otuz sekiz

19K 1.6K 416
                                    

Tural: Kız çıksana kıçım dondu burada!

Kiraz: Bİ DU Bİ DU

Kiraz: Sabahın köründe dayandın kapıma bir dur hazırlanıyoruz herhalde

Tural: Okula giderken ne giyeceğini seçmediğine göre neyin hazırlanması bu?

Kiraz: Sen o saç kaç saatte düzleşiyor biliyor musun?

Tural: Bilmiyorum, bilmek de istemiyorum, rahat bırak şu saçlarını

Kiraz: Gerçi deşifre oldum ben, artık düzleştirimeme gerek yok galiba

Tural: E bi zahmet

Kiraz: Tamam o zaman geldim

Son mesajının üzerine bu kez gerçekten gelmişti. Minibüse binmek yerine yürüyecektik. Erkenden gelme sebebim de buydu zaten. Beraber sohbet ederek okula varmıştık. Normalde yürümeye üşeneceğim yolun nasıl geçtiğini anlamamıştım. Bunlar hep kiraz etkisi.

Okulun kapısından girmeden önce kolundan tutarak durdurdum onu. "Şey mi yapsak?" Sır vermiyormuş gibi kulağına eğildim. "El ele tutuşarak okula mı girsek? Çok cool olmaz mı?"

"Olmaz." Göz devirdi. "Sen çok film izledin herhalde köri soslu tavuğum. Biliyorsun ki onların hayal dünyasında her şey normal ama gerçek hayatta öyle değil. Müdür bizi el ele görse ağzımıza..." derken durdu ve cümlesini değiştirdi. "...acılı turşu doldurur."

Güldüm. "Kesin öyle yapar."

Gülerek okuldan içeri girdik. Merdivenleri çıkacağımız sırada ıslık sesi duyduk. "Ooo gözde çiftimiz gelmiş. Şebek Çocuk feat. Şişko Kız." Bu gereksiz sözleri sarf eden İlaydaların sınıfındaki esmer kıvırcık çocuktu. Boğaç. Yanında da kendi gibi iki gereksiz vardı.

Tam sinirle bir şey söyleyeceğim sırada elimin üstünde bir sıcaklık hissettim. Kiraz elimi tutmuştu. Ona baktığımda 'o iş bende' gibisinden bir baş hareketi yapmıştı.

Çocuklara döndü. "Nesiniz siz? Okulun kötü çocukları mı? Öyleyse ben buna bir küçük güleceğim." Dediğinin aksine sesli bir kahkaha attığında elini sıktım ve kulağına fısıldadım. "Şunların yanında gülme." Bana 'sen sus' bakışı attı. Ya da onun gibi bir şey. "Sizi muhattap alacaksak eğer isimlerinizi teyit edelim," dedikten sonra bilerek Boğaç'a baktı. "Neydi? Boğa mıydı?"

Boğaç'ın arkadaşları gülerken o sinirle çenesini sıktı. "Sana bir özgüven gelmiş şişko." Kiraz'a doğru bir adım attı. "Yanındaki salağa güveniyorsan, yanıldığını seve seve gösteririm sana."

"Ben sana ebenin şırdanlı donunu göstermeden önce geri bas." Elimi göğsüne koyarak ittim ve Kiraz'dan uzaklaştırdım. "Bak çok boş bir insansın o yüzden bir kere diyeceğim bir kere de anla. Senin için zor olacak ama neyse. Okulda, sağda, solda Kiraz hakkında konuşmayacaksın. Ona değil hakaret etmek, ismini telaffuz ettiğini duyarsam seni pişmiş pirzolaya çeviririm." Yanındakilere döndüm. "Anlaşıldı mı?"

Başlarını salladıklarında Boğaç'ın omzuna vurarak yanından geçtim. Merdivenleri çıkmayı devam ettik. Koridora geldiğimizde, "Üf be!" diyerek yumruk yaptığım elimi ağzıma götürüp üfledim. Gülerek Kiraz'a baktım. "Oğlum çok havalıydım lan!"

Cümlem üzerine başını iki yana sallayarak güldü. "Oğlum olmadı yalnız."

"Tamam tamam," dedikten sonra kolumu kaldırıp olmayan pazularımı gösterdim. "Ee Super Hero'n hakkında ne düşünüyorsun?"

Eliyle çenemi tutup başımı iki yana salladı. "Hala şapşal olduğunu."

Yalandan kaşlarımı çattım. Bu halime sırıtarak uzaklaştı. "Derse girmem gerek, teneffüste görüşürüz." Sınıfının kapısına geldiğinde duraksadı ve tekrardan bana döndü. "SeGe!"

"SeGe!"

Gülerek bende koridorun sonundaki sınıfıma ilerledim. İçeri girerken bir an sınıfımı mı değiştirsem diye düşündüm. Böylece Kiraz'ı teneffüslerde olduğu gibi derste de gereksizlerden koruyabilirdim. Sırama oturduğumda bana gülerek bakan üç yüz bu fikri erteleme sebebimdi. Çünkü çocukluğum o sınıftaysa, gençliğim de bu sınıftaydı.

"Naber len?" diye sordum Kuzey'in fönlü saçlarını bozarken. "Harikateşem kankanızı özlediniz mi?"

"No."

"Nein."

"Yoo."

Hepsine burun kıvırdım. "Kıçımın kenarları."

Bir yanımdan Kuzey, diğer yanımdan Bilge gülerek bana sarıldılar. Ben de aynı şekilde onlara sarıldım. Yiğit, bizi ön sıradan gülerek izliyordu. Sarılmak pek tarzı değildi. Bihter yengeme gelince iş değişiyordu tabi.

Şerefsiz.

Günün geri kalanı aynı sıkıcılığıyla devam etmişti ama bir sorun vardı. Öğlen molası da dahil Kiraz'la görüşememiştik. Gittiğimde sınıfında olmuyordu, mesaj attığımdaysa geçiştirip duruyordu. Sabahki olaya canı sıkılmıştır diyerek fazla üstüne gitmedim ama çıkışta onunla konuşacaktım.

Sınıflarının önünde beklemeye başladım. Herkes çıktı ama o yoktu. En son çıkan İlayda'yı durdurup sordum. "Kiraz nerede?"

Sıkıntılı bir nefes aldı. "Kütüphanede çalışacağını söyledi ama bu onun kaçış yolu. Canı sıkkın." Bir şey demeden arkamı döndüm, ilerleyeceğim sırada beni durdurdu. "Kuzenimi eve mutlu yollamanı istiyorum Tural."

"Merak etme," derken tebessüm ettim. "Ona özel, Tural'ın İyileştirme Programı'nı uygulayacağım."

"İşe yarasa iyi olur."

Çantasını tek omzuna takıp çıkışa doğru ilerledi. Arkasından göz devirdim. Artist. Başıma bir cadı yenge daha geliyor aman ne ka güzel. Daha da kötüsü hem yenge hem baldız olarak geliyor. Sen koru yarabbim.

Vakit kaybetmeden kütüphaneye çıktım. İçeri girdiğimde tek tük kişi vardı. Etrafa bakındım ama masaların hiçbirinde yoktu. Kitap raflarının olduğu yere ilerledim. Tahmin ettiğim gibi iki raf arasında yerde oturuyordu. Tavana bakıyordu.

"Öhüm öhüm," diyerek varlığımı belli ettim. Bana dönüp kaşlarını çattı. "Tural?"

"Sevgilim de diyebilirsin, hiç yadırgamam." Suratında bir değişiklik olmazken yanına gittim ve iki elinden tutarak onu kaldırdım. "Gidiyoruz."

Çantasını ve montunu alıp çıkışa yürümeye başladım. Elini tuttuğum için o da mecburen peşimden geliyordu. "Dursana. Nereye gidiyoruz?"

"Klasik bir cevap duymak ister misin?" Başını salladığında güldüm. "Sürpriz!"

*

Nereye gidecekleri bir dahaki bölüme kaldı. İpucu vereyim, nikah dairesine değil hshshshshhsh

Belki kafası karışanlar vardır. Şöyle ki; İlayda, Kiraz, Boğaç ve tayfası bir sınıfta. Tural, Yiğit, Bilge ve Kuzey başka bir sınıfta. Hepsi 12.sınıf ve ilk dönemdeler.

Yemekle kalın, seviliyorsunuz ♥
Instagram: bbhikayeleri.

DERDİMİ ALAN | Texting ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin