Medyada Tural için seçtiğim modelin bir şarkısı var, isterseniz dinleyebilirsiniz :)
Her sene olduğu gibi bu sene de okula gelmiş, birbirinden berbat olan karnelerimizi almış, çıkışa ilerliyorduk.
"Tam okulun kapandığına sevineceğim, aklıma 2 hafta sonra açılacağı geliyor ve mood," dedikten sonra ellerini iki yanağına koyup sabır dilenircesine gözlerini yukarı kaldırdı Kuzey.
"2 hafta tatilin sanmıyorum bize yetebileceğini," dedim Kuzey'in ardından. "Aynen öyle," diyerek onayladı beni Kiraz.
Birbirimizi bakıp dudak büzdük, omuz silktik. Artık beden diliyle anlaşıyorduk çünkü sürekli yemek yediğimiz için ağzımız dolu oluyordu, konuşamıyorduk.
Yiğit, "Ağlayacağınıza vaktinizi değerlendirmeye bakın," dedikten sonra Bilge'nin elini tuttu. "Hadi biz kaçtık." Koşar adım metroya doğru ilerlediler.
Bende kolumu Kiraz'ın omzuna atarak yanıma çektim. "Hadi biz de uçtuk." Otobüs durağına ilerlemeye başladığımda Kiraz nereye gittiğimizi sormuştu ama söylememiştim.
Arkamızdan İlayda'nın isyankar sesini duyduk. "Siz nereye ya? Len sevgili biz de bir şeyler yapalım." Dönüp onlara baktık. Kuzey pis pis gülüyordu. "Aklıma eğlenceli bir şeyler geliyor."
Cümlesini bitirir bitirmez İlayda karnına yumruğu geçirmişti. "Yine ne fesatlıklar düşünüyorsun bilmiyorum ama olmaz!"
Kuzey iki büklüm olurken acıyla konuştu. "Lunaparka gidelim diyecektim anasını satayım."
İlayda sırıtırken, "He tamam o zaman," deyip sevgilisinin kolunun altına girdi ve yanağından öptü. "Hadi gidelim."
Onların bu haline güldük. Otobüsümüzün gelmesiyle bindik kalabalıkla birlikte. Küçüklüğümüzden beri anılarımızın olduğu o parka geldiğimizde otobüsten indik. Kiraz geldiğimiz yeri görünce mutlu olmuştu. Dolayısıyla bende.
Parka girmeden önce köşedeki bakkal amcaya bıraktığım piknik sepetini almıştım. Şansımıza bugün hava güzeldi ve rahatça pikniğimizi yapabilirdik.
Çimlerin üstüne örtüyü serip oturduk. Sepetin içinden yiyecekleri sayarak çıkarmaya başladım. "Evet 2 adet sandviçimiz, 2 adet muzlu sütümüz, 2 paket cipsimiz, 1 tabak kirazımız," derken ikimizde güldük. "1 paket krakerimiz, 1 paket kekimiz ve sınırsız çikolatamız var." Gülerek dizdiğim yiyeceklere bakan ona döndüm. "Menümüzü nasıl buldun?"
"Süper!" Sandviçini eline aldı. "Bunların hepsini sen mi hazırladın?" Başımı salladım. "Benim için?" diye sorduğunda yeniden başımı salladım. Tatlı tatlı gülümsedi. "Teşekkür ederim."
"Ne demek efenim? Görevimiz." Sandviçlerimizi yerken parka göz gezdirdim. Küçüklüğümüzden bu yana baya bir değişmişti. "Biliyor musun? Buradan taşındığımızda en çok bu parkı özledim. Seninle oynadığımız oyunları... Ama yine de bunu babama söylemedim. Antalya'ya taşındığımız gün çocuk aklımla kendime söz vermiştim, burayı ve çocukluğumu unutacaktım. Öyle daha mutlu olacağımı düşündüm nedense. Liseye başladığım sene tekrar buraya taşındığımızda hiç buralara gelmedim. Hiç eski evimize uğramadım. Hiç seni bulmaya çalışmadım. O zaman anladım gerçekten geçmişi unuttuğumu. Bana bir hatırlatıcı gerekiyordu. O da 4 senedir yanı başımda duran sendin. Keşke daha erken hatırlatsaydın diyorum bazen. Keşke daha erken depresyona girseydim de bana daha erken yazsaydın diyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DERDİMİ ALAN | Texting ✔
HumorÇok çok nadir dertlenen bir erkek ve onun derdini almak isteyen anonim bir kız. Onların eğlenceli dünyasına ortak olmak ister misiniz? Öyleyse buyurun, Ketçap ile Mayonezle tanışın! *Wattpad'de yayımlanan Derdimi Alan isimli ilk hikayedir.