Bölüm 25 : Üst Kat

65 7 1
                                    

Kollarımı başımın altına koymuş, tavanı izliyordum. Güneş yeni yeni doğuyordu..

Fırtına dinmemişti. Hâlâ yağmur bulutlarıyla doluydu her yer. Deniz biraz daha sakindi.

Gece boyunca hiç rüya görmedim. Bu ilkti..  Sadece... Sadece gözümün önüne Tufan geliyordu...

Döndüm, Andrew'e baktım. Kapşonunu gözlerine kadar çekmişti. Uyuyup uyumadığını anlamadım. Ama genellikle uyumuyordu. İkimizin de uyku problemi vardı.

Mikael'se uyuyordu. Kalktım. Elimi yüzümü yıkayıp, Luka'ya bakmak için o küçük odaya girdim.

Luka uyuyordu..

- Şşştt, şşştt Luka ??? dedim.

Luka değişik gözlerini açtı. Gözünün önünde değişik bir zar vardı. Kafasını sütün içine sokup çıkardı. Tekrar normal olmuştu.

-Samuel.. Şimdi senden bir şey için izin istemeliyim. Ama ne olduğunu sormaman lazım. Sadece bana güvenmen lazım. dedi endişeli endişeli.

- Dinliyorum. dedim

- Düşüncelerine girmeme izin ver. dedi

Benim düşüncelerime mi?? Ya Luka bir gün kötü olursa??? Ya O'nu kaçırsalar??? Buna izin veremezdim.

- Hayır. dedim net bir şekilde.

Sustu. Onu bırakıp kıyafetlerimi giyindim. Odaya döndüm.

Andrew yoktu. Sanırım yine o odaya gitmişti.

Mikael'se anlamlandıramadığım hareketler yapıyordu bir örtünün üzerinde.

Başımı soluma eğmiş, onu izliyordum.

İşi bitince ellerini yüzüne sürdü. Bana döndü.

- Günaydın kardeşim, dedi.

-Günaydın. dedim

Botlarımı bağlayıp odadan çıktım. Koridorda yankılanan sert taban sesinden başka bir şey duyulmuyordu.

Aşağı, mutfağa indim. Buzdolabından bir kutu içecek alıp, kutuyu kafama diktim. İçmeye devam ederken içeri Amy girdi.

Saçlarını kaşıyordu. Üzerinde pijamaları ve dağınık saçlarıyla garipti.

Kutu ağzımda O'na bakıyordum.

- Iyyy, Samuel iğrençsin!!! dedi böğürerek.

Kutuyu çektim ağzımdan.

- Yani??? dedim.

Kutuyu uzanıp aldı elimden. Bardağın birine doldurdu ve bardağı bana uzattı.

-Bu böyle içilir. En azından bu dünyada böyle oluyor. dedi gülümseyip

Tezgahın üzerinde ki kutuyu aldım ve yeniden kafama diktim.

Göz devirdi.

Dolaptan bir şeyler çıkardı yemek için.

Hiç kuralları yoktu insanların. Biz, her zaman masada ve belirli zamanlarda yerdik. Düzenli tabaklarda ve kaliteli ortamlarda. Çünkü Thriyetrin'ler kendilerine değer verirlerdi..

İnsanlarsa... Bilemiyorum... Kendilerini çok aşağılık görüyorlardı.

Amy'ye garip garip bakıyordum. Bana döndü;

- Bana bakıp bakmadığını anlayamıyorum. dedi

- Neden??? dedim.

- Göz kaymandan dolayı..  dedi

Clavicula SalomonisHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin