kırk

19.9K 1.6K 580
                                    

2 hafta sonra

"Nereye atlıyoruz?" diye sordum haritada uygun bir yer ararken. "Pochinki'ye atlayalım. Çok ponçik bir yere benziyor."

"Hee daha aşağı inmeden adamlar götümüze sıkmaya başlasın," diye atladı Kuzey. "Orası olmaz. Georgapol'a atlayalım."

"Tamamdır, beni takip edin."

Yiğit'in direktifiyle onu takip etmeye başladık. Şuan öğlen arasındaydık ve bahçedeki çardaklardan birine oturmuş, 6 kişi pubg oynuyorduk. Pubg, online bir oyundu yani oyun gerçek kişilerden oluşuyordu. Klasik modda oyuna 100 kişi başlıyorduk, verilen harita üzerinde bir yere atlıyorduk, etraftan toplanan malzemelerle herkes birbirini vuruyordu. Tek kişilik de oynanıyordu, toplu da. Oyun alanı daraldıkça oyun zorlaşıyordu. Sona kalan ya da kalanlar ise kazanmış oluyordu.

Özetle; ta ta ta öldün çık.

Rakiplerimiz test çözerken biz amaçsız şeyler yapıyorduk. Mesela geçen gün Balmumu Müzesi'ne gitmiş, kendimizi oradaki heykeller gibi göstermiştik ve kimse anlamamıştı.

"Mavi binaya ben gireceğim. Kim o gelen? Oraya ben girecektim kızım beni bir sal artık ya." Kuzey'in isyankar sesini duyduğumda indiğimizi anlayarak oyuna odaklandım. "Hepsini toplamış vicdansızın kızına bak."

"'Beni bir sal artık' demeseydin Akm'yi sana bırakacaktım ama şansına küs canım." İlayda'nın cevabı üzerine Kuzey yalakalığa başladı hemen. "Ya gözünün yeşilini sevdiğim sen yanlış anladın. Tural'a dedim ben onu. Hadi şimdi ver bana o silahı."

"Siktir deli," dedim girdiğim evi lootlarken. "Ben daha yürümeye bile başlamamıştım, peşinden nasıl geleyim hıyar?"

"Evet," diyerek destekledi beni İlayda. "Hem 'kızım' dedin. Kimi kandırıyorsun sen?"

"Hayatım ben Tural'a da kız diyorum."

Kuzey ile Yiğit gülerken ben onları sallamadan oyunuma devam ettim. Ama Kiraz için aynı şey söylenemezdi. "Bana bak sarı," dedi gözünü telefonun ekranından ayırmadan. "Sevdiceğimle dalga geçme hazır oyundayız sıkarım topuklarına."

"Ona göre Pusula ayağını denk al," dedikten sonra Kiraz'ın girdiği eve girdim. "Gel kız buraya öpeceğim."

Oyundaki Kiraz yanıma geldiğinde ona öpücük attım. Kuzey sessiz kalmıştı. Anladı tabi Ketçap ve Mayonez ile başa çıkmayacağını. Kiraz ile karşılıklı zafer dansı hareketlerini yaptık.

"Yaa ben de istiyorum o hareketlerden."

"Sen bizi mi gözetliyorsun kız Bihter yenge?" diye sorduğumda onayladı. "Aynı Yiğit, tam bir röntgenci."

"Yiğit sen milleti mi gözetliyorsun?" Anında sormuştu. Oysaki ben sallamıştım. Neyse yesinler birbirlerini. "Ne gözetlemesi Bilge? Şu salağa uyup bulaşma bana, şurada sizin yapamadığınızı yapıp adamları öldürüyorum. Şimdiden 12 leşim var."

"Kesin kızları öldürüyorsundur sen. Neredesin? Geliyorum yanına. Biraz da ben öldüreyim." Bence bu kötü bir fikirdi çünkü aramızda en kötü oynayan oydu. Yiğit'in, "Gelme!" diye uyarmasına kalmadan yengemi vurmuşlardı. "Al işte."

"Üf yine öldü bu geri zekalı," deyip sinirle telefonu masaya attı. Bir gözümle oyunu, bir gözümle onları takip ediyordum. Başını Yiğit'in omzuna yaslayarak onun oyununu izlemeye başladı. Yiğit gözünü oyundan ayırmadan başını çevirdi ve Bilge'yi alnından öptü. "Şimdi intikamını alacağım yavrum."

Ardından Bilge'yi vuran oyuncuyu tavayla döverek leşini çıkardı.

"Lan," diye bağırdım. Onlara bakayım derken beni vurmuşlardı. "Kiraz'ım yetiş sevdiceğini bayılttılar. Ölüyorum anam ölüyorum. Yetişin komşulaaağğ."

DERDİMİ ALAN | Texting ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin