17. Pheva'nın Çocuğu

903 101 53
                                    

Kahel derin uykudan uyanmış, Neith kararını vermiş ve turnuvalara sadece bir hafta kalmıştı. Okulda başlatılan güvenlik önlemleri içeriye küçük bir sineğin bile girmesine engel olurken Neith odasını değiştirmişti. Şimdi Eugene ile beraber daha konforlu ve büyücüler için daha uygun bir odada kalıyordu. Kahel gittiğinden beri Eugene ile anlaşmaya başlamıştı ve başta bunu garipsemiş olmasına rağmen şimdi normal geliyordu.

Kahel, sızlanarak yerinde doğrulduğunda tüm eklemlerinin ağrıdığını hissediyordu. Maia onun uyandığını görünce tencerede kaynattığı çorbayı küçük bir kaseye boşalttı ve tepsiye koyarak yanına geldi. Kahel uyandığından beri onunla iletişim kurma konusunda zorluklar yaşamıştı. Ne zaman bir şey soracak olsa arkasını dönüp uyuyan Kahel'e, artık bir şeyleri sormanın zamanı gelmişti.

"Yemek yemek istemiyorum." diye sertçe konuştuğunda Maia ona aldırmadı. Tepsiyle yatağının yanına geldi ve kaşığı eline aldı.

"Neith en yakın arkadaşına hiç yardım etmediğimi görürse sence hakkımda ne düşünürdü Kahel?"

Kahel'in gözlerinde beliren damlalarda doğru noktaya parmak bastığını fark eden Maia devam etti.

"İyileşmen gerek."

Kahel umutsuzca ellerine baktı ve yutkundu. "Bana ver kendim yiyebilirim."

"Bu titreyen parmaklarla hiçbir şey yapamazsın."

Kendini bitkin hisseden Kahel kafasını arkaya attı ve gözlerini kapatarak konuşmaya devam etti. "Şimdi senin yerinde olması gereken kişi Neurelle... Şu an ne yapıyor acaba?"

Maia onun bu ciddi hallerine alışık değildi. Her ne kadar Kahel ile fazla vakit geçirmemiş olsa da onu hiç böyle gördüğünü hatırlamıyordu.

"Neurelle'den mi hoşlanıyorsun?" dedi Maia kaşığa çorbaya daldırarak.

"Sanırım... Ama artık onunla olamam."

Maia bir şey demek istememişti. Kahel'in neden böyle düşündüğünü sorsa cevap vermeyeceğinden emindi. Kaşığı Kahel'in kuru dudaklarına götürdüğünde istemiyor olsa da dudaklarını araladı. Çorbayı yutarken boğazında hissettiği acı hissiyle yüzünü buruşturmuştu.

"Beni asla affetmeyecekler. Bir açıklama bile yapamadım."

Maia sustu ve tekrar kaşığı çorbaya daldırdı. Bir şey söylemezse Kahel'in konuşmaya devam edeceğini düşünmüştü. Fakat tam o esnada içeri Pheva girmişti. Heyecanla Kahel'in yatağına oturduğunda Kahel'in bakışlarını ondan kaçırdığını fark etmişti Maia.

"Gelecek mi?" dedi Kahel ona bakmamaya devam ederek. Pheva avucunu Kahel'in yanağına koyarak yüzünü kendisine çevirdi. Maia Kahel'in sorusunu anlamamış olsa da sessiz kalmayı tercih etmişti. Burada garip şeylerin döndüğünü biliyordu.

"Gelecek."

Kimden bahsettiklerini merak eden Maia kaşlarını çatarak Pheva'ya baktı. Şefkatli bir ifadeyle Kahel'e bakıyor olması tüylerini ürpertiyordu.

"Elini çek." Kahel sertçe bunu söylediğinde şaşıran Maia Pheva'nın tepkisine baktı. Hayal kırıklığıyla elini çeken Pheva ağladığını belli eden bir şekilde burnunu çekmişti.

"Yarın öğle vaktinde geleceğini söyledi." Pheva'nın açıklamasıyla kafasını sallayan Kahel ona bakmamak konusunda ısrarcı davranıyordu.

Pheva kulübeden tekrar ayrıldığında Maia ve Kahel göz göze geldi.

"Soru sorma..." Kahel'in net sözleriyle kafasını salladı. İlginçti ki Kahel sert yüz ifadesini takındığında Pheva'ya çok benziyordu. Hatta koyu kahve gözlerini Pheva'dan almış gibiydi. Bu düşünceyle bir anda şaşkına dönen Maia elindeki kaşığı düşürmüştü.

NeithHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin