3: Okuldaki çekik keş

5.7K 647 413
                                    

Despicable-grandson 

Keyifli okumalar...

★★★

"Şu çocuk beni ölümüne korkutuyor yahu? Onun keş olduğunu duydum. Sokak arkalarında Marihuana satıyormuş. Hey... Neden şimdi bize öyle bakıyor? Duydu mu ki? Oof... Manyak mı ne?"

Kafamı çevirip Hoseok hyungun korkuyla gösterdiği tarafa baktım ve yine siyah kapşonunu bir an olsun kafasından çıkarmayan o çocuğu gördüm.

Neden herkes ondan bu kadar çekiniyordu anlamıyordum doğrusu.

"Neden tırsıyorsun ki bu kadar, hyung? Korkulacak biri gibi durmuyor. Daha çok..  Asosyal biri gibi sanki."

Hoseok hyung sertçe omzuma vurdu.

"Jeon! Mal mısın o'lum sen? Baksana tipi bile psikopata benziyor. Ya gece evine yürürken yolunu kesip sana bıçak sallasa? O zaman da böyle konuşabilir misin?"

Yaptığı son şey olur gerçi ama...

"Park Jimin! Seni piç kurusu, buraya bak!"

Bir grup Amerikan futbolu antrenmanından çıkan gerzek ona bağırdığında dönüp tekrar o tarafa baktım.

"Sikik Koreli! Nerde bizim şekerler?"

Uyuşturucuya şeker demeleri garibime gitse de izlemeye devam ettim.

Ayrıca ne demeye benim ırkıma küfür ediyordu bu gevşek?

Yavaş yavaş sinirlenmeye başlıyordum.

Ama kapşonlu çocuk gayet sakin bir şekilde konuşmuştu.

"Çeneni kapatmazsan senin kafanı alır, yanındakinin pantolonununa sokarım."

Yüzü görünmüyordu ama sesini herkes çok net duymuştu.

Hoseok hyung ve ben merakla onu izliyorduk.

Bu okula başladığımdan beri ilk defa bir olay çıkacak gibiydi. Ve hyungumla biz... kaosu severdik.

"Sen... Sen bizi tehdit mi ediyorsun lan keş?!"

Çocuk boynunu çıtlattı.

"Ama ben sizi uyarmıştım. Şeker istiyorsanız çenenizi kapamalısınız."

Saniyeler sonra bağıran çocuğu ensesinden tutup kafasını onun yanında duran çocuğun pantolonuna soktu.

"Oow!!"

Sadece bunu yapmakla kalsa iyidi ama...

Çocuğun penisi bağıranınkinin ağzında olmasa... Daha iyi olabilirdi.

Kampüsten çığlık, bağırışma ve kahkaha sesleri yükselirken kafeden çıkan dekan koşarak olayın olduğu yere geliyordu.

Yanımdaki hyungum ise koluma girmiş hayretle çocuğu gösteriyordu.

"Aigoo! Şuna bak ya, n'aptı çocuğa!"

Elimde olmadan güldüm.

"Sinirlerim bozuluyor..."

Adının Park Jimin olduğunu öğrendiğim çocuk kapşonunu düzeltip ellerini cebine soktu.

Dekan kıpkırmızı olan suratıyla kampüs ortasında böyle bir sey yaptığı için onu azarlıyordu.

"Ne biçim öğrencisin sen be?! Ne yaptığını sanıyorsun? Ailen yarın ofisimde olacak Park! İkisi de!"

Sonra sinirle kıravatını gevşeterek basıp gitmişti.

Herkes dağıldığında o çocuklar her ne kadar öfkeli öfkeli onu süzseler de sataşmaya cüret edememiş ve bir hışımla yürüyüp gitmişlerdi.

Arkalarına bile bakmamışlardı.

"Ooh... Bunu yapacağını tahmin etmemiştim. Çekik keşe bak sen!"

Sadece söylenmekle yetinmişlerdi.

Jimin denen çocuk elleri cebinde sessizce uzaklaşırken az önce olanlar kafamın içinde oynamaya devam ediyordu.

Gerçekten, biraz önce yaptığı şey kötü olmasına rağmen... havalıydı da.

"Hey, Kook! Bu akşam bölüm başkanı Kore lokantasında içki gecesi düzenleyecekmiş. Geliyorsun değil mi?"

Burnumu kırıştırdım.

"İşim vardı gerçi ama..."

Biraz uyuyacaktım doğrusu...

"Hadi be o'lum! İki bardak bir şey içeceksin zaten. Sen dayanıklısındır, bir şey olmaz sana kolay kolay."

Zorakice kafa salladım.

"Hyung... Ah, her neyse. Geleceğim tamam. Akşam konumu mesaj atarsın."

Hoseok hyung omzuma vurup yanımdan kalktı.

"İşte bu be! Neyse şimdi derse gitmem gerek, sonra görüşürüz."

O koşarak derse gittiğinde yerimde iki büklüm oldum.

Cidden yorgun hissediyordum ama... Eve gitsem Maya hala okulu ektiğimi sanıp bana kızabilirdi.

Ya da hasta olup olmadığımı sorup bir saat bana o lanetli bitki çaylarını içirmeye kalkabilirdi.

En iyisi burda biraz uyumaktı.

Basit bir gazetecilik öğrencisiydim ve bugünkü son dersimi de almıştım.

Ah... Her neyse.

Okulu sevmiyorum ama lanet kampüsü çok güzel.

Kafamı masaya koyup gözlerimi kapattım. Uzun bir süre uyuyacaktım sanırım.

• • •

"Hey, şeker çocuk uyan."

Biri kolumu dürtüp beni sarstığında farkında olmadan elimi sıkıp olan gücümle ağ fırlatmıştım.

Siktiiir!

Beni dürten kişi kampüs duvarına yapışmıştı tabi ki.

Ah Tanrım...

Ne ara gece olmuştu? Bu saate kadar uyumuş muydum yani?

Duvara yapışan kişi...

"Hoseok hyung?!"

Siktir...!

Gözleri ardına kadar açılmış bana bakıyordu.

"Jeon Jungkook? Hemen bana bunu açıklıyorsun!"

• • •

"N-ne demek istiyorsun? Sen... Örümcek adam mısın yani?!"

Usul usul kafa sallarken bir yandan da hyungumun üstündeki ağ parçalarını temizliyordum.

"Yani... Daha önce kostümümü görmüş olmana rağmen anlamaman garibime gitmişti gerçi."

Hoseok hyung gözlerini koca koca açtı yine.

"Ben... Onu fantezi için falan kullanıyorsun sanmıştım. Hani Youtube'daki kalça tokatlayan örümcek adamlar var ya... Ah Tanrım... Aklıma mukayet ol."

Kahkahalarla gülmeye başladığımda omzuma bir yumruk yemiştim.

"Ah... Bu gece sağlam içsem iyi olur. Sonuçta... En iyi arkadaşım örümcek adam çıktı. Tanrım..."

★★★

Hi people xnbdh

Umarım bölümü beğenmişsinizdir. Kısa kısa gidiyor biliyorum ama yakında yakınlaşmalar başlayacak.

Hadi eyw✋😊🌼

You can be hero • Jikook [Spideypool Au] ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin