İsterim demem üzerine onların evine gelmiştik. Binaya girmeden önce Kiraz arka tarafa ilerlediğinde bende peşinden gittim. Üstünde yuvarlak bir deliği olan tahtadan yapılmış kulübeye ilerledi ve içinden bir şey çıkardı. Daha doğrusu birini...
Kucağındaki kediyle birlikte mutlulukla bana döndü. "Mişa'yla yüz yüze tanışmak ister misin çikolata çocuk?"
Kucağındaki bana fotoğrafını attığı kediydi.
"Tabi." Gülerek kediyi kucağından aldım. "Hanimiş pipisi hanimiş oğlum!"
"Tural!" Kediyi kucağımdan aldı. "O kız." Bende emanet duran kedi ona gidince hemen başını boynuna yaslamıştı. "Kızın psikolojisini bozacaksın meyveli turtam napıyorsun?"
"Bana şöyle seslendiğini duymak meyveli turta yemek kadar güzelmiş." Utandığını anlayınca hemen konuyu değiştirdim. "Ama çükü var gibi duruyor bu nasıl kız?"
Eliyle ağzımın üstüne hafifçe vurdu. "Terbiyesiz."
Biraz daha kediyle oynadıktan sonra içeri girdik. Kedi bizimle gelmemişti. Annesi izin vermediği için ona apartmanın arkasında bakıyormuş.
Zile bastığımızda kapıyı açan Hülya teyze olmuştu. Kiraz'a 'yine mi sen' bakışları attıktan sonra bana döndü ve şokla gözlerini açtı. "Tural?!"
Tereddütle elimi salladım. "Selam Hülya teyze, yaramaz çocuğun yine buldu seni. Yey!"
"Gel buraya deli çocuk," dedikten sonra beni kendine çekti ve sıkıca sarıldı. "Ah o kadar özlemişim ki. Aynı okulda olduğunuzu öğrendiğimden beri söylüyorum Kiraz'a getir diye, getirmiyordu hayırsız."
Kızının daha kendine hayrı yok Hülya teyze diye geçirdim içimden.
"İçeri mi geçsek? Kapıda kaldık."
Kiraz'ın uyarısıyla hepimiz içeri geçtik ve salona oturduk. Bugün pazar olduğu için tüm aile fertleri evdeydi. Kubilay amcayla da sarılmıştık. Yıllar içinde değişen tek şey göbeği olmuş, büyümüş. Esmer orta yaşlı bir adamdı babası, Kiraz karakter olarak babasına benzerdi ama dış görünüş olarak aynı annesiydi. Sarışın kıvırcık saçları ve yeşil gözlerini annesinden almıştı. Hülya teyze ben küçükken zayıftı, hala da öyleydi. Anlaşılan yıllar onlara iyi davranmıştı.
Salonda Kubilay amcayla belgesel yorumlarken gelen sesle kafamı salonun girişine çevirdim. Sarışın 12-13 yaşlarında çilli bir çocuk girmişti içeri. Bir elinde tablet vardı, boşta kalan eliyle Kiraz'ın saçlarını karıştırdı. "Yine mi sen geldin yumuduk?" Tekli koltuğa oturup bize döndüğünde kaşlarını çattı. "Bu kim?"
"Cem!" Kubilay amca çocuğu uyardı. "Ablanla düzgün konuş ve gelen misafirimize kibar davran. Tural abini ve ailesini uzun yıllardır tanırız, hoş geldin demeye ne dersin?"
Cem çokta umursamaz bir tavırla baş salladı. "Hoş geldin Tuğral abi."
"Tural," diyerek düzelttim. "Ğ yok. Sadece Tural."
Omuz silkti. "Bana ne?"
Tablete gömülüp oyun oynamaya başladığında Kiraz ona doğru uzandı ve ensesine bir şaplak attı. İyi yapmıştı. Hiç Şikemperver'in kardeşi gibi değildi, gıcık bir çocuktu.
"Ah," diyerek elini kafasına götürdü ve ablasına baktı. "Şişko napıyorsun ya?"
"Düzgün konuş benimle. Ayrıca bırak şu oyunları da IQ seviyenin bu kadar düşük olduğunu bana hatırlatma. Kardeşim demeye utanıyorum."
Burun kıvırdı. "Aynı şeyleri hissediyoruz ablacım."
Hülya teyze gelip aramıza oturdu. "Tural sen Cem'i yeni görüyorsun değil mi?"
"Evet," diyerek başımı salladım. "Son gördüğümde karnındaydı." Karnını gösterip gülümsedim. "Öyle kalsa daha iyi olurmuş sanki."
"Kesinlikle!"
Gülerek bana bakan Kiraz'a göz kırptım.
Akşamın geç saatlerine kadar beraber oturmuştuk. Yeniden aile sıcaklığını görmek güzel hissettirmişti. Kafam dağılmıştı. Kiraz'ın beni neden buraya getirmek istediğini anlamıştım. Mutfakta annesine yardım eden ona baktım. Bulaşıkları makineye yerleştirirken bir yandan da elindeki çikolatayı yiyordu. Parçalarını yere döktüğü için Hülya teyzenin gazabına uğruyordu.
Güldüm. "Hani bana çikolata?"
İkisi de hızla bana döndüğünde Kiraz elindeki kaseyi düşürmüştü. Neyse ki plastikti.
"Kiraz'ın olduğu bir ortamda çikolata çok yaşamıyor ne yazık ki Turalcım. Sanırım elindeki sonuncu."
"Anne!"
Kiraz annesine onu ispiyonladığı için kızgın bir bakış atarken ben elinden çikolatasını aldım. "Sorun yok. Ben de bunu yerim." Tek atışta çikolatayı yedim. "Ben geç oldu gideyim demek için gelmiştim."
Hülya teyze elini kurulayıp yanıma geldi. "Biraz daha kalsaydın oğlum." Kiraz'ın arkadan annesini dürtmesi üzerine cümlesini değiştirdi. "Ee daha kahve yapacaktım Turalcım, kalsaydın fal bakardık."
Oğlum...
Yutkunurken gülümsedim.
Bir anda sıkıca Hülya teyzeye sarıldım. "Teşekkür ederim. Her şey için." O da bana sarılıp sırtımı sıvazladı. "Bir şey yapmadık ki canım. Sen ne zaman istersen çık gel olur mu?"
Başımı salladıktan sonra ayrıldım. "Aa yarın siz bize gelin. Bizim sıpa Fatih de sevinir hem. Kendine tavla arkadaşı arıyordu. Benim onu yenmemden sıkıldı tabi."
Biz gülerken arkadan Kubilay amcanın sesi geldi. "Fatih'i tavla da yenmeyi özledim." Ellerini kaşıdı. "Bakalım paslanmış mıyız?"
"Tamamdır o zaman yarın bizdesiniz."
Hepsiyle vedalaşıp kapıya ilerledim. Kiraz da benimle gelmişti. Ben dışarı çıktığımda yaslandığı kapıdan gülümseyerek bana baktı. "Eve gidince mesaj at."
Hafifçe kaşlarımı çattım. "Bunu erkeğin demesi gerekmiyor mu?"
"Ee," derken omuz silkti. "Bugün seni eve atan bendim, o yüzden bu şeref bana ait. Bir dahaki sefere de sen dersin."
Söylediği şey üzerine kahkaha attım. Arkasından kapıyı tutarak bana uzandı ve yanağımdan öptü.
Hızlıca içeri kaçıp kapıyı kapattı.
"Bak bu iki etti!" diye bağırdım arkasından. Ardından onun keyifli sesini duydum. "Üçüncüye hazırlıklı ol o zaman Ketçap'ım!"
*
Hikayeyi bitirmeden Kiraz'ın ailesini de tanıyın dedim. Cem nasıl da ablasının zıttı değil mi?
Küçük kardeşler genellikle böyle olur, gıcık. Büyüyünce düzelir ama siz büyüdüğünü okuyabilir misiniz bilemem shajshga
Watty güncellenmiş, nasıl buldunuz?
Yemekle kalın, seviliyorsunuz ♥
Instagram: bbhikayeleri.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DERDİMİ ALAN | Texting ✔
ComédieÇok çok nadir dertlenen bir erkek ve onun derdini almak isteyen anonim bir kız. Onların eğlenceli dünyasına ortak olmak ister misiniz? Öyleyse buyurun, Ketçap ile Mayonezle tanışın! *Wattpad'de yayımlanan Derdimi Alan isimli ilk hikayedir.