Bölüm 15 : Petrus.

85 14 0
                                    

Multimedya Petrus ^^

Andrew'la dışarı çıktığımızda hava kararmıştı çoktan ve akşam olmuştu.

Luka'nın akşam Sis' i kontrol etmekte zorlandığını söylemesi üzerine Rut'dan büyük bir kavanoz almış ve tuvalette sütle beraber onu kavonuzun içine koymuştum. Ve çantama atmıştım.

Elimde bavullar yanımda Andrew ve büyükannemle eski, orta çağdan kalma sokaklarda yürüyorduk. Sonra bir caddeye çıktık.

Taş döşemeli yerler vardı. Yolun sol tarafı eski, gotik, yeni tarz, orta çağ tarzı, gecekondu gibi tek sıra halinde birbirilerine yapışık binalarla doluydu.

  Sağ tarafta ise iki-üç metre ileride deniz vardı.Önünde bi kaç büyük ağaçta vardı.

Andrew büyük gri, gotik gibi ama değil bir binanın önünde durdu. Dört katlı bu binanın en tepesi üçgen şeklinde pencerelerle ve koyu renk perdelerle kaplıydı. Çatı kiremitti.Alt katlarda camlar yere kadardı ve önlerinde küçük balkonlar vardı.  Alt katlar ise normal kare camlardan oluşuyordu. Yaklaşık 10 merdiven felan çıktıktan sonra binanın kapısına gelmiş oluyordunuz. Kapının üzerinde kocaman aslan başı bir tokmak vardı.

Andrew sertçe tokmağı vurdu. İçeriden gelen ayak sesleri kapıda bittiğinde adam "Kim o!! " dedi. Sesi yaşlı ve sigaradan bozulmuş geliyordu.

Andrew ;

- Benim Andrew, Petrus !! demişti.

Demek ki adı Petrus'du. Anlamı neydi???

Petrus kapıyı ağır ağır açtı.

Yaşlı  üzerinde koyu kahverengi bir pelerin, beyaz-gri-siyah sakalları ve saçları vardı. Yaşlıydı evet ama güçlü görünüyordu. Etrafa baktıktan sonra

" Içeri girin " dedi.

Galiba koca evde tekti. İçeri girdik. Koridorun sağında üst kata çıkan tahta merdivenler, solunda bir askılık ve onun yanında duran ayna ve telefon sehpası vardı. Ayna ve sehpa mermerdendi. Biraz ileride sağda bir oda ve onun yanında da bir oda vardı.  En sondaki odanın karşısında ise aşağıya indiğini düşündüğüm başka bir kapı...

Petrus "Gelin, gelin yukarıya çıkalım"dedi.

Ellerini sürekli göğüs hizasında tutuyordu ve elleri titriyordu. Uzun tırnakları vardı ve elleri çok damarlıydı...

Üst kata geçtik. Bizi merdivenin solunda kapısı olmayan kahverengi ağırlıklı bir odaya geçirdi.

Oturduğumuz deri koltuğun tam karşısında yanan bir şömine vardı. Odun çıtırtısı güzeldi.

Odanın şömine olan duvarları hariç diğerleri yere kadar kitaplıktı ve doluydu.  Arkada ahşap bir masanın üzerinde cam sürahi ve bardaklar vardı. Petrus titreyen elleriyle bize içecek dolduruyordu.

İçecekleri elimize verdiğinde karşımızdaki tekli koltuğa geçip oturdu.

Andrew konuşmaya başladı.

-Petrus, tahmin ettiğin üzere onlar Thriyetrin.

- Evet, evet kesinlikle!  Bu gözleri, yüz hatlarını her yerde tanırım ben. dedi

- Onlar kalacak yer arıyorlar.

Petrus hiç çekinmeden gözlerini bana dikti ve beni izledi. Uzun bi süre sonra ;

- Neden delikanlı??? Nedir bu öfkenin sebebi??? dediğinde gözlerine baktım.

Birden etraf değişti. Küçüktüm. Babamın cenazesindeydik. Sadece bakıyordum.  Ne ağlıyordum, ne bir şeyler diyordum. Çünkü babam varken de ölü gibiydi zaten. 4-5 yaşıma kadar benimle ilgilenmişti. Sonra baş Druid olunca onu tamamen kaybetmiştim.

Ve biraz daha büyüdüm. 14-15 yaşlarımdı. Büyükannemin önünde oturmuştum ve o bana ayakta bağırıyordu " Samuel, neden herkesle kavga ediyorsun??? Birileriyle anlaşmak neden bu kadar zor. Senden druid değilde darach olur resmen!! Beni çok üzüyorsun Samuel çok üzüyorsun... ".

Sesi yankılana yankılana ortam değişti. Baş Druid Guttuatr'la mabedin içinde oturuyordum ve bana sorular soruyordu. 

Ve sahne yine değişti. Demirci'nin " Yüce Druid Arlyyn'in oğlu Samuel. Macros'u sana taktim ediyorum" benzeri cümleler kurduğunu gördüm. 

Ruhum bedenime geri dönmüşcesine irkildim.

- Se.. Sen, sen ne yaptın bana az önce??? dedim. Hayret sinirlenmemiştim.

- Buraya sizi alıp alamayacağımı kontrol ettim Samuel.

O sırada fark etmemiştim ama daha sonra adımı bildiğini anlamıştım.

Andrew;

- Kabul edildiler mi ?? dediğinde

Petrus gülümsüyordu ve ;

- Tek bir şartla!  dedi.

Aynı anda ;

- Neymiş?? dedik.

Petrus ;

- Samuel, büyükanne, Rut , Amy ve Andrew... Hepiniz burada kalacaksınız. dedi

- Ve Samuel... dedi.

Sonra sesini beynimde hissettim.

"O çantadaki de burada kalabilir" dedi..

Clavicula SalomonisHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin