Pencereden ılık bir akşam esintisi vuruyordu. Trafikte akan arabaların sesleri odaya kadar yükseliyor, kapatmadığım kalın perdelerin arasından şehrin ışıkları doluyor ve içerisini gündüz gibi aydınlatıyordu. Zayn'in ne yaptığını göremiyordum, karanlıkta kalan bedeninde hissettiğim tek şey kulağımın altında atan yüreğiydi. Ritmik ve sürekli atan bir ses. Varlığına şükrettiğim yegane mucize. Altındaki bacağını hareket ettirmesiyle yerimi düzelttim, rahatsız mı olmuştu yoksa? Sırtını dikleştirerek oturduğu yatakta vücudunun üstüne kapanmıştım adeta. Konuşmadık, kolları bedenimi sararken başka bir şeye ihtiyacım yoktu ancak korkuyordum. İçimde bir parça huzursuzluk vardı. Onun beni böylesine sahiplenerek sarması veya ara ara öpmesi bile içimdeki sesi susturmuyordu.
Adını fısıldadım. Hemen cevap vermedi ancak konuştuğunda sesi bir hayli derinden, var ile yok arası çıkmış basit "Hmm?" sesinden başka bir şey olmamıştı. Derin bir nefes aldım. "Şimdi ne olacak?" Bedenimi yakalayıp yukarıya kaldırdı. Böyle daha yakındık, daha samimi, daha sıcak.. gözlerinin yerini görebiliyordum. "Bu gece kutlamaya yapacağız." dedi. "Dans edeceğiz, yiyeceğiz, içeceğiz, öpüşeceğiz, birbirimizin olacağız." Sustu. Göğsünden gelen hislerini bastırmaya çalışırken buldum onu. "Şafağa kadar sevişeceğiz, sanki yarınımız yokmuş gibi. Sanki dünyadaki son günümüzmüş gibi ve sonra gideceğiz buralardan. Sadece sen ve ben." Kollarını omuzlarımın çevresine sararak beni kendine çekti. Alnıma dayanan alnının verdiği ağırlıkla kendimi kaybediyordum. "Balayında olduğumuzu farz et, sabah olduğunda kendi dünyamıza döneceğiz. Kendi.. evimize." Bu düşünce beni gülümsetmişti, "Bizim bir evimiz mi var?" Yanağımın ucuna dokundurduğu burnunu çene çizgimde dolaştırdı. "Bizim her şeyimiz var. Karım için en iyileri." Söylediği şey beni utandırmış, yüzümü gizlememe sebep olmuştu. "Yanlış bir şey söylemiyorum." dedi Zayn, pantolon cebinden çıkardığı evlilik cüzdanını ikimizin arasına koymuştu. "Karımsın ve bu gerçeği kimse değiştiremez." Sert kapaklı küçük deftere elimi uzattım. Evet, artık gerçekti. Biz gerçekten de evlenmiştik ve bu tamamen karmaşık bir anda gerçekleşmişti. Beklemediğim bir anda. "Neden?" diye sordum. "Neden kızgınlığımdan faydalandın?"
"Seni kaybetmekten korktum." Saçlarımın arasına koca bir öpücük kondurdu. "Damien ile evlenme fikrinde o kadar ciddiydin ki gözüm döndü, seni kaçırmayı bile düşündüm ama böylesi daha havalıydı." Güldü. Yüzümü kaldırıp beni öptüğünde gözlerim kararıyor sandım, baygınlık geçirmeme sebep oluyordu. "Haydi kalk." dedi normal bir sesle, bedenimi kendimden uzaklaştırıp doğruldu. "Önce bir şeyler yiyelim. Şarap var mı?" Ayaktaydı, pencereye yürüdü ve camı kapadı. "Plakları gördüm, harika dans müzikleri var." Aynanın önünde duran led ışıklı saatin göstergesi ilgimi çekmişti. "Saat gecenin ikisi." diyebildim. Omzunun üstünden şöyle bir baktı, "Gece bizim." dedi. "Ve her şey yeni başladı."
***
Kahverengi büyükçe bir cebe sahip mutfak önlüğünün içinde kaybolan Zayn'i hayatımda ilk kez görüyordum ve bunu daha fazla görmek için her şeyimi verirdim. Daha önce bilmediğim yetenekleri vardı, sebzeleri doğrarken hızlı ve ustaca hareket ediyor, tavada güzelce çeviriyor ve bir aşçı havasında havaya atıp yeniden tavada topluyordu. Bir ara dışarıya çıkmıştı, eksik şeyler olduğunu alıp geleceğini söylemişti ve şimdi karşımda duruyor, nereden çıkardığını bilmediğim beyaz elbisenin içindeki görüntümü izliyor ve arada, yemeğin hararetinden yanan göğsünü dindirmek için soğuk birasından yudumluyordu. Üzerine siyah bir gömlek ve siyah kumaş pantolon giymişti, çıkardığı kıyafetleri yanında getirdiği sırt çantasının içine tıkmıştı. Ne ara bu kadar hazırlık yapmıştı, aklına nereden gelmişti bilmiyordum ancak bu günü hayatımın sonuna dek unutamayacaktım.
"Başla." Barın üstüne bıraktığı tabağa hayranlıkla bakıyordum, mutfak adasının etrafını dolanıp plağın olduğu yere yöneldi. "Hareketli bir şeyler mı olmalı sence?" diye sordu. Omzumun arkasından onu izlerken kesilen nefesim yüzünden cevap verememiştim. "Önce hafif bir yemek müziği." dedi. "Sonrasında eğer istersen hareketli bir şeyler dinleyebiliriz ve tabi.." Sustu. Elinde tuttuğu plağa dikmişti gözlerini, yazılanları okuyordu. "Tabi biraz da slow.. seninle dans etmek istiyorum bu gece." Seçtiği plağı yerleştirdi, önlüğünü çıkardı ve tam karşıma oturdu. "Hala başlamamışsın." Sesinde çok az, çok çok az bir kızgınlık sezer gibi olmuştum. Gülümsemeye çalıştım, bu duruma alışamıyordum.
"Seni seyrediyordum." dedim, doğruydu, gözlerimi ondan alamıyorum. Kendi tabağından aldığı küçük bir lokmayı ağzına götürürken, "Artık buna ihtiyacın olmayacak." dedi. "Yani beni dikkatle izlemene. Çünkü bundan sonra gözünü açtığın her an beni göreceksin." Kestiği bir diğer parçayı bana uzatırken ciddi görünüyordu. Eli havada kalmıştı ancak ben yemek yerine onu öpmek istemiştim. Şaşırmıştı, beklemiyordu ama yapmıştım. Dudağının kenarını öptüm, ne çok yakın ne çok uzak. Onu seviyordum ve bunu bir kez daha fark etmiştim. "Hala rüya gibi geliyorsun." Dudaklarını dişledi, başını eğdi. Elindeki çatalı bırakıp avuçlarına ellerimi sıkıştırmıştı. "Sadece bir gecede hiçbir şeyi düzeltemem biliyorum ama söz veriyorum en iyisini yapmaya çalışacağım. Bizim için en iyisi neyse onu yapacağım."
Şaşkınlık, sevinç, mutluluk.. hepsi iç içeyken gözlerimdeki yaşlara söz geçirmek imkansızdı. "Bizim için.. bu kelimeyi duymak için ne kadar çok bekledim, biliyor musun?" Ellerimi hapseden ellerini kaldırıp üzerlerine birkaç küçük öpücük kondurdum. "Yaşıyorsun Zayn, karşımdasın, nefes alıyorsun.. ölecek olsam bile mutlu olarak gideceğim çünkü sen hayattasın, gerçeksin.."
"Ölmekten bahsetme n'olur." Ellerimi bırakıp barın etrafını dolandı. Sıcacık kolları arasına sıkıştırdı beni yeniden. Saçlarımı, yüzümü defalarca kez öptü. "Bu gece yeni bir sayfa açalım Leah, karı koca olarak." Gözlerinde o pişmanlığı görüyordum. Eğer elimden tutsaydı, gidelim deseydi onunla gelip gelmeyeceğimi bilmiyordu, almaktan korktuğu cevabı alacağını düşünerek sormamıştı, bana sormadan evliliğimizi gerçekleştirmişti. Korkmuştu. Beni kaybetmekten korkmuştu. Elimi tutup beni kendine çekti, plakta eskiden çok sık dinlediğimiz ve üzerinde saatlerce sohbet ettiğimiz bir şarkı dönüyordu. Bana sarıldı, ayaktaydık, saçma sapan bir ritim tutturmuş, çevremizde dönüyorduk. Buna dans diyordu bense aşık olmak. Yeniden, yeniden ve yeniden aşık olmak. Mavi saçlarına rağmen, dudağına bulaşan bir parça kırmızı rujuma rağmen, üzerine sinen yemek kokusuna ve ilk defa arzuyla bakan gözlerine rağmen.
"Bu gece hiç bitmesin." Beline doladığım kollarımla onu daha da çok kendime çektim. Bu bağı, bu teması seviyordum. "Bitmeyecek benim tatlı altınbalığım." Yüzümü yakalayarak bana soluksuz bir öpücük verdi. "Bitmeyecek, söz veriyorum."
Gecenin kalanında tenime ve kalbime hükmeden tek his arzu olmuştu. Bir gece içinde neler yaşamıştık bilmiyordum ama sonu güzel bitmişti. Ona aittim artık, bana aitti. Kendimi ona saklamış olmanın meyvesini mutlulukla tadıyordum. Yanımdaydı, birbirimizi seviyorduk, evliydik, her şey güzeldi.
Ama sabahın ne getireceğini kimse bilemezdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
goldfish | zayn
FanficZayn takma tırnaklarını çıkardı, göz makyajını ve dudaklarında katılaşan ruju sildi. Arkasına döndüğünde onu dikkatle izleyen tanıdık gözlere uzun uzun baktı. "Ben küçük bir altın balığıyım." Dudaklarında cansız bir gülümseme yaratıldı. "Beni kim b...