Turnuvanın son aşaması için herkes tedirgindi. Neith'in anne ve babası Neith'e endişeli gözlerle bakarken Neurelle konusunda tereddüt bile etmiyorlardı.
"Eğer zorlanırsan hemen yarıştan çekil Neith."
Annesinin sözleriyle sertçe yutkundu ve korkuyla ona bakan Aine'e döndü. Kızın dehşet saçan yeşil gözleri merak içindeydi.
"Bence de Neith hiçbir yarış senden daha önemli değil."
Neith tüm bu olumsuz düşünceleri bir kenara attı. Derin bir iç çekip sirkelendi ve onu ezip geçecek gibi bakan Eugene ile göz göze geldi. Son aşamanın başlamasına son bir dakika kala herkes yerlerini almıştı.
Üzerinde durduğu toprak parçası biraz sonra Neith'i içine alacaktı. Durup son kez etrafına baktı ve güçlü görünmeye gayret etti. Anons geldiğinde korkuyla nefesini tutmuştu. Toprak yavaşça onu içine çekiyordu.
Gözlerinin önü tamamen karardığında tuttuğu nefesi verdi ve eliyle bir yerlere dokunmaya çalıştı. Basık alan ve toprak kokusu korkusunu daha da ileriye götürmüştü. Alnından bir ter aktığını hissederek yürümeye çalıştı. Göremediği zeminde bastığı her adım içeri gömülüyordu sanki.
Parmaklarının değdiği toprak parçaları dağılıp elleri arasında kalırken yutkundu ve geri çekildi. Yolu nasıl bulacaktı?
Duyduğu garip seslerle endişeyle etrafına baktı ve yanlış duyduğunu düşünerek devam etti. Alan gittikçe daralıyordu. Toprak duvara tosladığında yanlış yerden gittiğini anlayarak geri dönmeye çalıştı ama ruhu o kadar bunalmıştı ki nefes almakta zorlanıyordu.
Yüzüne çarpan küçük sinekleri eliyle savuşturup yürümeye gayret etti. Toprak duvarların arasından gelen koşma sesiyle irkilerek etrafına bakındı. Belli ki göremeyeceği bir yerde biri kaçıyordu. Yukarıdan gelen boğuk anons sesiyle titrediğini hissetti.
Sınıf arkadaşlarından biri geri çekilmişti. En azından ilk çekilen kişi olmadığı için kendisiyle gurur duyuyordu. Topraktan gelen tuhaf sesler onu yutacak gibi hissederken psikolojisi bozulmuştu. Alnına yapışan saçları geriye itti ve ilerlemeye devam etti.
Yaklaşık on dakika sonra ne yapacağını şaşırmış halde bekliyordu. Nereye yürüse önü kapalı çıkıyordu. Biraz sonra duyduğu uğultu sesiyle yerin içinde düştüğünde korkuyla bağırdı.
Etrafı tamamen toprakla kapanmadan hemen önce büyü yapmayı akıl edebilmişti. Yaptığı koruma büyüsüyle etrafına bir alan çıktığında gözünün önünü görebiliyordu.
Gözlerini duvarlara kaydırdığında dehşete kapılmıştı. Ölü insan yüzleri her yerdeydi. Korkuyla bir adım geriledi. Koruma büyüsünün içerisinde tökezleyip yere düştüğünde kalbi korkuyla kasılıyordu.
O da neydi? Bu... Kahel'in yüzüne benzeyen insan da neyin nesiydi?
Kırpıştırdığı kirpiklerinin arasından ona bakarken eliyle yüzüne dokunmak istedi. Koruma büyüsü içerisindeyken ona dokunamamıştı.
Daha ne olduğunu kavrayamadan her şey silindiğinde kendini açık alanda bulmuştu. Herkes ona bakıyordu. Maia, Eugene, Neurelle, Aine ve diğerleri...
"İyi misin?"
İlk soru Neurelle'den gelmişti. Kardeşinin yüzündeki ifade onu korkutuyordu.
"Ben... Nasıl çıktım?"
Neith şaşkınca az önce içine girdiği toprak zemine baktı. Turnuva bitmiş miydi?
"İçeri gireli yaklaşık iki saat oldu Neith. Süre doldu ve sen çıkamadın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Neith
FantasyNeith Ailesine varana kadar etrafı tıka basa büyücülerle çevrili... Her şey yolunda gibiydi ta ki Neith doğana kadar. Açıklama kısmını daha sonra düzenleyeceğim :D Ama siz şimdiden Neith'i sevmeye başlayabilirsiniz. :)