1.8

4.5K 206 66
                                    

Yüzümde hissettiğim soğuk suyla çığlık atarak şezlongtan kalktım. Faysal başımda kahkaha atıyordu.

"Faysal ne yapıyorsun sen?"

"Ferahlamanı sağlıyorum güzelim. Kötü mü ettim anlamadım ki?" Ona küfür mırıldanarak  yüzümü havluya kuruladım. Şezlonga geri oturduğumda Alaz elinde içeceklerle yanımıza geldi. "Evet alın bakalım." Gülümseyerek uzattığı içeceklerden birini aldım.

Tatilimizin üçüncü günüydü ve biz geldiğimiz günden beri her gün aynı saatte denize gelip gece yarısına kadar buralarda takılıyorduk. Artık çok monoton olmaya başlamıştı ve bu benim canımı sıkıyordu. Zaten bir haftamız vardı ve biz hep aynı şeyi yapıyorduk.

"Ya ben çok sıkıldım. Bir şeyler yapalım." Bulut hiç beklemeden cevap verdi.

"Denize gir prenses." Gözlerimi devirip denize baktım.

"Zaten üç gündür hep aynı şeyleri yapıyoruz. Sıkıldım. Başka bir şeyler yapalım." Hepsi düşünürce baktığında Faysal uzakta duran bir yere odaklanıp gülümsedi. "Ben buldum!" Hepimiz başımızı onun baktığı yere çevirdiğimizde voleybol sahasını gördük. Evet sıradan olabilirdi ama bizim her yaz voleybol turnuvamız olurdu ve bu hayatımdaki her şeyden daha eğlenceli gelirdi bana. Herkesten önce kalkıp Bulut'u kolundan tuttum ve yanıma çektim. "BULUT'LA AYNI TAKIMDAYIM!" Faysal gözlerini kısarak bana baktı.

"Hain! Beni sattın."

"Seninle oynayan kişi kaybediyor kardeşim." Bulut'un sözüne kahkaha attığımda bakışlarım Vuslat'a döndü. Ağlamaklı gözlerle Faysal'a bakıyordu. "Ne olursun beni seçme Faysal. Lütfen!" Faysal sanki beni seç demiş gibi Vuslat'ın kolundan tuttu. "Vuslat'ı seçtim!"

Bulut İlker'i çenesiyle gösterdi. "İlker'i seçiyorum. Çünkü voleybolda iyi." İlker omzunu silkerek Vuslat'ın yanına geçti.

"Sor bakayım ben seni seçiyor muyum?" Hepimiz buna kahkaha attığımızda Vuslat yanağına küçük bir öpücük kondurdu. Alaz ellerini havaya kaldırıp gülümsedi. "Size de ben kaldım artık."  Bulut gülümseyerek Alaz'ın sırtına vurdu. Sahaya yürürken Faysal, Vuslat, İlker ve Bulut önden yürüyorlardı. Ben onların biraz arkadındaydım. Mesafe çok uzak olmasa bile ne konuştuklarını duyamıyordum. Arkama baktığımda Alaz benim de arkamdaydı. Oldukça yavaş yürüyordu. Yürümeye devam ederken bir çocuk yanımda belirdi.

"Selam." Şaşkın bir ifadeyle çocuğa baktım. Bana gülümsemeye başladığında tek kaşımı kaldırdım. "Tanışabiliriz diye düşünmüştüm."

"Kusura bakmazsan geçebilir miyim?" Tam geçecekken kolumdan tuttu. "Neden tanışmayı reddediyorsun ki? Sana İzmir'i gezdirebilirim."

"İzmir'i gezdirecek birine ihtiyacım yok. Şimdi izninle." Tekrar geçecekken yine durdurdu. "Hadi ama böyle güzel bir kızla konuşma fırsatımı kaçırmak istemiyorum." Tam bir şey diyecekken elimde hissettiğim elle bakışlarım yanıma döndü. Elimi tutan kişi Alaz'dı. Ona şaşkınca bakarken o bana gülümsedi.

"Geldim sevgilim." Bakışlarını çocuğa çevirip tek kaşını kaldırdı. "Arkadaş kim?"

"Pardon. Sevgilin olduğunu bilmiyordum. Rahatsız ettim." Hızlıca yanımızdan ayrılırken Alaz'ın elinden elimi çektim. "Neden yaptın?"

"Rahatsız ediyordu. Seni de kurtaran da kabahat." Yanımdan geçerken kolundan tutup durdurdum. Bana baktığında gülümsedim. "Teşekkür ederim. Kötü bir amaçla sormamıştım. Yanlış anladın sen." O da gülümsediğinde sahadan ses geldi.

"Ee gelecek misiniz artık?" Bakışlarım sahaya döndüğünde sabırsızlıkla bizi bekliyorlardı. Yanlarına gidip yerimize geçtik ve oyuna başladık.

Yalaz| TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin