-7-

877 37 1
                                    

Tamam. Elimdeki bilgileri toparlamalıyım. Bir çocuk var. Adını bilmiyorum. Asansörü servis dışı bıraktı. Neden olduğu hakkında en ufak bir fikrim yok. Bu kadar. Peki, işimiz zor.

İç sesim aradan konuştu. Biz mi? Yalnız başınasın tatlım.

Peki, işim zor. Şimdilik bunu düşünmeyi bırakıp işime bakmalıyım. Koridorda ilerlerken bir odanın önünden geçtim. İçerinden sesler geliyordu.

"Merak etme, bir şey olmayacak."

"Endişeleniyorum Martha. Eğer Jack de kaybolursa Otera'ları temsilen kimse kalmayacak. Tüm vampirler arasında tek yeşil gözlü o. Düşünebiliyor musun? TÜM VAMPİRLER. Bu vampir halkının sonu olabilir."

Tek yeşil gözlü vampirin adı Jack'miş. Asansördeki çocuk da yeşil gözlü olduğuna göre ikimiz de aynı Jack'den bahsediyoruz. Bir de, Otera mı?

"Çok az kaldı. Jack-"

"Dur. KİM VAR ORADA?"

Oops! Sanırım yakalandın. Koşmaya başladım. Asansöre bir metre kala kapının açılma sesini duydum. Asansörün düğmesine hızlıca basmaya başladım. Kapı açılınca içeri fırladım ve etüt odasının yani 7.kata bastım. Bu sırada hırkamla yüzümü kapatmaya çalışıyordum. Kadının ulaşmasına 50cm kala asansör kapandı. Kadının düğmeye bastığını duyabiliyordum. Derin bir nefes alıp yere çöktüm. Bugünlük bu kadar heyecan fazlaydı.

5.kata geldiğimde 11/A'nın etüt odasına daldım. Beatrice, Daphne'nin kahverengi saçlarını örüyordu. Chloe'ysa Dorothy'yle hararetli bir şekilde tartışıyordu.

"Hayır Dorothy. Her ne kadar ikiz olsalar da Kane, Sean'dan daha tatlı!" Chloe elini kolunu sallayarak düşüncesini kanıtlamaya çalışıyordu.

"Ah Chloe! Eğer öyle olsaydı, Sean'nın VampyBlood'da daha fazla takipçisi olmazdı." Dorothy onun aksine daha sakin ve kontrollüydü.

"Sana 100 kere anlattığım gibi onların yarısını hileyle ve ikizinin arkadaşlarından kazandı. Yani Kane'den!"

Melissa maşayı saçlarından ayırarak araya girdi, "Onu bunu bilmem de, o ikisi festival için buraya geliyormuş."

"NE?!"

Chloe ve Dorothy'nin çığlıyla diğer sınıflardan vampirler odamıza daldı. Aralarında Max'te vardı. Halbuki 11/B nin etüt odası en sondaydı. Nasıl duymuştu acaba? Bunu olağanüstü kulaklarına yorup kurcalamamaya karar verdim. Onlara bir şey olmadığına dair güvence verip kışkışladık. Bu sırada Dorothy ve Chloe zafer dansı yapıyordu. Bu dans KSI- Battery About to Die şarkısına aitti. Bu dansı bildiğimden aralarına kaynadım. Chloe, Kane'in rolünü; Dorothy, Sean'ın; Ben de Ian'ın rolünü aldım. Bence aralarında en tatlısı Ian'dı ama bunu onlara söylersem yeniden savaş başlardı o yüzden sustum.

Ben tam ortaya geçip bitiriş hareketini yapıyordum ki Christina'nın bizi videoya çektiğini gördüm. Bu beni oldukça endişelendirdi tabii. Sonuçta kızın VampyBlood'da 1600 takipçisi var. Tamamen istemsiz olarak oraya koştum. Herkesin şaşkın bakışları altında telefona tekmeyi savurdum Chris'i ittim ve düşmek üzere olan telefonu tuttum.

Chris yere düştüğü anda acıyla inledi. Neyse ki telefon henüz kapanmamıştı. Tam videoyu kendi mailime atmak üzereyken aklıma bir fikir geldi. Galeriyi karıştırıp Chris'in en çirkin fotoğrafını aramaya koyuldum. Fotoğrafların birinde saçını tepede kocaman bir topuz yapmıştı, dudaklarını büzmüştü ve makyaj yapmamıştı! Makyaj yapmamışken bir orangutana benziyordu. Ağzımdan istemsizce bir kahkaha çıktığında Christina bir şeyler karıştırdığımı anlayıp yerinden kalkmaya çalıştı ama kalkamadı. Onun yerine yüksek sesle inledi ve tekrar yere yapıştı. Ben de bu sırada fotoğrafı kendime atıp videoyu sildim.

Vampirler OkuluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin