Leah öldü. Zayn bunu kaldıramadı. Bir iskemlenin üstüne çıktı ve tereddüt etmeden kendini bıraktı. Ölüm sebebi boğazında oluşan baskının nefes almasına engel oluşu olarak kayıtlara geçmişti.
Son
Ya da;
Gazetede yazanlar bunlardı. Ünlü sanatçı Zayn Malik, karısının ölümünden sonra daha fazla dayanamamış ve kendini asmıştı. Bu seferki ölümü gerçekti, artık oyun yoktu. Leah da yoktu, Zayn de. Sadece isimleri birlikte anılıyordu. Ölmüşlerdi. Birlikte yaşamamışlardı ama birlikte ölmüşlerdi. Yanımda oturan kadın gazetesini kapatıp cıklayarak, "Zavallılar." diye söylendi. "Birbirlerini seven insanlara her zaman imrenmişimdir. Keşke Harry de burada olsaydı ve bu yazıyı benimle okuyabilseydi." Derin bir nefes alarak, "Şey o benim kocamdı." diye ekledi. Gülümsedim, elimden başka ne gelirdi bilmiyordum. "Kaybınız için üzgünüm.." Kadın sustu, muhtemelen hala gazetede yer alan genç karı koca için üzülüyordu. Onlar için ben de üzülüyordum, özellikle de Leah için. Yaşadığı şeyleri hak etmemişti doğrusu. Belki bir parça da Zayn için üzülmüştüm ama olan olmuştu. Artık geri dönüşü olmayan şeyler yaşanmıştı.
"K2976 numaralı uçak seferi için son çağrıdır.."
Duyduğum sesle refleksel olarak saatime bakmıştım, birkaç saat içinde uçacaktım ancak o hala gelmemişti. Endişe duymaya başlıyordum. Gerçi gelseydi, onu tanır mıydım bundan da emin değildim ama beklemek yoruyordu. Her şey için beklemiş biri olarak, bu andan sonraki her bir saniye bile işkence etmeye başlıyordu bedenime. Sanki bir mucize olabilirmiş gibi saatime yeniden baktım, hiçbir değişiklik yoktu. Bir bacağımı diğerinin üzerine atarak göğsüme düşen bir tutam saçı parmaklarımın arasına aldım, bu renge alışamayacaktım ve hayatımın kalanında bununla yaşamak tuhaf olacaktı. Bu ben değildim, eski halimi özlüyordum ama biliyordum da. O ölmüştü.
"Affedersiniz, burası boş mu acaba?" Yaşlıca bir adam, kibar sesiyle konuştuğunda başımı kaldırıp ona baktım. "Elbette bayım, yardım ister misiniz?" diye sordum, başını iki yana sallayarak yanıma oturdu. "Teşekkürler tatlım, ben hallederim." Geriye yaslandı, kolunun altına sıkıştırdığı gazeteyi çıkartarak sanki ezberlemiş gibi aynı sayfayı açtı. "Zavallı kız," dedi kadını tekrarlarcasına. "Genç bir kız için kötü bir son." Gülümsedi, gözlerinde gördüğünden daha fazlasını bildiğini ifade eden bir ışıltı vardı. "Onu tanıyor gibi konuşuyorsunuz." Adam sustu. Bir şey söylemedi ama gülümsüyordu. Onu kendi haline bıraktım, etrafıma bakınmayı sürdürüyordum, ondan bir iz arıyordum ancak yoktu. Belki de hiç gelmeyecekti.
"Karımdı." dedi yaşlı adam. Başta anlam veremediğimden ona boş gözlerle baktım. "Şu ölen kız, Leah." Gülümsedi, gözlerindeki gözlük olmasa da onu yine tanır mıydım? Dolmaya başlayan gözlerimi yüzünde dolaştırırken ellerimi yüzüme kapadım. Zayn? dedim dudak hareketleriyle. Kılık değiştireceğini biliyordum ama, bu kadar farklı birine dönüşebileceği aklıma bile gelmemişti. Başını salladı, "Merhaba benim tatlı altınbalığım." Yeniden kendi sesine dönerek konuştuğunda ağlamak ile gülmek arasına sıkışıp kalmıştım. "İnanmam için sana sarılmam gerekiyor biliyorsun değil mi?" Göz ucuyla etrafına bakındı, uzanıp yanağımdaki bir damlayı kurularken gülümsüyordu. "Bunu burada yaparsan eğer beni pedofiliden içeriye atarlar, çocuk gibi görünüyorsun." Sesli bir gülüş sergileyerek devam etti. "Tam da şu anda sana yapmak istediğim çok şey var ama.. beklemek zorundasın balığım. O yüzden sadece elimi tutabilirsin."
Suni deri yerleştirilen elinin üstü kırışık görünüyordu, yaşlı eli gibi. Kimliğini gizlemek için girdiği bunca zahmete değecek miydik bilmiyordum ama uzattığı elini içimdeki bütün sevgiyle kavradım. Bileğinin içinde, yapay derinin altında turuncu renkli ve belli belirsiz bir şekil vardı. Bir altın balık. Derin bir nefes aldım, sanki mutluluktan içim kabarıyordu. Gidecektik, birlikte yaşamamız gereken uzun bir süre vardı. Yüzündeki onca yaşlı dokuya rağmen gözleri gencecikti, ışıl ışıldı. "Canın hala acıyor mu?" diye sormuştu göğsümdeki yarayı ima ederek, oysa ki ben orada açılan yarayı bile unutmuştum. "Hayır," dedim. "Hiç acımıyor sevgilim." Elimi tutan parmakları sıkışlaştı, gözlerinden dökülmek üzere olan yaşları gördüm, boğazının yutkunmak ne kadar da zorlandığını. "Bana böyle seslenmeni hak edecek ne yaptım, bilmiyorum. Seni koruyamadım bile." Gözlerini silmek istedim ama yapamadım. Ona dokunursam kendimi daha fazla tutmayacağımı biliyordum. "Beni sevdin." dedim. "Ve beni sevmen, sana sevgilim demem için yeterli."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
goldfish | zayn
FanficZayn takma tırnaklarını çıkardı, göz makyajını ve dudaklarında katılaşan ruju sildi. Arkasına döndüğünde onu dikkatle izleyen tanıdık gözlere uzun uzun baktı. "Ben küçük bir altın balığıyım." Dudaklarında cansız bir gülümseme yaratıldı. "Beni kim b...