You can be hero • Jikook [Spideypool Au] ✔

19: Sensiz olmak istemiyorum

Katy Perry - Rise

Keyifli okumalar...

★ ★ ★

"Elimi sakın bırakma, örümcek."

Burnunu çekip Jimin'in elini daha sıkı kavradım.

Arabada bana kalbimdeki zaman taşını anlatırken yüzünde oluşan çaresizlik bir türlü aklımdan çıkmıyordu.

"Sen de benim elimi bırakma, pool."

Yoongi'nin peşisıra harabeye dönen şehir merkezine adım attık.

Herkes yerde yatıyordu.

Ölenler... Yaralananlar...

Bakışlarımı kaçırıp başımı şimdi morun tonlarına bürünen ürkütücü gökyüzüne çevirdim.

Portal hâlâ oradaydı.

Hemen altında da bir ışık hüzmesinin içinde bir gemiden aşağı inen altın renkli zırhıyla iri yapılı, mor renkli bir uzaylı...

Yerdeki diğer uzaylılar "Babamız geldi! Yüce Thanos hoşgeldi!" nidalarıyla onu çağırıyorlardı.

Thanos dedikleri iri uzaylı ise yere adımını atar atmaz kibirli bakışlarla etrafını süzmeye başlamıştı.

"Önümde eğilin değersiz böcek sürüsü! Sonunuz geldi. Diz çökün ve benden merhamet dilenin!"

Sertçe yutkundum.

Tanrım... Çok çirkin...

Jimin kendini tutamayarak güldüğünde savaş alanındaki tüm bakışlar bizi bulmuştu.

Thanos denen mor yaratığın da...

"Kim bu gülen hatsiz?!"

Jimin elimi bırakmadan bir adım öne çıktı.

Her zamanki gibi korkusuz olduğunu her yerde göstermek zorundaydı.

Karşısındaki galaksiler arası katil ünvanlı, mosmor, buruşuk üzüme benzeyen koca bir uzaylı olsa bile...

Çünkü o Deadpool'du.

Kolay kolay korkmazdı.

"Ben Deadpool! Sen de şu kuruyemiş reklamındaki buruşuk üzüm kostümü giyen herif olmalısın! Merak ediyorum da... Burda herkes sana baba diyor. Bu kadar çok çocuğu ne ara yaptın? Prezarvatif kullanmıyor musun yoksa? Ne terbiyesiz bir uzaylısın sen öyle?"

Jimin her zamanki gibi karşısındakini küçümseyen ezici konuşmasından yapıyordu.

Thanos bize dik dik bakarken sertçe yutkundum. Birazdan kötü şeyler olacakmış gibi hissediyordum.

Ve örümcek hislerim bugüne kadar hiç yanılmamıştı.

Thanos eldivenli elini havaya kaldırdı.

Bu hareketiyle tüm gücün onda olduğunu ve ayağımızı denk almamız gerektiğini söyler gibiydi.

İki adım önce çıkıp onun iri bedeninin yanında küçücük kalan bedenlerimize baktı.

En çok da Jimin'e...

"Nasıl küstah bir yaratıksın sen öyle? Annen sana büyüklerinle nasıl konuşacağını öğretmedi mi, seni iğrenç küçük sıçan?"

Jimin maskesinin ardından bir şeyler mırıldandı. Küfür etmişti sanırım.

Dudaklarımı dişledim.