Bölüm 17 : Ev

69 12 0
                                    

Multimedya Samuel ^^

Samuel.

Eve döndük. Yolda hiç konuşmadık. Kulağına değişik bir kablo takmıştı ve saçma sapan el kol hareketleri yapıyordu.

Dünya cidden çok acayip bir yer...

Eve geldik. Andrew kapıyı sertçe vurdu.

Petrus kapıyı açtı.

- Gelin, gelin. dedi

İçeri girdik. Petrus ben ve Andrew'i fark etti.

-Yüce Tanrı'm!! Size ne oldu böyle???

- Önemli bir şey yok Petrus. dedim

Andrew başıyla onayladı. Yukarıya çıktık.

Bu sefer farklı bir odaya geçirdi bizi.

Burada koyu, siyaha yakın eski ahşaptan mobilyalar ve eskimiş koyu yeşil koltuklar vardı. Tek bir cam vardı ve o da yere kadar iniyordu.

Önünde kalın beyaz bir perde vardı. Solda ahşap masa.Arkasında duvara enine asılı bir ayna.Altında ahşap konsol...

Koltuklar kare oluşturacak şekilde dizilmiş ve yumuşak elyaftan. Üzerlerine eski, renkleri grileşmiş danteller örtülüydü. Koyu yeşil koltuklar..

Garip ama sanki oda Fransız İhtilali'nden sonra ki dönemi yansıtıyor gibiydi. Dünyayı anlamamız için tarihi iyi kavratırlardı Mabet'te...

İlk girdiğimiz odaysa Ikinci Dünya Savaşı sonrası Amerika senatorlarından birinin evi gibiydi.

Başımı çevirdiğimde

hemen karşımızdaki koltukta büyükannem oturuyordu. Başını kaldırıp beni ve Andrew'u fark ettiğinde ;

- Yüce Umir!!! Samuel yine mi kavga ettin!!! dedi sitemle ve ayağa kalktı.

- Bu çocuğu da mı alet ettin kavgana??? Ne zaman akıllanacaksın!!. dedi

Ve bir şeyler ve bir şeyler... Dinlememeyi tercih ettim.

Yanıma geldi. Yaralarıma bakmak istiyordu. Ama boyu benden kısa olduğu için - benden kısa yani normalde değil çünkü o da bir thriyetrin- dizlerimi kırdım. Yaralarıma dokundu ve ;

- En azından şu an kırık bir kemiğin ya da iç kanaman yok . dedi

Işte aklıma Andrew geldi. Hızlıca ona döndüm.

-Andrew gel buraya. Uzan şu koltuğa. dedim

Bu çocuk beni sevmiyordu. Bana pis pis bakıyordu. İstemeye istemeye de olsa geldi ve uzandı.

Yanına oturdum.

-Şimdi, üzerini çıkartalım ve yaralarına bakalım.

O sırada ilk defa Amy'nin sesini duydum. Cılız, korkak ve özgüvensiz...

- Peki kimse bize ne olduğunu anlatmayacak mı??? dedi

Ona döndüm ve;

- Gerek yok. dedim

Tekrar Andrew'e döndüm ve tişörtünü çıkarmasına yardımcı oldum.

Biraz kaburgaları ezilmişti. Biraz da kanaması vardı. Dudağı patlamıştı.

- Tamam çok bi şeyin yok. Biraz bekle beni. Ya da dur.Petrus???

Petrus döndü bana. Gözü seyiriyordu.

Gülümsedi ve ;

- Efendim Samuel??? dedi.

- Petrus odalarımız ??? dedi.

Clavicula SalomonisHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin