Seyirciler coşkuyla geçen kişileri alkışlıyor elenenler ise buruk bir ifadeyle seyircilerin arasındaki yerlerini alıyorlardı. Korkuyordu Neith, bir sonraki aşamada elenip anne ve babasının yanına sinmek istemiyordu. Stres içerisinde ellerini ovuştururken ikinci aşama için yerlerini almaya başlamışlardı.
Ona yardım edecek çocuk elinde bir sandıkla geldiğinde onun yerinde Aine'in olması gerektiğini hatırlayarak onlara kaydı gözleri. Eugene Aine'in getirdiği sandığı gülümseyerek almış ve teşekkür etmişti. Şaşkınca çocuğun getirdiği sandığı aldı ve önüne koydu.
Yer bulucu büyünün malzemelerini almak için normalde Neith'in çıkması gerekiyordu ama Neith son zamanlardaki çetrefilli hayatı yüzünden onunla ilgilenmemişti. Bunu onun için Neurelle yapmıştı.
Bu defa kimse sırayla yapmıyordu. Her beş kişinin başında bir öğretmen bekliyor ve onları gözlemliyordu. Neith, Maia, Eugene, Neurelle ve tanımadığı bir başka büyücüyü gözeten öğretmen elindeki dosyaya notlar alıyordu.
Yanındaki yardımcı çocuk heyecanla sandığın kilidini açtığında Neith ona anlamsızca baktı. Heyecanlı olması gereken o muydu kendisi miydi emin olamadı.
"Odunları uzatır mısın?"
Çocuk heyecanla sandıktan odunları çıkardı ve Neith'e uzattı. Beceriksiz bir şekilde bağdaş kurduğu yerde odunları dizerken göz ucuyla Maia'ya baktı. Çoktan odunları dizmiş diğer malzemelere geçmişti bile. Kendini ezik gibi hissederken sandığa elini attı ve yardımcı çocuğu umursamadan diğer malzemeleri aldı.
Yapmak istediği olaya odaklanması gerekiyordu çünkü bu büyü önemliydi. Kahel'i bulmayı hedefliyordu. Bunu düşünen bir tek kendisi de değildi. Neurelle gözünü karartmış bir halde işine odaklıydı.
Malzemeleri sırasıyla odunların altına dizdi ve kibriti yakmadan önce diğerlerine baktı. Eugene'in kimi bulmayı hedeflediğini anlamamıştı, dumanların arasında yaşlı bir kadın vardı. Onu umursamadan Neurelle'e baktı. Kara dumanların arasında buradan ne olduğunu göremiyordu. Maia ise dolmuş gözleriyle kırmızı dumanın arasındaki bir kadına bakıyordu.
Neurelle bir anda büyüyü bozduğunda Neith ile göz göze gelmişti. Lavanta rengi gözlerinde biriken damlaları fark eden Neith yutkundu ve kibriti tutuşturdu. Malzemeleri yaktığında burnuna tuhaf nahoş edici bir koku dolmuştu.
Neurelle hışımla kalkıp gittiğinde arkasından bakmaya fırsatı kalmadan büyüyü yapması gerekiyordu. Zihninin içinden sihirli kelimeleri söyledi ve dumanın içine baktı.
Biraz sonra Kahel'i gördüğünde gözleri dolmuştu. Yutkundu ve onun nerede olduğunu bulmaya çalıştı. Tanıyamıyordu orası neresiydi?
Tek gözünü kapatan saçları ve hoşnutsuz duran dudaklarıyla hayattan bıkmış gibi bir siması vardı. Tek kolu sargılı duruyordu. Neith gülümsediğinde dumanlar kaybolmuştu.
Herkesin büyüsü bittiğinde öğretmen aldığı notlarla beraber diğerlerinin yanına gitmişti. Kahel yaşıyordu. Peki Neurelle neden öyle tepki vermişti?
Diğer aşamaları ertesi gün yapacaklardı bunun için ayağa kalktılar ve sonuçları beklediler. Geriye 20 büyücü kalmıştı ve tanıdığı bütün büyücüler geçmişti kendisi de dahil.
Herkes heyecanla ailesinin yanına ilerlerken gözleri Neurelle'i aradı ama göremedi. Annesi çoktan yanına gelmiş Neith'e satılıyordu.
"Ah oğlum benim. Bu günleri görecek miydim! Ayrıca o kuşun ne anlama geldiğini biliyor musun tatlım?"
"Bilmiyorum..." dedi şaşkın ve mahcup bir ifadeyle ensesini kaşırken. Babası gurur dolu bir ifadeyle annesiyle bakıştıktan sonra Neith'in omzuna elini koydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Neith
FantasyNeith Ailesine varana kadar etrafı tıka basa büyücülerle çevrili... Her şey yolunda gibiydi ta ki Neith doğana kadar. Açıklama kısmını daha sonra düzenleyeceğim :D Ama siz şimdiden Neith'i sevmeye başlayabilirsiniz. :)