0.1

111 11 6
                                    

Multimedya Cansu

Yatağımda düzgün bir kitap okuma şekli bulmaya çalışırken annemin bağırışını duydum:
-Alyaaa! Kızım kapı çalıyor duymuyor musun? Ben yemek yapıyorum ellerim batık. Kapıya bakamayacağım.
-Tamam Anne! Ben bakarım. Cansu gelecekteki zaten.
Koşarak kapıya gittiğimde yanılmadığımı anladım. Cansu elinde börek tabağıyla kapımda dikiliyordu.
-Nerdesin kızım ya! Ağaç olduk burada.
-Patlama be açtık işte kapıyı! Hem börek mi o senin elindekiler bakayım.
-Evet ama sana getirmedim. Ben o börekleri Nurcan teyzeciğime getirdim. Çekil önümden.
-Ya saçmalama, getir şunları da yiyelim.
-Hayır.
Ama tabikide ben o böreklerden yiyecektim. Koşturarak elindeki tabaktan bir börek kaptım ve yemeye başladım. Annem:
-Kızım sen hiç uslanmayacak mısın!? Cansu sende hoşgeldin kızım.
-Hoşbulduk Nurcan Teyze.
-Neyse benim işim var. Gidiyorum.
Annem mutfağa gittiğinde bizde Cansu'yla benim odama gittik. Bugün yaz tatilinin son günü olduğu için yarın okula gidecektik. Bizde bugünü depresyona girerek ve dedikodu yaparak geçirecektik. Cansu:
-Duydun mu? Bizim okula 4 tane yeni erkek gelmiş. Ve 3'ü bizim sınıftaymış.
-İnşallah yakışıklılardır da gözümüz gönlümüz açılır. Bıktım bizim malları görmekten.
-Aynen yaa valla bende bıktım. Bir de bu sene 12'ye geçen Nazlı varya nişanlanıyormuş.
-Ben zaten o kızdan böyle bir şey bekliyordum.
Cansu'yla bir kaç saat daha konuştuktan sonra saat geç olduğu için annesi Cansu'yu çağırmıştı. O da gitmek zorunda kalmıştı. Bende biraz kitap okuyup yatmıştım(malum yarın okul var.).

Ertesi sabah saat 07.30'da kalktım. Okulum ile evim arasında 15 dakikalık bir mesafe vardı. Biraz erken kalkmıştım çünkü bugün okulun ilk günü olduğu için 'sevgili müdür bey' in en az yarım saatlik konuşmasını dinleyecektik. Hemen dün akşamdan hazırladığım kıyafetlerimi giydim. Okul forması tercih etmedim çünkü ilk günden bir şey demiyorlardı. Sonra saçlarımı taradım ve salık bıraktım. Daha sonra ailecek kahvaltı yaptıktan sonra telefonumu da aldım ve evden çıktım. Tam Cansuların evinin sokağına girecekken(Cansuların ve bizim evin arasında bir sokak var) telefon çalmaya başladı. Telefonda "Canom Arıyor" yazıyordu. Telofonu açtım ve Cansu:
-Ben bugün okula gelmeyeceğim. Ateşim var ve boğazım ağrıyor. Yataktan çıkacak halim yok.
-Geber, dermişim. Neyse tamam geçmiş olsun akşamüstü gelirim yanına. Hadi şimdi kapatıyorum.
-Tamam. Ama akşamüstü okuldaki en küçük değişiklik yapan kişiyi bile bana söyleyeceksin. Birde şu yeni gelen erkeklerle ilgili nerden gelmiş, yakışıklımıymış bişeyler öğren. Hadi kapat.
-Emredersizin efendim. Dedim ve telefonu kapattım. Sonra yürümeye başladım.
15 dakika sonra okulun kapısının önündeydim. Tam içeri girecekken birisi koluma sertçe çarptı ve telefonumla romanım yere düştü. Tam kimin düşürdüğüne bakacaktım ki çoktan gidiyor olduğunu gördüm. Arkasından:
-Hayvan! İnsan bir özür diler!
Dedim ama dönüp bakmadı bile. Sonra yerden telefonum ve romanımı alacağım sırada birisi romanı elimden aldı. Ve:
-Güzel romandır. Bende okudum. Dedi.
-Siz kimsiniz?
-Pardon kendimi tanıtmayı unuttum. Merhaba ben Kağan. Kağan Vural. Buralarda yeniyim.
-Ha, sen şu yeni gelen öğrencilerdensin. Merhaba bende Alya. Tanıştığıma memnun oldum.
-Hangi şubedesin Alya?
-Ben 11-B şubesindeyim. Sen?
-Buna duyduğuma üzüldüm. Maalesef aynı şubede değiliz. Ben 11-D'deyim.
-Görünüşe göre kitapları seviyorsun.
-Evet kitap okumak en çok sevdiğim şeylerden biridir. Sadece kitap dolu bir odada saatlerce durabilirim.
-Aynen. Kitaplarla yaşıyorum desem yeridir.
-Neyse şimdi sıraya geçmemiz lazım. Sonra devam ederiz. Görüşürüz.
-Görüşürüz.
Kağan'ın yanından ayrıldıktan sonra sıraya geçtim ve müdürün yarım saatlik konuşmasını dinledim. Daha sonra ise sınıfa çıktım. Her sene olduğu gibi bu senede arka cam kenarına oturacaktım ki birinin oraya oturmuş olduğunu gördüm. Ve o tarafa doğru gittim. Sırama oturan kişinin sabah bana çarpıp giden kişi olduğunu anladım.
-Sıramdan kalkar mısınız lütfen?
-Niye kalkayım?
-Çünkü benim sıram.
-Tapulu malın mı?
-Sanane
-Kalkmıyorum.
Başka sıra var mı diye etrafıma baktığımda hepsinin dolu olduğunu gördüm. Mecbur bu odunun yanına oturacaktım. Zaten az sonra hocada gelecekti. Dedim ki:
-Sen inatsan bende inadım. Bende burada oturacağım.
-Ne yaparsan yap.
İçimden küfürler mırıldanarak yanına oturdum. Sonra sınıf öğretmenimiz geldi. Ve yeni gelen öğrenciler kendini tanıttı. İlk olarak önümde oturan iki kişi kendini tanıttı:
-Ben Emre Korkmaz.
-Ben Kuzey Eroğlu.
Sıra yanımda oturan çocuğa gelmişti.
-Ben Ediz Arslan.
Kendini tanıtma işi bittiğinde, ilk hafta ders işlenmediği için hoca bizi serbest bıraktı. Herkes birbiri ile muhabbet etmeye başladı. Ben ise kitap okuyordum. Çünkü konuşacak kimsem yoktu. Yakın olduğum bir tek Cansu vardı fakat o da gelmemişti. Önümde oturan adının Kuzey olduğunu öğrendiğim çocuk arkasına döndü ve bana:
-Merhaba. Dedi.

SATÜRNÜMÜN HALKASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin