irwinslotus Bu bölüm senin için 💕
"Belki de dışarıya çıkmak sana iyi gelebilir." demişti Damien. Bu fikrin ne kadar doğru olduğundan emin değilsem de haklılık payı vardı. Kalabalık ortamlarda kısa bir anlığına bile olsa kendimi başka şeylere vererek odak sorunlarımdan uzaklaşabiliyordum. Bir davetten bahsetmişti, yeni açılan bir mekânın sahibi Damien'in çok yakın arkadaşıydı ve eğer gitmezsek bunun insanların gözünde hoş olmayacağını özellikle vurgulamıştı. Tepki vermediğimi anımsıyorum, onun yerine sadece kalkıp hazırlanmaya başlamıştım ve üzerime ne geçirdiğimi bile bilmiyordum. Kendimi görmemiştim, aynalara bakmaktan kaçınıyordum. Makyajımı ve saçımı bile Paula yapmıştı. En yakın arkadaşım, Paula.
"Harika görünüyorsun." demişti bittiğinde. Sade bir teşekkürle yanından ayrılıp salona döndüğümde Damien daha mutlu görünüyordu ancak ben gülümsememi yitirmiş gibiydim. Nefes almayı kesmek gibi. Ölmek gibi. Sen.. ölüydün. Büyük bir şokla uykudan uyanmışım gibi gözlerimi sonuna dek açıp derin bir nefes aldığımda Damien kolunu belimi desteklemek için bedenime sarmış, iyi olup olmadığımı kontrol etmek için beni gözlerden uzak bir köşeye çekmişti. "Halüsinasyon mu?" diye sormuştu, ki ben bunun sadece bir yanılsama görüntü olmadığından bu kadar eminken. Geçiştirmek için ona, "İyiyim." dedim, bu küçücük cümle dünya üzerindeki tek evrensel yalandı belki de. "Sadece bir an bunaldım." Damien bunu sanki gerçekten anlamış gibi bir edayla, "Borsadan konuşmaktan ben de pek hoşlanmam." diyerek, tarihe gömmüştü. Neden dolayı bu halde olduğumu biliyordu, eğer gerçekten bir şeylerin üstünü kapatmaya çalışmıyor olsaydı, bu kadar vurdumduymaz davranmaya devam edemezdi diyordum içimden. Neredeyse emindim, kalbi yalan söyleyebilir miydi insana? Onun olduğu ortamları hissettiğim zamanları hatırladıkça, kendi kalbime kızıyordum. Geldiği yolun verdiği enerjiyi metrelerce öteden hisseden ben, yaşamadığına nasıl da ikna olmuştum böyle. Ve neden, öldükten sonra görmediğim halüsinasyonları durup dururken, üstelik beş sene sonunda görmeye başlayacaktım? Mantıklı hiçbir açıklama yoktu, Damien gözümle gördüğüme, mantığıma ihanet ederken ben kalbimin sesini kesmeye çalışarak tamamiyle kendime ihanet ediyordum.
"Dans edelim mi?" Bu teklifi nedensizce geri çevirmekten uzaktım. Hareket etme ihtiyacı duyuyordum, olduğum yerde kaldığım sürece düşünme ve boşluk ihtiyacı artıyor ve bu da beni depresyona sürüklüyordu. Bazen ister istemez o ihtimali de düşünüyordum, acaba beynim bana oyun mu oynuyordu? Olabilir miydi? Evlilik stresine mi yenik düşmüştüm yoksa? Başım dönüyordu, zihnim karmakarışıktı. Ayakta kalabilmek için sadece Damien'ın boynuna sarılmış, olduğum yerde öylece sallanıyordum. Gözlerim her yerdeydi, beni meseleden uzak tutacak her taşın altında, eğlenen kadınları ve erkekleri gözlemleyerek kafamı dağıtma arzusu peşinde sağa sola yalpalıyordum. Birbirlerine değen tenlerin arasındaki sıcaklıktaysa, kendimi kaybetmek için yeni bir keşfe çıkıyordum. Bana dokunduğunda hep sıcak olurdu. Gözlerimi sıkıca kapatıp açtım, onun değil hayalini hissettirdiği hiçbir kavurucu duyguyu anımsamak istemiyordum ancak bu her nasılsa devamlı yaparak yediğiniz bir yemeğe benziyordu, tadı hiçbir şekilde değişmeyen el lezzeti gibi. Onun kokusu, alıp verdiği nefesinin tenime vuruşu, uykulu veya uykusuz oluşunu tek bir bakışıyla anlatması, tuvalinin önünde konuşturduğu ustalığı, beni resmederken takındığı o tavır, çaldığı piyano, notlara beceriksiz ancak istekli dokunuşu, öpücükleri.
Öpücükleri.
Onun gerçekten uyuduğu bir anı anımsamakta güçlük çekiyordum, sabahları çok erken saatlerde ayakta olur, üzerine aldığı tek parçayla, bornozdan bozma sabahlığıyla bağrı açık şekilde dolaşır, dudaklarının arasına sıkıştırdığı sigarasını tüttürerek boyaları karıştırırdı. Çıplak dolaşmak onun için üretkenliğini arttıran temel elementti. İnsan bedeninin her bir parçasından zevk duyar, tuvaline aktarırken dokunma dürtüsü içinde olurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
goldfish | zayn
FanfictionZayn takma tırnaklarını çıkardı, göz makyajını ve dudaklarında katılaşan ruju sildi. Arkasına döndüğünde onu dikkatle izleyen tanıdık gözlere uzun uzun baktı. "Ben küçük bir altın balığıyım." Dudaklarında cansız bir gülümseme yaratıldı. "Beni kim b...