Mavi gökyüzünü kaplayan beyaz kar taneleri ve onun yanında ellerinde tuttukları sıcak kahveleriyle her şey mükemmel bir tablo gibi görünüyordu. Görünenin arkasında Neith elindeki soğuk kahveyle bakışıp duruyordu.
"Çok saçma! Gidip sizin büyü yapacağınız kristal küreleri taşımak istemiyorum!"
Aine, büyücüler dışındakilere verilen görevler konusunda oldukça şikayetçiydi ve elindeki kağıdı tekrar tekrar okuyup emin olmaya çalışıyordu.
"Şuraya bak! Ben bunu taşıyabilecek güçte değilim bile!"
Neith, Aine'in gösterdiği yazıya baktığında bıyık altından gülmüştü. Kahel elindeki kahveye rağmen kafası önüne düşmüş bir şekilde uyukluyordu.
"Kahel..." Neu Kahel'in omzundan dürttüğünde elindeki kahveyi neredeyse pantolonuna döküyordu. Büyük bir korkuyla kahveyi masanın üzerine bıraktı ve etrafa mahmurca baktı. Başındaki ağrı sabahtan beri düzelmemişti ve gittikçe kendini daha bitkin hissediyordu.
"Tam da turnuva zamanı..." diyerek başını ovuşturduğunda Neu tereddütle Kahel'in kanlanmış gözlerine bakıyordu. "Büyü yapamayacak kadar mı kötüsün?" demişti Neith. Aklından Maia'yı kurtarma planı yapıyor ve Kahel'in desteğini düşünüyordu. Ona kesinlikle ihtiyacı vardı.
"Bilmiyorum..." diyerek önündeki kahveye bakındı ve ardından kahve kupası sertçe kırıldı. Etrafa saçılan kırık parçalar neyse ki kimsenin üzerine gelmemişti ve odaya yayılan kahve kokusu Kahel'i biraz olsun kendine getirmişti.
"Yapabiliyorsun." dedi Neu dudaklarını birbirine bastırarak. Aine haset dolu gözlerle Kahel'e baktı.
"Nasıl oluyor herkes büyü yapabiliyor hem de en kötü durumlarda bile!"
Bir anda çıkışarak sinirle ayağa kalktı ve elindeki kağıdı buruşturdu. Buruşturduğu kağıdı dökülen kahvenin üzerine fırlattığında bir hışımla odayı terk etmişti.
"Bu tirip de neyin nesiydi şimdi?" dedi Neurelle tiksinmiş gözlerle arkasından bakarken. "İşte bundan haz etmiyorum. Kendilerini kabul etmiyor oluşlarından!"
"Yani insan olmaları seni rahatsız etmiyor öyle mi?" dedi Kahel Neu'ya merakla bakarken. Neurelle omuzlarını silkti ve rahat bir edayla arkasına yaslandı.
"Tabi ki rahatsız etmiyor. Büyücüler, insanlar, melezler hepsi ayrı özelliklere sahip. Hepsi de çok özel ama gel gör ki insanlar bunu kabullenemiyor!"
Neith ilk kez Neurelle'in karmaşık kafasındaki fikirleri açıkça görebiliyordu. Asla gerçek düşüncelerini öğrenme fırsatı olmamıştı ve artık kardeşine nasıl da yabancı olduğunu fak edebiliyordu. Kendini hiç bu kadar kötü hissetmediğini düşündü. Neurelle hakkında hiçbir fikrinin olmadığı hissine kapıldığında Neurelle Neith'in bakışlarına ne var dercesine baktı.
"Böyle düşündüğünü bilmiyordum."
Neurelle sızlanarak elini saçlarına daldırdı ve hatırlatma gereği duyarak onlara doğru eğildi.
"Hatırlamıyor musun Neith? Normal birine aşık olduğum zamanları..." Sesi sonlara doğru kısıldığında Kahel kaşlarını çatmıştı. "Ne zamandı?" demişti istemsizce konuşarak. Daha sonra merak etmesi gerekip gerekmediğini sorgulamıştı kafasında ama artık çok geçti.
"Neu 15 yaşındayken." dedi Neith verdiği kesin cevapla. Neu şaşırmıştı Neith'in bu kadar net hatırlayacağını düşünmemişti.
"Peki sonra ne oldu?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Neith
FantasyNeith Ailesine varana kadar etrafı tıka basa büyücülerle çevrili... Her şey yolunda gibiydi ta ki Neith doğana kadar. Açıklama kısmını daha sonra düzenleyeceğim :D Ama siz şimdiden Neith'i sevmeye başlayabilirsiniz. :)