Kahel ve ailesinin yaşadığı küçük ve iç karartan kasabanın içinde öylece dikiliyorlardı. Neith, Pheva'nın hala o eski kulübede yaşadığını biliyordu. Kahel'in onu terk etmesinin ardından inzivaya çekilmiş gibiydi ve son zamanlarda hiç yeni olay görülmemişti.
Caddeyi aydınlatan turuncu sokak lambasının altında birbirlerine bakıp güç almak istercesine gülümsediler. "Hazırsın değil mi?" Yönelttiği soru Kahel içindi. Belli belirsiz kafasını sallayan Kahel ayaz gecede üşümemek için kollarını göğsünde kavuşturmuştu. Bunu fark eden Neurelle elini Kahel'in eline koyarken tebessüm ediyordu. İçi sıcacık olan Kahel içten bir gülümseme sunduğunda kendinden emin bir şekilde "Evet." Demişti.
"Pekala ben gidiyorum. Arkamdan sessizce gelin tamam mı?"
Adrian Kahel'in saçlarını karıştırıp oynarken gülümsüyordu. Sanki herkes içlerindeki korkuyu gülümseleriyle örtmeye çalışıyordu. Neurelle gözleri dolu bir halde aşık olduğu çelimsiz çocuğa bakarken endişesini gizleme gereği duymuyordu. Suratı asılmış ve kalbi korkuyla dolmuştu. Pheva her ne kadar annesi olsa da ona bir şey yapacağından endişeleniyordu.
Kahel yavaş adımlarla Pheva'nın yaşadığı kulubeye giderken arada sırada arkasına bakıp güç alıyordu. Üzerinde ona bol gelen eski siyah bir ceket ve kot pantonu vardı. Saçları karman çormandı ve tamamen yıkılmış gibiydi. Neith en yakın arkadaşının arkasından tuhafça bakarken Aine'in olmadığını fark etmişti.
"Aine hala gelmedi..."
Kendi kendine söylenip geldikleri yola bakarken nefesini dışarı verdi. Diğer en yakın arkadaşının yanlarında olmaması bir tutam eksik hissetmesine neden oluyordu. Her ne kadar normal bir insan olsa da Aine onlardan biriydi ve hayatı boyunca tüm zorluklarda onun yanında olan kişiydi. Maia telefonunu kontrol edip Aine'den gelen mesajlara baktı. "Gecikeceğini yazmış..."
Kafasını sallayıp saatini kontrol etti. Görevlilerin gelmesine daha vardı. Tıpkı Kahel'in söylediği gibi yavaş adımlarla yolda yürümeye başladıklarında caddenin sessiz oluşuyla gerginlik had safhaya ulaşmıştı. Maia'nın elini cebinde hissettiğinde kafasını eğip ona baktı. "Üşüdüm." Diyerek gülümseyen Maia utangaç bir halde önüne dönmüştü. Biraz olsun gülümsemeyi başaran Neith de elini cebine attı ve kızın minik elini kavradı. Omuzları birbirine sürtüyor adımları aynı anda ilerliyordu. Gölge boylarına bakıp kendi kendilerine tebessüm ederlerken biraz da olsa huzurlu hissedebilmişlerdi.
Neurelle Adrian'ın yanıbaşında yürürken istemsizce gergindi. Onu köşeye sıkıştırıp tehdit ettiği zamanı hatırlayınca ürperiyordu. Yine de onun kötü biri olmadığını anlamıştı üstelik hey! O çok güçlü bir büyücüydü ve Adrian onun için çantada keklikti!
Kulübeyi gördüklerinde hızla gizlendiler. Kahel ve Pheva evin girişindeydiler. Neden evin içinde olmadıklarını sorgulayan Neith dikkat kesilmişti. "Buraya beni kandırmaya gelmeni hiç beklemezdim ama madem anneni tuzağa düşürüyorsun o zaman sana gereken terbiyeyi vermeliyim!"
Pheva'nın kükremesiyle beraber yer yerinden oynadığında Kahel yaklaşık iki metre öteye uçmuştu. Yere düşüşü Pheva sayesinde hafif olsa da mental olarak yara aldığını düşünen Kahel üzüntüsünü gizleyemiyordu. Neith endişeyle ona doğru koşacakken Maia'nın eliyle durakladı. "Pheva kaçmaya yelteniyor!"
Önünü döndüğü anda kadının kendilerine baktığını fark ettiler. Tehditkar gözlerle dörtlüyü süzerken ellerinden kıvılcımlar saçıyordu. Neith yutkundu. Sessiz sakin bu işi halledebileceklerine asla inanmamıştı zaten. Neurelle koşar adımlarla Kahel'in yanına gitti. "Sen iyi misin? Nasıl oldu da anladı tuzağı!"
Kahel hiçbir şey söylemedi ve yerden hışımla kalktı. Bu kadarına da inanamıyordu artık. Pheva ise haince gülümseyip ortadan aniden yok olduğunda Adrian bir küfür savurdu. "Sokaklara dağılalım!" diye öneride bulunan Maia sonrası ayrıldıklarında küçük şehri dört bir yandan kuşatmışlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Neith
FantasyNeith Ailesine varana kadar etrafı tıka basa büyücülerle çevrili... Her şey yolunda gibiydi ta ki Neith doğana kadar. Açıklama kısmını daha sonra düzenleyeceğim :D Ama siz şimdiden Neith'i sevmeye başlayabilirsiniz. :)