I did nothing wrong

373 59 14
                                    

Annie'yi senin için feda ettim.

Birinden vazgeçmek. Birine değer vermek. Bu ikisi de çok ciddi ve çok yıpratıcı iki ayrı yoldu ve Zayn ikisinden de geçmişe benziyordu. Biri için gerçekten acı çektiği ortadaydı, ondan vazgeçmek zorunda kalacak kadar ama bana değer verdiğini söyleyemezdim, ben sadece bir oyuncaktım onun için. Belki eskiden olsa söylerdim ancak şimdi, değerin d'sinden bile bahsetmek anlamsızdı.

Leah benim, onu da benden almana izin vermeyeceğim.

Zayn.. Keşke sonsuza dek sadece senin olarak kalsaydım.

Hayat böylesine garip bir şeydi işte, her şeyin güzel gittiğini düşündüğüm o günler toz pembe birer anıdan ibaretti şimdi. Bir hayal, bir rüya, karmaşa belki. Özlem duyduğum ancak bir daha gelmeyeceğini bildiğim güzel zamanlar. Ağlamanın veya üzülmenin artık anlamsız olduğu zamanlar. Elimden sadece, gözlerimi kapatarak derin bir nefes vermek geliyordu, tıpkı tam da şu an yaptığım gibi. Hayır, ağlamayacaktım. O sadece hayatımın büyük bir kısmına misafir olmuş ve sonrasında da sessizce çekip gitmiş, tamam, belki de beni öldüğüne inandırmıştı, ancak hepsi bu kadardı, herhangi biriydi. Daha iyisini bulabilir, yeniden sevebilirdim. Damien benim için en uygun adaydı, beni seviyordu, birlikte güzel günler göreceğimize inandırıyor ve şefkatli davranıyordu. Zayn olmadan da devam edebilirdim, bunu kendime kanıtlamak istiyordum. Başarabileceğimi göstermek istiyordum. Eğer hayatımda bir değişiklik istiyorsam buna kendimden başlamam gerekiyordu ve öyle de olacaktı.

"Seni çok merak ettim." Damien sonunda konuştuğunda içimdeki bir parça suratına vurmak istedi, eğer onun yaşadığını ve benim hayal görmediğimi söyleseydi bununla yüzleşmek bu kadar acı verici olmayacaktı belki. Sırf bu yüzden, biraz da iletişimden uzak kalmak istediğim için ona cevap vermedim. Kızgındım ve bu kızgınlık çabucak geçecek cinsten değildi. Bana en azından onun yaşadığını söylemek zorundaydı, bunu borçluydu. Ben onu beş yıl boyunca, bütün kalbimle sevmiştim ve şimdi dışarıdan bakılınca, onun aşkına ihanet etmişim gibi görünüyordu. İnsanların ne düşüreceği değildi elbette umrumda olan ama ben bunu ona yapamazdım. Yapmamalıydım.

"Yanlış bir şey yapmadım." Sesimdeki soğukluk beni bile ürpertmişti. "Sadece onunlaydım, bir zamanlar olmam gereken yerde." Bu çok kalpsizceydi belki ama, o an başka türlü nasıl tepki verebilirdim bilmiyordum. Zayn'e olan sinirimi Damien üzerinden mi çıkartıyordum Tanrı bilirdi. Ancak gerçek olan bir şey vardı, Damien'e de en az Zayn'e olduğum kadar sinirliydim. Beni hayal gördüğüme ikna ederek ondan uzaklaştırmıştı. Ona en başından söylediğim şeyi önemsememişti. Her ne olursa olsun onunla evlenecektim, bunda anlamayacak bir şey yoktu ve bu durum beni daha çok çileden çıkartıyordu. "Leah.." Bir şeyler söylemek için hazırlanıyordu. Bense köşeye sıkışmış gibiydim adeta. İki gün içinde Zayn ile birlikte cehennemi yaşamıştım şimdiyse bir bilinmeze doğru sürükleniyordum. Ne söyleyeceğimi bilmiyordum, kafam çok karışıktı. Aklıma gelen ilk şeyi söyledim.

"Damien, bir süre görüşmesek.. iyi olur."

Ellerim aniden buz kesmiş, terlemeye başlamıştı. Damien arabayı ansızın durdurduğu için sarsılmıştım ve peşinden gelebilecek her şey beni endişelendiriyordu. "Onun yüzünden.." Damien öfkesini dişlerini sıkarak belli ediyordu. Direksiyonu kavrayan parmakları da en az dişleri kadar belli ediyordu kendini. "Onun yüzünden, değil mi?" diye sordu, bunun böyle olacağı belliydi. Kimseyle uzlaşmak mümkün değildi, biri kafayı yemiş, diğeri ise takıntılı bir ruh hastasına dönüşmüştü. "Bana yalan söyledin Damien." Kelimeleri döküldü ağzımdan. "Beni onun hayalini gördüğüme inanırdın, ne bekliyordun ki?" Sessiz kalmak istedim ancak bu şekilde, bu işi yarim bırakarak devam edemezdim. "Bana onun yaşadığını söyleseydin bile bu bir şeyi değiştirmezdi, anlıyor musun?"

Sessizlikte adım adım sakinleşmesini izledim, öfkeli soluklarının yerini normal nefeslere bırakmasını dinledim. Ve ona yalan söyledim. "Benim nişanlım sensin." dedim elimi kaldırarak. Denge sağlamaya çalışıyordum. Zayn'den kaçmanın yolu belliydi ancak bir süre Damien ile de görüşmek istemiyordum. Bu iki günün bıraktığı etkiyi ne zamana kadar temizlerdim, hiçbir fikrim yoktu.

"Bana yalan söylememeni dilerdim, Damien." Ağlamak istemiyordum, en azından onun önünde. "Bana söylemiş olsan bile, dönüp ona gitmezdim ve senin bunu biliyor olman gerekirdi." Titreyen ellerimi gizlemek için çantamın altına koydum. Kalbimde kocaman bir yük vardı ve bir gecede kendi sınırlarımın dışına çıkarak kendime ihanet etmiştim. Yalanlar söylüyordum, bu ben değildim. "Ben.. üzgünüm. Gerçekten üzgünüm Leah ama korkmuştum." Sesli bir şekile yutkundu. "Seni kaybetmekten korktum."

Ve bu cümle bir şekilde kendimi kötü hissetmeme sebep olmuştu. Kendimi ona karşı sorumlu hissettirmişti. Eğer bana söyleseydi belki.. Belkisi falan yoktu, söyleseydi daha mı farklı olacaktı sanki? Damien beni gerçekten seviyordu, değer veriyordu ancak aynısını Zayn için söylemek zordu. Bu yüzden Damien'den beni New Town'daki eski ve küçük apartman daireme bırakmasını istedim. 'Uzak kalmamız gerekiyor' demiştim yeniden. 'Beni gerçekten üzdün, yalnız kalmaya ihtiyacım var yoksa birbirimizi sonsuza dek kaybedeceğiz.'

Tehdit etme niyeti içinde değildim ancak gerçek olan buydu. Tek başıma kalmak ve olayları doğru şekilde değerlendirmek istiyordum. Beni kaybetmek istemeyeceğini biliyordum, bunu göze almazdı, beni seviyordu. Ona aşık değildim ancak onunla yaşayabilirdim. Belki mutlu olmazdım ancak harika bir dostum, mükemmel bir kocam olurdu ve belki günün birinde çocuklarımız bile olabilirdi. Zayn'e açtığım tüm kapıları kapatmak istiyordum, bu süre içinde sadece kendime ve işime odaklanmak istiyordum.

Benimle apartmanın girişine kadar yürümüştü, yüzünde sanki ayrılmışız gibi keder dolu bir ifadeyle onu terk etmeyeceğimi söylemenin verdiği umut dolu bir ifade arasında bir tavır vardı. Ellerini ceplerine sıkıştırırken onu seyrettim, hala çok kızgındım ancak bir şey yapamayacak kadar yorgun ve güçsüz hissediyordum. "Kısa bir süreliğine, söz veriyorum." Rüzgar iyiden iyiye kendini göstererek cildimi ısırmaya başlamıştı. Mavi renkli gözlerini gözlerime sabitlemiş, gitmek istemeyen o ifadesiyle bana bakarken gözlerimi yumdum. "Yalnız kalmak istiyorum ama bütün bunlar bittiğinde sana döneceğim." Her ne yaptıysa da, ona kızmak için geçerli bir sebebim kalmamıştı. Damien benim için güçtü artık, düne kadar tek gücümün Zayn olduğunu düşünüyordum ancak şimdi her şey başkaydı. Beni yanında istememiş, giderken haber vermemişti üstelik bana daha da kötüsünü yapmıştı. Öldüğüne inanmamı sağlamıştı. Damien ise sadece beni kaybetmekten korktuğu için böyle bir yalan söylemişti, güvenimi kırmıştı ancak ona az da olsa hak veriyordum. Beş sene boyunca beni sevmekten başka hiçbir şey yapmamış olan bu adama ihanet etmek istemiyordum. Parmaklarımın ucuna yükseldim, yüzü soğuktan buz kesmişti ancak ben ne yaptığımı bildiğim bir andaydım. Yüzünün iki tarafını kaplayan ellerimle onu kendime çektiğimde bunu beklemediği her halinden belliydi. Bana tamamen yabancı olan dudakları öpmek o kadar da kötü hissettirmemişti doğrusu, bunun için suçluluk duygusu hissetmiyordum. Belki de sırf bu yüzden onu birkaç kez öpmüştüm. Damien bana yıllardır aradığım huzuru ve sıcaklığı veriyordu. "Geri döneceğim." dedim yine ondan ayrılırken. "Ve evleneceğiz ancak zamana ihtiyacım var."

Beni anlayışla karşılaması için gerekli olan ne varsa yapmıştım ancak öpüşmek buna dahil değildi. Birinin açtığı yarayı diğeriyle doldurmak kadar saçması var mıydı onu da bilmiyordum. Ben ne yaptığımı bilmiyordum. Ancak eve girdiğimde çok garip bir şeyle karşılaştım.

Çantamın içinde durmadan titreyen bir şey olduğunu fark etmiştim ancak bana ait olamazdı. Zayn telefonumu şömineye atarken oradaydım ancak gün gibi ortadaydı, çantamda başkasına ait bir telefon ve üst üste pek çok mesaj vardı. Sadece bir tanesi ilgi çekici gelmişti nedense, kayıt defterinde "Sevgilim" olarak görünen tek bir mesaj.

"Onu bir daha öpersen yemin ederim seni öldürürüm."

goldfish | zayn Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin