Gördüğüm manzara karşısında hala şoktaydım. Bildiğimiz o odun Ediz gitmiş yerine centilmen Ediz gelmişti resmen. Ve inanın ki centilmen Ediz, odun Ediz'den bin kat daha iyiydi. Ediz:
-Alya ne oldu? Sen iyi misin? Beni duyuyor musun?
-Şey evet iyiyim. Yani senin çorba falan yapabileceğini aklımın ucundan dahi geçirmemiştim de bu yüzden biraz şok oldum.
-Ne o beni beceriksiz falan sandın galiba?
-Yok yani senden beklemezdim böyle şeyler.
-Neyse hadi çorbanı iç. Soğumasın.
-Hmm. Çok güzel kokuyor. Ne çorbası bu?
-Mercimek.
-Oha! En sevdiğim çorbayı yapmışsın.
-Aklıma mercimek geldi onu yaptım. Tamamen tesadüf.
Dedi. İkimizin de sabahtan beri karnı acıkmıştı. Birer kase çorba içtik ve salona geçtik. Ve televizyon izlemeye başladık. Ama televizyon da bu saatte sadece yemek programları vardı. Ediz'e:
-Ben odama gidip laptopu getireyim. Yoksa sıkıntıdan patlayacağız.
-Sen otur ben getiririm. Odan nerede?
-Gerek yok ben getiririm.
Dedim ve odama gittim. Ama laptopu bulamıyordum. Çünkü annemin düzen takıntısı vardı ve laptopu çantasına katıp bir yere koymuştu. Ben hala laptopu ararken arkamdan Ediz'in sesini duydum:
-Ne arıyorsun?
-Annem laptopu bir yere koymuş ama bulamıyorum.
-Yardım etmemi ister misin?
-Olur aslında.
Dedim ve o da laptopu aramaya başladı. Sonra Ediz:
-Ben buldum. Galiba. Dedi.
-Oha ya gözümün önünde duran şeyi görmemişim resmen!
Dedim. O sırada Ediz kitaplığıma bakarak:
-Kitap okumayı çok seviyorsun anlaşılan. Dedi. Bende:
-Onlar benim canımdan bir parça sayılır desem yalan olmaz. Nasıl oksijen bir ihtiyaçsa kitapta aynen öyle benim için. Herkes 'abartma o kadar da olmaz' diyor. Ama gerçekten abartmıyorum.
-Sen gördüğüm en değişik kızsın Alya.
Dediğinde içimden bir sıcaklığın geçtiğini hissetim. Yanaklarımın kızardığından da adım gibi emindim. Bende ona karşılık:
-Sen de gördüğüm en değişik erkeksin Ediz. Daha önce hiç sevgilim olmadı belki ama kitaplarda okuduğum erkeklerin hepsinin karışımı gibisin.
-Ne?! Gerçekten hiç sevgilin olmadı mı?
-Hayır. Çünkü ben iki kalp atışını aşk sanan insanları sevmiyorum. Aşk o kadar basit bir şey olamaz. Her gördüğümüz kişiye aşık olamayız ben insanların bir ruh eşi olduğuna inanıyorum. Ben okuduğum kitaplardaki gibi bir aşk istiyorum. Ve bence bu imkansız.
Dediğimde Ediz'in gözünde farklı bir duygu olduğunu gördüm. Sanki böyle hayranlıkla bakıyor gibiydi. Ya da bu benim uydurduğum bir şeydi. Ediz:
-Hadi gel salona gidelim artık.
Dedi ve laptopu alıp gitti bende arkasından gittim. Laptopu ortadaki masaya koyduk ve karşısındaki kanepeye oturduk. Sonra ikimizin de ortak fikri olan Labirent filmini izlemeye karar verdik. Sabahki içtiğim ilaçların etkisinden olsa gerek ben gözlerimi açık tutamıyordum ve başım yana doğru yavaşça yatıyordu. Ama oraya kaymamalıydı. Ne kadar zorlasamda dayanamadım ve Ediz'in omzunda uykuya daldım.Ediz'in Anlatımıyla
Film izlerken omzumda bir ağırlık olduğunu hissetim ve kafamı çevirdiğimde Alya'nın omzumda uyuyakaldığını gördüm. Büyük ihtimalle sabahki ilaçların etkisinden uyuyakalmıştı. Yanımdaki örtüyü aldım ve Alya'nın üzerine örttüm. Sonra Alya'nın odasındaki konuşmalar aklıma geldi. Alya'nın şimdiye kadar hiç sevgilisinin olmamasının nedeni beni etkilemişti. Bunu kabul etmeliydim. Aslında bende Alya gibi düşünüyordum. Şimdiye kadar hiç sevgilim olmadı desem yalan olmazdı. Çünkü ben kızlarla sevgili olmak için konuşmazdım. Sadece öylesine takılmak için konuşurdum. Şu ana kadar kimseye kör kütük aşık olmadım.
Ama Alya hayatımdaki çoğu şeyin ilki olmuştu. Okula ilk geldiğimde onun amacının sadece diğer kızlar gibi beni yakışıklı bulduğundan dolayı benimle konuşuyor sanmıştım. Ama yanılmıştım o okulun ilk günü benimle bir sıra yüzünden kavga etmişti. Ben daha önce hiç bir kızla kavga etmemiştim. Veya ona annemin öldüğünü söylememiştim. Ya da hastaneye götürmemiş ona evinde çorba yapmamıştım. Dediğim gibi Alya çoğu şeyde benim ilkim olmuştu. Bu dediklerimden sonra ona aşık olduğumu düşünebilirsiniz belki ama değilim. Ona aşık değilim ve olacağımı sanmıyorum. Ben bunları düşünürken Alya bir elini benim üstüme doğru atmıştı. Tam o sırada telefonumun melodisini duydum. Cebimden yavaşça çıkardım ve ekrana baktım. Kuzey arıyordu. Telefonu açtığımda:
-Ediz nerdesin aşkım ya merak ettik hiç haber de vermiyorsun sendeki yerimiz bu kadar mı?!
Dedi.
-Bir kere de cıvıtma be Kuzey.
-Tamam be sustum. Söyle hadi nerdesin?
-Alya'nın evindeyim.
-Oha lan ne ara o kadar yakınlaştınız.
-Saçmalama lan ne yakınlaşması hastaneye gittik sonra Alya'yı evine bırakacaktım ama evinin önünde başı döndü az kalsın düşüyordu bende annesigil gelene kadar yanında duracağım sonra gelirim yanınıza.
-Ooo Ediz sen böyle şeyler yapar mıydın ya?
-Kuzey dayak istiyorsun herhalde!
Kuzey yanındaki Emre'ye:
-Ben aşk kokusu alıyorum Emre sen alıyor musun?
-Oğlum başlatma aşkına bak kötü olur.
-Ediz aşık olmuuuş.
-Yanına geldiğimde ağzına sıçacağım Kuzey.
Dedim ve telefonu kapattım. Saate baktığımda 18.00 olduğunu gördüm. Alya'nın ailesi gelmek üzeredir zaten ben artık gideyim diye düşündüm ve Alya'yı yavaşça kendimden uzaklaştıracağım da 'yaa gitme' dedi. Rüya görüyor olmalıydı. Tekrar uzaklaştıracağımda beni bırakmadı. Bende mecbur oturmak zorunda kaldım. Sonra kapının tıkırtısını duydum. Ve içeri biri girdi. Gelen Alya'nın annesiydi.Beğenmeniz dileğiyle...
🖤🌹
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SATÜRNÜMÜN HALKASI
Teen Fiction"Satürn'ün halkasız bir anlamı kalmaz. Benim de sensiz bir anlamım kalmaz. Benim Satürnümün Halkası olur musun Ediz?" ... Bu benim ilk deneyimim hatam olursa affola. 🌹