"Sammy?" Yanıt beklemeden üzerine atlarken nasıl bu kadar şanslı olabildiğimi sorguluyordum. Talih kuşu ilk kez yüzüme gülmüştü. Güldü. Sonra beni belimden tutup döndürmeye başladı. Bir süre sonra sevinç çığlıklarım huysuz bağırışmalara dönmüştü. "Ya indirsene beni!"
"Üzerime atlayan sendin hatırlatırım." dedi sırıtarak.
"Evet evet, her neyse yine de indir artık." dedim bıkkın çıkarmaya çalıştığım ancak yüzümün kızarmasıyla son bulan bir sesle.
Gülümseyerek beni aşağı indirdi. Ben de parmak ucumda kalkarak kahverengi saçlarını karıştırdım.
"Elbise yakışmış bu arada." dedi yine sırıtarak. Sadece beni rezil ettiği anlarda sırıtıyordu. Sırıtmayınca onu daha çok sevdiğimi fark ettim.
"Harikasın Sammy, sayende tüm sevincim son buldu." dedim kollarımı göğsümde birleştirip somurtarak.
Kahkaha atınca ona hiç komik değil bakışımı attım. Bu sırada herkesin durmuş bizi izlediklerini görünce, "Ne bakıyorsunuz?" diye bağırıp elimi sallayarak onları önlerine dönmeye teşvik ettikten sonra Sammy'ye geri döndüm. Onun da kahkahası son bulunca özlem gidermemize devam ettik.
"Hangi sınıftasın?" diye sordu sanki az önceki olay hiç yaşanmamış gibi normal bir ses tonuyla. Benim neşeli sesime tezat olan bu umursamaz tavrı beni sinirlendirmedi desem yalan olurdu. "11/A sen?" dedim onun bu tutumuna uyum sağlayarak. "11/B." dedi aynı umursamaz tavırla. Bu saçma konuşma ve Sammy'nin ilgisiz tutumu sinirimi bozduğu için gözlerimi devirerek arkamı döndüm ve bir türlü giremediğim yeni sınıfıma sonunda girdim.
Sınıfa girdiğim gibi birden tüm gözler bana döndü. Sınıfta çok fazla kişi yoktu ama bu azınlığın gözlerinin tamamı benim üstümdeydi. Böyle bir durumla karşılaşacağımı az çok tahmin etmiştim aslında, yeni kişiler herkesin dikkatini çekerdi, özellikle de vampirlerin. O yüzden bu bakışları garipsememiştim ama yanından geçtiğim bir çocuğun ıslık çalmasıyla rahatsız olmamı engelleyemedim. Yavaşça derin bir nefes alıp arkamı döndüm. Çok uzatmak istemiyordum ve tek amacım çocuğu uyarmaktı ama hemen arkamdaki çocuğun bana göz kırpmasıyla artık daha fazla sinirlerimi kontrol edemeyip çocuğun gözüne yumruğu geçirdim. Çocuğun arkaya doğru sendelemesi ve gözündeki ani şişlik ne kadar sert vurduğumun habercisiydi. Etraftaki çocuklar bana bakarken dudağımın bir tarafını alayla yukarı kaldırdım. Herkes dehşete düşmüştü ve içimden bir ses bir daha bana yaklaşmaya cüret edemeyeceklerini söylüyordu.
Onları korkutmaktan aldığım hazla en arkadaki sıralardan birine yerleşip çizim defterimi çıkardım. İstisnasız her seferinde olduğu gibi kalemi elime alır almaz ne çizeceğim zihnimde belirdi.
Zil çaldıktan sonra herkes sırayla sınıfa girerken kızıl saçlı ve güler yüzlü bir kız gelip yanıma oturdu. "Selam, sen yeni kız olmalısın. Ben de iki gün önce geldim. Adım Chloe," diye şakıdı. "Amy," diye yanıtladım içten bir şekilde gülümseyerek. Kızın gerçekten bir konuşacak birine ihtiyaç duyduğu anlaşılıyordu. Benim de ilk günden arkadaş edinmem iyi olabilirdi. Öğretmen sınıfa gelene kadar havadan sudan sohbet ettik. Oldukça komik bir kızdı ve sınıfı dolduran kahkahalarım yüzünden sınıfın geri kalanı arada dönüp bize bakıyordu. Öğretmenin gelmesiyle konuşmamız kesilmişti ve ben merakla öğretmeni incelemeye başlamıştım.
Ders vampir bilimleriydi. En sevdiğim dersti ve öğretmenimiz de süper komik bir kadındı. Chloe'ysa sanırım dersi sevmiyordu çünkü tüm ders boyunca bana bir şeyler anlatıp durdu. Aslında anlattıklarını dinlemek istiyordum ama ders vampir bilimleri olunca söz konusu annem olsa bile konuşmasını dinlemezdim. Gerçi annemi normalde de çok dinlediğim söylenemezdi.
Sonraki 5 dersten nefret ettiğim için sürekli Chloe'yla konuştuk. İkimiz de vampirler hakkındaki yalanlardan bıkmıştık. Yani, hadi ama! Sarımsak bizi öldürmezdi. Sadece çoğu vampirde sarımsak alerjisi olurdu ve aynı normal bir alerji gibi işlerdi. Ne yazık ki bu bahtsız vampirlerden biri de bendim.
Öğle yemeği için kantine inip boş masalardan birine kurulduk. Sonra Chloe bize köfte ve makarna almak için gitti. Evet, şaşırdığınızı tahmin ediyorum ama biz de ölümlülerin yediği yemekleri yiyebiliyoruz. Chloe'yu beklerken telefonumu çıkardım ve yeni yüklediğim oyunu oynamaya başladım.
Sonra birden birinin sandalyeye atlamasıyla -gerçekten atladı- kafamı telefondan kaldırdım. "Max," dedim şaşırmış bir halde. "Oturabilir miyim?" diye sordu sanki 'hayır' desem umurunda olacakmış gibi. "Tabi," dedim düz bir sesle ve telefonuma döndüm.
"Naber gençler?" sesini duymamla Sammy'ye dönmem bir oldu. "Her zamanki gibi," diye yanıtladım. "Ben de iyiyim Amy, sorduğun için teşekkürler," dedi alaycı bir sinirle. Ben hafifçe kıkırdayınca o da sandalyelerden birine kuruldu. "Siz tanışıyor musunuz?" diye sordu Max şaşırmış bir edayla. "Eski okulumdan," dedim Sammy'ye hafifçe gülümseyerek. O sırada Chloe yemeklerle geri dönünce aç bir ayı gibi tıkınmaya başladım. Bu sırada hepsi durmuş bana şaşkınca bakıyorlardı. Ee yani. Yemek ve uyku bu hayatta en sevdiğim iki şeydi. Şey, bir de kan.
Yemekten kalktıktan sonra diğer derslere girdik. Daha sonra tekrar buluşabilmemiz için Chloe ve Max'in telefon numarasını aldım. Sammy'ninki zaten ben de vardı. Eski okulumda en iyi arkadaşlarımdan biriydi ne de olsa.
Akşam yatakhanelere dağıldık. Neyse ki Chloe'yla aynı yatakhanedeydik. Yatakhaneler 5 kişilikti. Bizim yatakhane listemiz şöyleydi:
-Chloe
-Amy
-Dorothy
-Beatrice
-Daphne
Bavulumu yerleştirdikten sonra pijamalarımı giyip yatağa atladım. Henüz diğer kızlar gelmemişti. Güzel bir uyku beni bekliyordu.
[Multimedya'da Sammy var]
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vampirler Okulu
Vampireİçeriye girdiğimizde Jack, "Bana borçlusun." dedi. "Neden ya? Sadece teşekkür etsem olmaz mı?" diye sordum yakınarak. Başını iki yana salladı. "Zamanı geldiğinde hatırlatırım." dedi. Durdum. O yürümeye devam etti ve bir süre sonra karanlık koridorda...