I want to kill you

494 65 21
                                    

Onu görmenin bana mutluluk getireceğine kendimi inandırmıştım çünkü onu seviyordum. Onun ellerini tutmak eskisi gibi hissettirecekti belki, sıcaklığı, kucağındaki yerim evim olacaktı. Buna belki de biraz ben sebep olmuştum, her şeyin bu kadar kötüye gitmesine. Yatağının kenarında, yerde donuk bir şekilde oturacağımı ve günü böyle sonlandıracağımı tahmin etmemiştim. Oysaki başta her şey ne güzeldi. Saatlerce ona sarılmıştım, birbirimizi öpmüştük, bana güzel şeyler söylemişti, ona güzel şeyler söylemiştim. Her şey olması gerektiği gibi hissettiriyordu. Eğer ben o soruyu sormasaydım belki..

"Leah.." Oturduğu yerden kalkmaya çalışırken yere damlayan birkaç parlak, koyu sıvıyı fark ettim. Sendeleyerek, kafasına fırlattığım kül tablasının beyninde yarattığı sarsıntıya aldırmadan yürümeye çalışıyordu. "Leah," dedi tekrar, şimdi tam karşımda duruyordu. Ona bakacak gücü kendimde bulamadım. Şoktaydım ve sadece oturup yeri izliyordum. Diz çöktü, ellerinde beyaz bir kumaş parçası tutuyordu. "Lütfen, bana zorluk çıkartma benim tatlı altınbalığım. İnan bana en iyisi bu." Kucağımda duran bileklerime bakarak, "Uzat ellerini bebeğim." diye fısıldadı. Kapının anahtarı cebinde duruyor, parlaklığıyla gözümü alıyordu. Ona uzanıp az önce denediğim ama başaramadığım şeyi yapabilirdim, buradan kaçıp gidebilirdim, ölsem bile bunu önemseyecek durumda değildim. Ama gidemedim.

Tepkisiz durduğumu görünce bileklerimin çevresine sardığı beyaz kumaşı nazik ancak içinden kolaylıkla kurtulamayacağım bir şekilde bağladı. "Sadece benimle olmanı istiyorum." dedi. "Sadece yanımda kalmanı." Bana bakıyordu. Ölü gözlerime. Yarattığı enkazın farkında mıydı merak ediyordum. Güçsüzdüm, yıkılmıştım. Hayallerim elimden alınmıştı. Sevgilim bana ihanet etmişti, en sevdiğim en olmayacak yerden vurmuş gibi hissediyordum. Her şey o lanet olası soru yüzünden olmuştu. Neden gittin?

"Seni öldürmek istiyorum." Kelimeleri döküldü ağzımdan. Ona keşke hiç dönmemesini söylemek istedim, ondan nefret ettiğimi, ellerimi canı istediğinde bağlayamayacağını. Beni zorla yanında tutamayacağını. Ama o uzanıp alnımı öpünce her şey birer baloncuk gibi patlayarak uzaklaştı. Kendimi onun göğsüne başımı yaslarken buldum. Ağlamak istiyordum, daha çok bağırmak, hakaret etmek, az önce kırdıklarımdan daha fazlasını kırmak. Onu öldürmek.

Onu öldürmek..

Benim ona zarar verdiğimi söylemişti. Benden uzaklaşmanın ona ilham vereceğinden, yokluğumdaki acının onu besleyeceğinden ve böylece yeniden çizip yeniden boyayabileceğinden bahsetmişti. "Kendime basit ama etkili bir son yazdım." demişti rahatça. "Ölü olacaktım ama gerçekten ölmeyecektim. Yeni bir kimlik, pasaport, yeni bir hayat.. Her şeye yeniden başlayacaktım." Yeni olan her şeye başlayacaktı. Bensiz. Beni hiç.. istememişti. Yokluğumun vereceği tarifsiz acının ona çok iyi geleceğini söylemişti. Yokluğum onu günden güne öldürecekti ve böylece gerçekten ölmüş olacaktı. Ve sonunda gerçekten ölünce gelip beni bulacaktı. Öyle de yapmıştı. Şimdiyse varlığı beni öldürüyordu. Ona ne yaptığımı hayal meyal hatırlıyordum. Havada uçuşan kağıtlar biraz önce gerçek olmuştu, bacaklarımda o tatlı karıncalanma vardı şimdi ama ona koşarken değil, ondan kaçarken olmuştu hepsi. Dudaklarımda izi vardı, onu öpmenin bana iyi geleceğini düşünen dudaklarım içime attıklarımı ısırmam yüzünden kan revan içindeydi. Avuçlarım onun iki sevgi dolu eline muhtaçken şimdi birbirlerine bağlı bileklerim sıcaklığında yanıyor, kavruluyordu. Benden ne istemişti? Beni öldürmek mi? Başaramamış mıydı yeterince? Beş senenin hesabını böyle mi verecekti?

"Burada kalmayacağım." dedim sakinlikle. "Beni alması için Damien'i arayacağım ve sen hiçbir şey yapamayacaksın." Bedenimi saran elleri ve saçlarıma takılan parmakları beni sakinleştirse bile içimdeki acıyı ve nefreti alıp götüremiyordu. Hafif bir gülümseme duydum bir an. "Benimsin." dedi. "Ve sonsuza dek benimle olacaksın. Kaçıp gitsen bile bulurum seni. Sen bensizlikte ölürsün altınbalığım." Başımın üstüne küçük bir öpücük kondurunca titredim, bedenim yorgunlukla iç geçirdi. Olanlar hayal sahnesi gibi geçiyordu gözlerimin önünden ama, yere saçılan kırık abajur parçalarını ve yırtılan bornozunu rahatlıkla görebiliyordum. Üstündeki siyah kazak da yırtılmıştı, onu ittirirken veya kendime çekerken bana karşı koymayışı daha çok çileden çıkmama sebep olmuştu. "Senden nefret ediyorum." dedim çıkan kısık sesimle, bende hiçbir şey bırakmamıştı. "Biliyorum." dedi usul usul. "Sana ne yaptığımı, seni ne hale getirdiğimi biliyorum ama özür dilemeyeceğim." Saçlarımı öptü. "Çünkü zamanı geri getiremem, olanları değiştiremem benim tatlı Leah'm." Koluna geçirdiğim tırnaklarımdan güç alarak yüzüne bakmak için başımı kaldırdığımda söylediklerinin aksine gözlerinde bambaşka bir ifade gördüm.  Bana acıyor muydu? Ona olan aptalca sevgimi kullanmak bu kadar mı tatlı geliyordu kalbine? "Beni öldüreceksin." dedim gözlerimi kaçırmadan. Başını salladı sakince, dudaklarını diliyle ıslatmasını seyrettim.  "Evet," dedi. "Her gün biraz daha öleceksin ama sonunda göreceksin tatlım.. Bizim birbirimizden başka hiçbir şeyimiz yok." Bağladığı ellerimi kaldırıp dudaklarına götürdü, gözlerinden ıslak renkler süzülüyordu. "Canını yakacağım, aşkım, benden nefret edeceksin. Her gün seni öldürmem için yalvaracaksın. Bana koşmak isteyeceksin ama döndüğün yerde olmayacağım. Bir başkasının kollarında bekleyeceğim seni, bir başkasının sevgisine iteceğim kendimi." Burnunu çekerek dudaklarıma küçük bir öpücük kondurdu. "Başka birine ait olacağım ve senin bunu her gün görmeni sağlayacağım. Kendini öldürmek isteyeceksin benim tatlı altınbalığım. Her gün benden nefret edeceksin ama vazgeçemeyeceksin." Alnıma yapışan saçları iterek beni koluna yatırdı. "Olmam gereken kişiye dönüşürken sadece kendimden almayacağım altınbalığım, senin aşkını da beraberimde götüreceğim.."

Selamlar!
Kafası karışanlar için Leah ve Zayn, Zayn'in ortadan kaybolması hakkında kavga ettiler çünkü Zayn gerçekleri itiraf etti. Ancak ilerleyen bölümlerde bunları daha çok irdelemek istediğim için üstü kapalı anlattım. Umarım psiko Zayn ve çaresiz Leah hakkında en azından küçük de olsa bir fikir oluşmuştur kafanızda. Bu tonda devam edeceğim, sizleri seviyorum ve lütfen oy verin. İyi geceler ailem. Sizi seviyorum.

#TeamFaith

goldfish | zayn Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin