?"

Çocuk şaşkınlıkla kıza bakarken kız ona gülümsemiş, tek gözünü kırptığını sanarak iki gözünü birden yumup açmıştı. Çocuk onun bu sevimli haline gülmüş, annesinin kucağına çıkıp oturmuştu.

Annesi oğlunu yanağından öptükten sonra, "Hani sen çocuk değildin, büyümüştün?" diye sorarak ona takıldı.

"Vazgeçtim ben hala çocuğum," dedikten sonra küçük ellerini annesinin boynuna doladı. "Büyümeyeceğim. Hep senin küçük oğlun olarak kalacağım." Annesinin yanağına büyük, sulu bir öpücük bıraktı. "Benim canım annem."

Kızın annesi, "Bir anda aşka geldi, küçük kerataya bak," diyerek çocuğun saçlarını karıştırdı. Daha sonra kızının gösterdiği yeri arkadaşına uzattı. "Bence kızıl yani kızımın deyimiyle kırmızı. Sen ne diyorsun Melek?"

Çocuğun annesi sayfaya göz attıktan sonra "Aa," diyerek geri çekildi. "Görmüyor musun Hülya? Bu kadının saçları bakır rengi yani turuncu."

Çocuk heyecanla atıldı. "Değil mi anne? Ben de öyle diyorum ama Şikemperver kabul etmiyor."

"Yalancı," diyerek çıkıştı kız. "Az önce 'tamam kırmızı' dedin."

Çocuk omuz silkti. "Ağlama diye öyle söyledim. Ağlayınca çok çirkin oluyorsun."

"Sensin çirkin!"

Çocuk güldü. "Turuncu."

Kız kaşlarını çattı. "Kırmızı!"

"Turuncu."

"Kırmızı!"

Onlar böyle tatlı tatlı atışırken kameranın başındaki Hande Hanım gülerek videoyu sonlandırdı.

Video durduğunda tüm uzuvlarım uyuşmuştu.

O günü hayal meyal hatırlıyordum.

Yıllardır unutmaya çalıştığım, unutmuş gibi davrandığım günlerden yalnızca biriydi. Altı yaşımdaydım, küçüktüm ve hayatın acımasız yüzünden habersizdim. Nereden bilebilirdim bu videonun bir gün sonrasında annemin ellerimin arasından kayıp gideceğini?

Bilseydim eğer ona daha sıkı sarılırdım.

Bırakmazdım.

Her zaman yaptığımı yaparak bana acı veren bir şeylerin üstünü gülerek kapattım ve yine gülerek gözümden düşen bir damla yaşı sildim. "Biliyorum buradasın." Perdenin arkasından iç çekme sesi geldi. Buradaydı ve tıpkı benim gibi ağlıyordu. "Ağlama marul kafa."

Sesi titrerken, "Ağlamıyorum," diye itiraz etti. Durmuş videonun görüntüsüne baktım. "Bunu bana neden izlettin?"

"Çünkü," deyip derin bir nefes aldı. "Çünkü sildiğini söylediğin geçmişteki o küçük çocuğa aşığım."

*

Çizgi romandaki kızıl saçlı kadın Black Widow, Marvel severler bilir😂

Bilin bakalım o videodaki küçük kız kim?

Şikemperver, boğazına düşkün demek.

Yemekle kalın, seviliyorsunuz ♥
Instagram: bbhikayeleri.

DERDİMİ ALAN | Texting ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin