Sancılar

8.4K 218 81
                                    

Geç geldi bölüm kusura bakmayın, yoğun günler yaşıyorum :/

İyi okumalar!

"Ne var Teo?" Yayıldığı sandalyesinde doğrularak kaşlarını havaya kaldırdı. "Küçük mükemmel sevgilin seni artık sevmiyor mu?"

Teo'nun beyaz olan suratı kıpkırmızı kesilirken yumruk yaptığı ellerini sıktı. Matias'a onu öldürmek ister gibi bakıyordu.

"Senin hastalıklı oyununu oynamak istemiyorum. Bizden uzak dur. Yeter." Çatallaşan sesi sinirini ele vermişti.

Runa kafasını kaldırdığında elinde kahve potuyla dikilen Liyana'yı fark etti. Yüzünde robotlaşmış tebessümüyle dümdüz karşıya bakıyor, arada kafasını boşalan kahve fincanı var mı diye çevirmek dışında hareket etmiyordu. Hemen arkasında siyah kıyafetler içerisinde keskin bakışlı bir koruma belirdi. Tüm dikkatiyle geniş odanın her bir noktasını tarıyordu, tehlike anında harekete geçmeye hazırdı. Ardından bir koruma daha gözüktü ve merdivenlerden hızlıca yukarı çıktı. Hareketli bir gün oluyordu.

"Oyun falan yok ortada Teo. Ne çabuk parlıyorsun sen de." Matias güldüğünde gözleri kısılmıştı. "Belli ki bir yanlış anlaşılma olmuş, bunu telafi etmeme izin ver."

"Senden bir şey istemiyoruz." Runa karnında oluşan gergin düğümlere aldanmadan atıldı.

Matias'ın bakışları hafif bir sinirle parlayarak kendisine döndü. Kardeşiyle konuşmalarını bölen genç kıza haddini bildirmek ister gibi bakıyordu. Ağırlığını kaydırarak kıza doğru eğildi. Fakat sonrasında fikir değiştirerek ela gözlerini irileştirerek devam etmesi için onu cesaretlendirdi.

Gözlerindeki çılgınlık, Runa'nın dikkatinden kaçmamıştı.

"Matias'la böyle konuşamazsın!" Bu sefer söz kesen Safir'den başkası değildi.

Kumral buklelerini geriye attıktan sonra dik çenesiyle Runa'yı işaret etti. Ağır parfümü kızın başını ağrıtıyordu. Bu korkunç adama olan sorgulanamaz bağlılığı çok tuhaftı, yanlış geliyordu Runa'ya.

"Kes sesini." Matias Safir'in yüzüne bakmadan olduğu tarafa dönerek konuştu. "Her neyse... Safir'im ve ben bu akşam için güzel bir parti planladık, ufak bir etkinlik... İkinizin de orada olmasını isterim. Zeytin dalı uzatıyorum burada sana kardeşim."

Matias'ın sözlerinin ardından Teo daha fazla dayanamayarak ayağa kalktı. Yediği bir şey midesini bulandırmış gibi buruşturmuştu suratını. Gözlerini kapatarak derin bir nefes verdi. Keyifsiz ve odadakilerden soyutlanmış hali Runa'yı endişelendirmişti. Şüphesiz ki Matias'ın omurgasız davranışlarından dolayıydı.

Runa da oğlanın ardından ayaklanırken Matias kalın kaşlarını kaldırdı. Çarpık gülümsemesinin yapıştığı dudaklarının aralandığını gören Teo, seri hareketleriyle masanın üzerinden eğilerek tek elini tehditkar bir şekilde Matias'a doğrulttu. Sinirlerinin kopmaya yakın hali yüzüne yansımıştı. Matias sınırı aştığının farkına varsa da yüzündeki sinir bozucu gülümsemeyi silmedi. Daha fazla kardeşini dinlemeye niyeti olmayan Teo , yanında dikilen Runa'nın elini avucunun içine alarak onu yemek masasından uzağa, merdivenlere doğru yönlendirdi.

Merdivenleri çıkarken Matias'ın arkalarından seslenen cıvık sesini işitmişlerdi.

"Başın belaya girecek. Kendisinden önce masadan kalkmamızdan hoşlanmıyor, bunu biliyorsun."

Odalarına girdiklerinde Teo tuttuğu nefesini vererek kendisini geniş koltuğa attı. Ağrıyor gibi gözüken başını ellerinin arasına almıştı. Sonra Runa'ya döndü ve yumuşamış ifadesiyle ona doğru baktı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 20, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

SAHİPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin